bitmeyen senaryo

Bir film edasıyla başlamıştık aşka. 70'lerin Türkan Şoray ı ile Kartal Tibet i misali havalara girmiştik. 80'lerde Adile Naşit i izleyecekti çocuklarımız. Öyle hayal ederdik. Ki, Naşit in yerini kim doldururdu bilemezdik. Kumsallarda koşup koşup en sonunda yakalardın sen. Arabesk filmi gibi, aşkımızın tadına belki binlercesi baktı. anlayamadık. Aramıza ayrılıklar girdi, tıpkı ayrılıkların aramıza girmesi gibi.
Kalbimize bir ok fırlatıldı çizgi film misali. Bir anda baktık bir daha baktık gözlerimizi çekti kamerası aşkın. Ne zengindik fabrikatörler gibi, ne de fakirdik bir tamirci çırağı misali.
Saltanat kurduk sarayımızda. Bir mağaranın içine sakladık hayallerimizi. Onu da 40 haramiler katletti. Ali Baba ya oldu isyanımız. Kalbimiz tetiğindeydi bir silahın. Yetişemedi aklımızın hızı.
Ve Osmanlıca bir tokat vuruldu yedi tepemize. Konstantin i bile akladık, aramıza girmesin diye, yelkenlerimizi fora eyledik. Hala vardı bir eksiklik.
Senin hep aklında başka şeyler vardı.
Bende bir cumhuriyet kurdum. Laiklik, hürriyet derken içinde örgütlenmeler başladı. Vurdun kalbimin hızlı atmasını sağlayan askerlerimi.
Yıktın bir anda ümitlerimizi. Kan döktürdün, sızlattın içimi, parçaladın. Bir eşkiyaya döndü içimdeki sen. Ve şimdi..
Kurtarmaya çalışırken ben seni. Sen hala içimi sızlatmaktan çekinmiyorsun. Güvendiğin kimler bilmem amma...
Beni ve senin için kurduğum bu ummanı, yok etmekten utanmıyorsun. Bari dökme kanımı..
Ayın, yıldızların altında bir gece. Unuttuğun o gece. Ve yok ettiğin hatıralarıma soykırımlarındı bu aşkın hezimeti.
Bir bayrak diktim. O gecenin hatrına. Yıkmak, yakmak için direniyorsun kalbimin solunda değil, en doğusunda.
Bırak da nefes alalım. Bitsin bu işkence.
Bırak da barışalım. Bitsin senin oyun sandığın bu eğlence.
Aynı kalpte bütünleşelim. istikrarı sürsün aşkımızın.
Ve birlikte mırıldanalım hecelerini, yolumuza aydınlık olan o şarkılarımızın.