bugün

başarılı olmuş tek seferdir. başarılı olmasının en büyük nedeni de olayın müslüman- hristiyan savaşı değil, rakiplerini güçsüz düşürme için bir koz olarak görülmesidir müslüman devletler arasında. büyük çoğunluğu fransızdır ve gerçekten de dini bir görev olarak gördükleri için katılmışlar. çoğu elindeki her şeyi satıp sefere katılmış, amaç doğunun zenginliklerini yağmalamaktan çok ilahi görevmiş onlar için. bugünkü avrupaya bakıp şaşırılabilir ama avrupalılar zamanında aşırı dindarlardı.
askerlerden çok doğunun zenginliklerini vaat etmiş bir rahibin peşine takılmış bir sürü savaş tecrübesi olmayan sivilin doğu topraklarına doğru gerçekleştirdiği sefer.
görsel
görsel

Antakya'da, Haçlı komutan Bohemund ile çok samimi olan Firuz adında bir Türk emiri vardı. Ona, Hristiyan olmasının karşılığında muazzam zenginlikler önerildi. Firuz bu teklifi kabul edip şöyle dedi: "Antakya'da koruyucusu olduğum üç kuleyi size teslim edeceğime söz veriyorum."

-Birinci Haçlı Seferi, Kronik Kitap.

https://www.facebook.com/...6/posts/1782208608609369/
Bizans imparatorunun Selçuklulara karşı papadan yardım istemesi ile başlayan sefer.
Müslümanların birlik olmamasının acı sonuçları ile ilk defa karşı karşıya kaldığı ve savaşlar yaşanmıştır.
sonucunda Kudüs’ün düştüğü savaş. Üç aşamalıdır

halkın seferi denen kalabalık sefer. başlangıçtaki yüzbinlerce kişi Anadolu’ya gelemeden zaten bir birini yemiştir. kalan 100 bin kadarını da Selçuklu orduları haklamıştır.

baronların seferi denen yaklaşık 50 bin kişi. bunlar daha düzenli idi. çeşitli katliamlar yaparak, önlerine çıkan Müslüman ordulara ağır yenilgiler vererek Kudüs’e ulaştılar. Kudüs’te binlerce Yahudi ve Müslümanı katlettiler.

destek seferi. Bunları Selçuklu orduları Anadolu’da patates etmiştir.
Ortaçağdaki ve hele ki islam ve yunan toplumlarındaki abartma geleneğini bilmeyen, o dönemdeki lojistik imkanlar konusunda da hepten cahil olanların, yok 600 bin haçlı geldi, yok 1 milyon haçlı geldi diye abarttığı seferdir ki yenilginin utancı az olsun..

O dönemlerde 600 bin kişilik bir ordu kurmak, mümkün olmaması bir yana, ordunun daha kendi topraklarında bir kaç yüz kilometre ilerleyemeden ve hiç savaşmadan perişan olması için tek başına yeterli sebepti.

Hiç öyle 11. Yy'a kadar geri gitmeye gerek yok, ruslar 16.yy'da kim buldularsa toplayıp, 300.000 kişilik bir ordu kurarak Kırım'a saldırmaya kalkmış, bu büyük seferden kırım hanının haberi bile olmamıştı! Çünkü ordu daha Rus topraklarında iken açlıktan köyleri yağmalamaya, birbirini öldürmeye başlamış, fazla ilerleyemeden dağılmıştı.

Gerçek şu ki seferin "baronların seferi" denilen ikinci kısmına katılan savaşçıların sayısı 50.000 bile değildi. Fakat önlerine gelen her kuvveti yenmeyi başardılar.
Öncelikle 1. Haçlı seferi 1096-1099 tarihleri arasında gerçekleşmiştir ve nedenlerinden biri; bizans imparatorunun avrupadan yardım istemesidir. türkiye selçuklularının iznik civarına kadar gelmesi bizansın, istanbulun tehdit altında olduğunu düşünmesine yol açmıştır. Dolayısıyla bizans, avrupadan yardım talep etmiştir.
görsel

"1 Ağustos 1096’da istanbul’a ulaşan I. Haçlı ordusunun askeri mevcudiyeti, Anna Komnena’nın ifadesine göre 'kumsaldaki kum tanelerinden, gökteki yıldızlardan daha çok' idi."

