bugün

her yerdedir bunlar. anne ve baba hariç. samimi ve yürekten yanan kardeş/kardeşler varsa onlar da hariç. bir de yürekten anlayışlı ve sevgi dolu olan arkadaşlar hariç. bir de dostlar. peki kim bu zırvalayan aptalların hepsi?

belki de yukarıda saydıklarımın hepsidir. anne, baba, kardeş, arkadaş, dost, sevgili...

çünkü; neden intihar eder ki bir insan? neden o raddeye gelir ki bir ruh? neden, o uçurumun kenarına gelir ki bir beyin? neden? adam akıllı cevap versin bilen birisi. kaypaklık ve yavşaklık yapmadan. görecelik kavramını önüme sunmadan. cevap versin bana. dizinin dibine oturtup beni, kafama vura vura, "bak" desin bana. "ey gerizekalı çocuk dinle: insanlar intihar ederler. çünkü; sığınacakları tek liman ölüm olduğunda yaşamdan korkarlar. ve hayat midelerini bulandırdığında, insanların yüzlerinin ardındaki yüzler içini kanattığında intihar eder insanlar. çoğu kez ölüm denir bu duruma. gel ki başka bir isimi de yoktur da neyse. kişinin bilinçli olarak kendi bedenine son vermesidir. kişinin, bu dünyadaki hayatını göçürtmesidir. kişinin, bir kereliğine bencil davranıp tüm insanlığa göt gibi bu tarafta bırakmasıdır."

o anltasın böyle ben de ağlayarak dinleyeyim bu kişiyi. nerede ama? birazdan çıkacak birisi. bilimsel veya kulaktan dolma üç-beş şey söyleyecek. bilemeyecek ama, intihar eden bir insandaki yüreğin, cesaretin binde birinin kendinde olmadığını. sıcacık evinden ahkam kesecek. ölüm hakkında konuşacak. cennet, cehennem hakkında.

işte o zaman bağıra bağıra ağlayacağım ben de. duymamak için kendisini. duyup da intihar etmemek için. kulaklarımı tıkayıp kaçacağım. ardıma bakmaksızın!
(bkz: darısı başına)
içlerindeki küçük çocuğu öldürmeyenlerdir. belki kendilerine ağlıyorlardır sen nerden biliyorsun ölene ağladığını. sanıyor musun ibrahim tatlıses hep başkalarına ağlıyor. adam kendine ağlıyor, haline.

ağladığımızda kendimize ağlarız başkasına değil, çünkü insan denen mahlukat bencildir yalnız kendini düşünür. annen ölür yine acıkırsın, çünkü hayat devam eder.

ağlamak da insancadır, biri ne şekilde öldüyse öldü ağlayan ağlar, çünkü ağlamak insancadır, ruhu yıkar. sen pis dur zeki insan. ben aptal olmaya dünden razıyım.
ağlamamak için zor tutuyorum kendimi. dokunsalar kırılacak, kolum kanadım. bakıştığım, göz göze geldiğim tüm bedenler birer birer uzaklaşıyor benden. neden böyle oldu allahım?. ne allahı ya, salak salak ağlaklık yaptırmayın lan bana. uzak durun benden, hem de çok. kötüyüm ben, kötü. çok kötüyüm hem de. hani yılanı deliğinden çıkarmak için uğraşır ya kimileri, işte bende o duygu yok. herkesi ağlatmak, kendime mahkum etmek ve de en önemlisi kendime olan aşkımı yüceltmektir tek emelim.

çocukken babamın bana aldığı karne hediyesi oyuncak trenim hala başucumda. tek dostum o. kırık rayları ve plastikten rafları attım çoktan. ezilmiş raylar ve dökük raflar bana yalnızlığımı, terkedilmişliğimi hatırlatıyor, hiç olmayan içimdeki beni bulutlaştırıyor. ahh ahh nasıl anlatsam bilemiyorum ki. o umutsuz trenin son yolcusuyum sanki. dönülmez bir yola girdim ve taviz veremiyorum bundan. baktığım herşeyde gördüğüm tek şey, yarattığım içimdeki o sahte-olmayan ben. kafese sıkışmış yavru bir serçe misali, nolur kurtarın beni burdan. ölmek için can atıyorum ama ölemiyorum. annem, babam, kardeşim hiçbiri yok. ooh iyi ki de yoklar. dünya varmış yahu. annenin dırdırı, babanın efeliği, kardeşin şımarıklıgı çekilir mi be?

şizofrenik bunalımlardayım. dönüşemiyorum. dönüştüremiyorum. yazamıyorum. dedim ya, kolum-kanadım kırık. biri bana ya engel olsun ya da yardım etsin. nerede o etrafımdaki yavru kartal, dişi ceylanlar. aksi halde kuşandığım kılıcım, demir ökçeli çizmelerimle baktığınız herşeyde beni göreceksiniz, ben sizin aynanız ve tek gerçeğinizim. bunu kabul etmeniz uzun sürmeyecek.

yazıklar olsun hepinize, yazıklar. daralttınız lan beni. bunlar ne lan böyle. frankyden ders almak için daha fazlasını istemeniz gerek. bu haliniz için franky size çok fazla.
acısını yansıtan insanlardır. belki kendi sorumsuzluklarına ağlıyor, belki de neden daha fazla yardımcı olamadım diye ağlıyor. sevdiğinin ölümünden kendisini sorumlu tutuyor. ve tutacak. hayatı boyunca.

ama aptal konumuna getirmek bu insanları, bizim caniliğimizden dolayı olsa gerek. mükemmel ötesi varlıklar olduğunu düşünüp, yaşamı boyunca yaşadığı en büyük sorunu "kız arkadaşının kendisini terketmesi" olanların algılama kapasitelerinin yetmediği durumlar.

ölüm acısını, insan, canı bildiğini kaybedince anlar. ve aptalca ağlar. ama "bir uçurumun kenarına neden gelir ki bir beyin?" diye sormaz. zira elinden geleni yapmıştır. insan aklının kime ne yaptıracağını kestiremez.

her acının bir önlemi olsaydı, dünyada insanı üzen bir şey olmazdı. sevdiklerini kaybedenlere saygısızlık yapmamak insan onurundan gelir. onurlu olalım.