ışın Demirkent, Sultan I. Kılıç Arslan (TTK, 2014).
ilk defa grup seksin bir din adamı tarafından sefer sırasında günah kategorisinden çıkarıldığı organizasyon.

(bkz: bu trene kim lokomotif olacak)
başarılı olan tek haçlı seferidir.
(bkz: haçlı organizasyon) tarafından düzenlenmiştir.
ikinciden önce olmuştur.
Kudüs krallığı dahil birçok haçlı krallığı kurulmuştur

Ama türkleri anadolu'dan atamadılar.
https://www.youtube.com/watch?v=JPbSjmToWXY
(bkz: yine bekleriz)

(bkz: yenilen pehlivan)
orospu çocukluğudur.
anadolu'da ve kudüs'te büyük katliamlar yapılmıştır.
bu haçlı orduları- tüm haçlı seferleri için geçerli- genel kanının aksine müthiş dindoş hıristiyanlardan, kendini isa'ya adamış cesur askerlerden vs vs değil de avrupa'daki işsiz güçsüz serserilerden, tinerci-balici topluluklarından, zengin olmak veya macera aramak isteyen gençlerden ve yiğitliğiyle meşhur olup düşeşlere, leydilere, baroneslere çakmak hayaliyle yanan bir grup soyludan oluşan bir çapulcu grubudur. genellikle gerçekten inançlı bir banker grubu veya kont, dük, lord gibi bir ünvanı taşıyan bir hıyarağası bunları finanse eder doğuya salardı.

bu birinci haçlı seferi dördüncüsü ile birlikte en ilgi çekici olanıdır. bizans topraklarına gelene kadar girdikleri her kasabada sayısız suç işlemişler, binlerce kadına kıza tecavüz etmişler, anadolu'da da bu işlemleri sürdürmüşlerdir. dahası hıristiyan müslüman ayrımı yapmamışlardır. otoritenin olmadığı ve ayak takımının olduğu her yerde her zaman olacak kötülükler... bi de bu dingillerin yaklaşık 20.000 kadarının yalova civarlarında yolunu kaybetmesi, selçukluların da bu sığır grubunu son kişiye kadar kılıçtan geçirme olayı var ki evlere şenlik.

yine de genel olarak baktığımızda selçukluları iznik'ten atmaları, türk ilerleyişini durdurmaları hatta geriye atmaları göz önüne alındığında birinci haçlı seferi başarılı olmuştur.
islamın yok olma tehlikesi ile karşılaştığı seferlerden biri olan haçlı seferleri dünya tarihi için bir dönüm noktasıdır.haçlılar doğuya vardıklarında benzeri görülmemiş katliamlar gerçekleştirir ve tarihe bir kara leke olarak geçerler. ilk haçlı seferi bizans imparatorunun papadan yardım istemesiyle başlar.

ı.haçlı seferi

ı. haçlı seferi, islam coğrafyası bölünmüş abbasi emirleri kendi aralarında çatışırken bizans imparatoru ı.aleksios komnenos ‘un papadan yardım istemesiyle başlar.zira anadolu’da türkler iznik’e kadar ilerlemişlerdir ve hristiyanlığın kutsal mabetlerinden biri olan ayasofyanın bulunduğu şehir tehdit altındadır.bu durumu göze alan papa ıı.urbanus teklifi olumlu karşılar ve doğduğu ülke olan fransaya gider.halkı ve soyluları hem türklere hem de müslüman topraklardaki kudüs’e karşı örgütler. papa halktan beklenmedik derece olumlu tepki alır.fakat bu olumlu tepki ı.aleksios komnenos’un beklediği gibi gelişmemiştir.çünkü sefere katılma isteği savaşma yeteneği olan soylulardan değil savaşma yeteneğinden yoksun köylü kesimden gelmişti. bu aleksios’un hiç istemediği bir şeydir, çünkü imparatora göre bu halk ordusu geçtiği bizans topraklarını yağmayacak ve bölge halkını zor durumda bırakacaktı.imparator bu düşüncesinde haksız değildi çünkü yola çıkan haçlılar belgrada girmeden bu şehrin sava ırmağı karşısında macaristana ait bulunan zemun (semlin)'da bir ayakkabı yüzünden karışıklık çıkartıp iç kaleye hücum etmiş 4.000 macarı öldürmüş ve sonra belgradı da talan edip yağmalamışlardı.imparator aleksios bu talancı orduyu kendi topraklarından hemen yollamak istiyordu.çünkü kendi topraklarında kaldıkları her gün olaylar çıkıyor, ordu güzergah üzerindeki köyleri yağmalıyor kadınlara tecavüz ediyordu.ordu konstantinopolis’e vardığında aleksios orduyu aynı gün içinde anadoluya geçirdi ve onları kendi kaderleri ile baş başa bıraktı.ordu anadoluya geçtikten sonra ilerleyip bugünkü yalova civarına ordugahını kurdu.bizans imparatoru bu seferin başarısız olacağına inanıyordu her ne kadar sayıca kalabalık olsalarda ordu profesyonel askerlerden oluşmuyordu.böyle bir kuvvetin selçuklular karşısında başarıya ulaşma şansıda yoktu. nitekim öylede olacaktı. yaklaşık bir ay boyunca çevre köyleri yağmalayarak erzağını karşılayan bu ordu çevrede yağmalanacak köy kalmayınca yaklaşık 6 bin kişi ile iznik’e doğru harekete geçti.casusları ile ordunun yola çıktığını haber alan kılıçarslan hemen bir atlı süvari birliğini ordu üzerine yolladı.sayıca çok çok üstün olan haçlı ordusu karşısında bu süvari birliği bozguna uğradı.bundan cesaret alan haçlı ordusu iznik’in doğusunda bulunan kserigordon kalesini kuşatıp ele geçirdi.kalenin düştüğünü öğrenen kılıçarslan hemen süvari birliklerini toplayıp kaleyi kuşatmaya geçti.kale bir dezavantaja sahipti.kalenin içeride bir su kaynağı yoktu.kale su ihtiyacını sur dışından temin ediyordu.bunu bilen kılıçarslan hemen kalenin su kaynaklarını kesip beklemeye koyuldu.çünkü susuzluk kendileri yerine savaşacaktı.kendi idrarlarını içmeye kadar giden susuzluk karşısında sonunda haçlı ordusu teslim oldu.müslüman olmalarını isteyen kılıçarslan bunu kabul etmeyen herkesi kılıçtan geçirdi.bozgundan kurtulan haçlılardan bir kişi yalovaya varıp durumu bildirdiğinde orada bulunan herkes iznike doğru harakete geçti.casuslarından düzenli bir şekilde haber alan kılıçarslan ordunun güzergahında ki bir vadiye pusu kurdu.güneşin doğuşu ile haçlılar vadiye geldi. güneşi arkasına alan kılıçarslan haçlıların menzile girmesini bekledi.düşman menzile girdiğinde emriyle ok yağmurunu başlattı.orduda zaten az sayıda bulunan güçlü süvari birliği bu ok yağmuruyla düştü geri kalan piyade birliği ise kılıçarslan komutasındaki süvari birliği tarafından imha edilir.imhadan 2-3 bin kişi kurtulabilmiştir.bunlarda yalovadan gemilere binip bizansa kaçtılar.

baronlardan oluşan haçlılar geliyor

ıı.urbanusun hitabıyla bazı baronlarda haçlı seferine katılmaya karar vermişlerdi.bu orduyu diğer halk ordusundan ayıran en büyük fark ise bu ordunun tamamen profesyonel askerlerden oluşmasıydı.4 ayrı koldan hareket edecek olan bu ordu konstantinopolis’e vardığında burada bozguna uğramış olan halk ordusundan kalanlarla birleşip tekrar anadoluya geçerler.kılıçarslan tam bu sırada danişmendlilerin elinde olan malatyayı kuşatmaktadır.haçlıların tekrar geldiğini haber alan kılıçarslan fazla endişelenmez çünkü daha önceden çok kolay bir zafer almıştır bu orduya karşı.bu yüzden sadece iznikteki garnizonu disipline etmesi için bir süvari birliği yollar.tam bu süvari birliği yola çıkmıştı ki kılıçarslana ikinci bir haber geldi.iznik kuşatılmıştır.dehşete kapılan sultan derhal danişmendlilerle ateşkes imzalar ve kuşatmayı kaldırıp iznike doğru yola çıkar.iznike vardığında gördüğüne inanamaz, şehir 4 taraftan kuşatılmıştı.ümitsizce kuşatmanın en zayıf gördüğü yerden bir yarma harekatı düzenler.fakat başarılı olamaz.büyük bir üzüntüye kapılır çünkü başkentini kaptırmıştır.şehirdekilere kendileri açısından en iyi seçimi yapmalarını bildiren bir haber yollar ve ordusuyla konyaya çekilir.
şehirdekiler haberi aldıklarında korkuya kapılır çünkü haçlıların şehri ele geçirdikten sonra yağmalayıp katliam yapacaklarını biliyorlardı.şehri doğu tarafından kuşatan bizansa rum asıllı bir elçi gönderir ve eğer haçlılar şehri alırsa şehrin yağmalanacağını bildiren bir mektup yollar.bizans imparatoru bunu istemez çünkü iznik elinden yeni çıkmıştır ve halkın büyük çoğunluğu ortodokstur.izniklilerle anlaşma yaparak şehrin batı kapısını açmalarını ister eğer bunu yaparlarsa haçlıların şehre girmelerine izin vermeyeceklerine garanti verir.izniklilerde çaresizce bunu kabul eder ve şehrin batı kapısını bizanslılara açar ve savaşmadan teslim olur.şehri alan aleksios haçlıları şehre sokmaz ve şehri yağmalanmaktan kurtarır.

dorileon muharebesi ve anadolunun geçilmesi

iznikten sonra hedef anadoluyu geçmektir.bu hedef doğrultusunda haçlılar güneydoğu istikametinde ilerler.haberi alan kılıçarslan daha önce düşman oldukları danişmendlilere ittifak önerir islamı tehdit eden bu orduya karşı danişmendliler teklifi kabul eder. iki ülke hükümdarları ordularını toplar ve dorileonda(bugünkü eskişehir) bulunan bir vadiye pusuyu kurar.okçularını tepelere yerleştiren kılıçarslan beklemeye koyulur.savaşı kazanacağından emindir çünkü bu sefer hasmını hafife almamıştır.ayrıca danişmendlilerin desteğinide almıştır.
kılıçarslanın ordusunun önemli bir kısmını okçu süvariler oluşturur.bu süvariler düşmana doğru at sürerken yaylarından oklarını fırlatır ve tam düşmana yaklaşacakken geri dönerler.bu şekilde okları bitene kadar savaşır ve eğer hala düşman kalmışsa göğüs göğüse düşmanla çarpışırdı.ufukta bir toz bulutu halinde haçlı ordusu görünür.kılıçarslan ordunun menzile girmesini bekler ve ordu menzile girdiği anda okçu süvarilerini düşman üzerine yollar.fakat kılıçarslan gördüklerine inanamaz çünkü haçlılar çok ağır bir şekilde zırhlanmışlardır ve oklar düşmana tesir etmiyordur.çaresizce ok yağmurunun devam etmesini ister.haçlılar kayıp verse de ordunun asıl gücü hala ayaktadır.tam hücum emrini verecekken ufuktan ikinci bir haçlı ordusu görünür korkuya kapılan kılıçarslan tam ordugahına dönecekken kendilerini arkadan kuşatmış üçüncü bir ordunun olduğununu görür.gözyaşları ile birlikte orduya dağıtacağı hazinesini bile bırakıp kaçmak zorunda kalır fakat bunun ardından intikam yemini etmiştir.

hazin bir öykü:antakya

kılıçarslanın dorileonda yenildiği haberi tüm islam coğrafyasına hızla yayılmıştır.her şehir korku içinde haçlıların çıkıp gelmesinden korkmaktadır ve bir gün antakya surlarından bir gözcü bağırır.
“haçlılar geliyor!”
antakya konumu itibariyle kuşatılması zor bir şehirdir çünkü batısını bir nehir korur, güneyi ise dik bir yamaçtır.hatta bu yamaç surlara o kadar yakındır ki uçurum şehir surlarının bir devamı gibi görünür. jeopolitik konumun yanı sıra şehrin yiyecek stoklarıda güçlüdür.şehrin güney tarafı tarlalarla kaplıdır.şehrin güney tarafında ki surlardan su ihtiyacıda karşılanır.bu özellikteki şehir kuşatmaya aylarca dayanabilir.
şehir emiri yağısıyan haçlıların gelmesiyle şehri kuşatmaya hazırlar. yağısıyan şehrin ancak içerden bir ihanet sonucu düşebileceğine inanır.bu yüzden haçlılarla işbirliği yapma ihtimaline karşı şehirdeki hristiyan erkekleri ailelerini koruma sözü vererek şehirden çıkartır.surlardaki tüm hasarları onarır ve kuşatmayı bekler.
haçlılar antakya önüne yaklaşık 30 bin kişilik ordusuyla gelir.şehri kuzey ve doğu yönünden kuşatır.antakya surlarına birkaç akın düzenlenir, fakat tüm saldırılar şehir muhafızları tarafından geri püskürtülür.bu şekilde kuşatma bir hafta sürer.ne kuşatmacılar kesin bir zafer kazanır nede kuşatılanlar haçlıları bozguna uğratabilmiştir.
yağsıyan savaşın bu şekilde bitiremeyeceğini anlar.dışarıdan yardım almak zorundadır.bunun için başvurabileceği 3 yer vardır.musul,halep ve şam emirleri.musul bu üç şehirden en uzak olanıdır.buradan gelebilecek yardım en erken 2 hafta sonra gelebilir.halep ve şam ise iki kardeş selçuklu sultanının elindedir. yağısıyan ilk olarak kendisine yakın tuttuğu dukaktan yardım ister.çünkü halep sultanı rıdvanın kendi şehrinde gözü olduğunu düşünmektedir.yardım istemek için bizzat oğlu şemsuddevle’yi gönderir.
şam sultanı dukak başta yardım teklifini kabul etmekten çekinir.çünkü eğer ordusuyla birlikte antakyaya doğru yola çıkarsa abisi rıdvan’ın arkadan vuracağından korkar.şems’in yoğun baskıları sonucunda dukak yardım teklifini kabul eder ve ordusu başında sefere çıkar.antakya güzergahı üzerinde haçlılardan ayrılmış kuşatma ordusuna erzak toplamak için köyleri yağmalayan bir grupla karşılaşır.ordusunu bekletir, bundan cesaret alan yağmacı grup dukak’ın birliklerine saldırır.ordusunu tamamen kaybetmekten korkan dukak askerlerine geri çekilme emri verir.kazanabileceği bir savaşı korkaklığından ötürü kaybetmiştir.şems üzgün bir halde antakya’ya döner.yağısıyan çaresizce halep sultanından yardım istemek zorunda kalır.
yardım istemesi için yeniden oğlu şemsuddevle’yi görevlendirir.halepe varan şems yağısıyanın yardım teklifini rıdvan’a sunar.savaşı kazanması halinde antakya’yı alacağını düşünerek teklifi kabul eder ve 30 bin kişilik ordusu ile birlikte yola çıkar.şems çok mutludur çünkü bu sefer kazanacağını düşünmektedir.antakya önüne geldiklerinde rıdvan ordusunun çembere alınmasından korkar ve ordusunu amik gölü ile asi nehrinin arasında ki dar bir alana konuşlandırır.bu karar çok pahalıya patlayacaktır.
rıdvan’ın antakya’ya yardıma geldiğini öğrenen haçlılar iki ateş arasında kalmaktan korkar. kuşatma ordusunun bir kısmı rıdvan’ın ordusuna bir baskın yapmak için ayrılır.rıdvan’ın askerlerinin beklediği alana doğru haçlılar hızla bir taarruza başlarlar.rıdvan’ın ordusu dar alanda manevra kabiliyetini kaybetmiştir.bu yüzden taarruz harekatına karşı pozisyon alamadan düşmanla çarpışır.rıdvan şaşkın bir şekilde ordusunun yenilişini izler.kendi canından olmaktan korkan rıdvan birkaç süvari birliği ile birlikte değerli hazinesini ve erzakları bırakarak kaçar.bu durum antakya üzerinde umutsuzluk havasını arttırır.
artık sadece tek bir umut kaynağı kalmıştır.kürboğa’nın başında olduğu musul.rıdvanın yenilgisinden sonra vakit kaybetmeden musula elçiler gönderilmiştir.kürboğaya vaziyet anlatılmış ve yardım istenmiştir.kürboğa isteği tereddütsüz kabul eder.tereddütsüz kabul etmesi islam uğruna kabul ettiği manasına gelmez, dönemindeki diğer emirler gibi kürboğa da kendi kişisel kariyerini düşünüyordu.antakyayı kurtarır ve burayı kendi egemenliğine alırsa suriyedeki en prestijli ve en güçlü komutan olacaktı.bunları kafasında hayal ederek 30 bin kişilik ordusuyla yola çıktı.süvarileri ve muhteşem ordusuyla ilerlerken urfa yakınlarında bir ulak haber getirdi.urfa haçlıların eline geçmişti.kürboğa endişelendi, çünkü eğer yoluna devam ederse urfada ki haçlıların kendilerini takip etmelerini ve antakyada iki ateş arasında kalmaktan korktu.bunun üzerine urfayı ele geçirip sonra yoluna devam etmeye karar verdi.yanındaki antakya elçileri her ne kadar yalvarsa da kürboğa kararını değiştirmedi.bu inatçılığı antakyanın sonunu getirecekti.yanlış yaptığını urfayı üç hafta boyunca kuşattıktan sonra fark etti.fakat her şey için geç kalınmıştı.
antakyada günler geçtikçe musuldan istenen yardımın gelmeyeceği dedikoduları yayılmaya başlamıştı.halk sıkıntı içerisindeydi yaklaşık 6 aydır kuşatmaya karşı direniyorlardı.her ne kadar erzakları güçlü olsada yavaş yavaş tükenmeye başlamıştı.kent içinden bir kısım halk haçlılarla anlaşma yapmayı bile savunur hale gelmişti.yağsıyan ise umutsuzca gözleri ufukta musuldan gelecek yardımı bekliyordu ve işte o kara gün gelmişti.
her kale penceresinde bir muhafız vardı.düşmanın olası kanca atıp tırmanmalarına karşı bu muhafızlar 7 gün 24 saat nöbet tutuyorlardı.bu muhafızlardan birisi ise ziruhtu.
ziruh surlarda zırh imatlatçısıydı, daha önceden kalpazanlık yaptığı için sultan tarafından ağır bir şekilde cezalandırılmıştı.içinde her zaman sultandan intikam alma arzusu vardı.pencere muhafızlığı yaptığı zamanlardan birinde haçlılarla anlaşmaya hazır olduğunu iletti.yüklü bir rüşvet karşılığı nöbetçilik yaptığı pencerelerden birini gece açık bırakacaktı, haçlılarda bu pencereye tırmanıp bulunduğu burcu ele geçirecekti.gece vakti gelmiş ve haçlılar pencereye teker teker tırmanmıştı.sayıları 500 varınca bulundukları burcu ele geçirdiler.o sırada emir yağsıyan uyumaktaydı ki uykusu çalan siren sesleri ile bölündü.bunun tek bir manası vardı burçlardan biri düşmüştü.bulundukları burçtan kapıları açan haçlılar şehre girmeyi başarmıştı ve çatışmalar sokaklara kadar ilerlemişti.hemen atını hazırlatan yağsıyan ailesini alıp şehrin güney kapısından gözyaşları içinde kaçtı.kaçarken üzüntüden attan düştü. etrafındankiler her ne kadar onu hareket ettirmeye çalıştıysada nafile yağsıyan yerinden kımıldamıyordu.ailesi mecburen onu orda bırakıp gitmek zorunda kaldı.daha sonra bir ermeni tarafından bulunca başı kesilip haçlılara götürüldü.
haçlılar şehirdeki her burcu ele geçirmişlerdi.birisi dışında.içinde şemsin bulunduğu burç telim olmuyor aksine gelen her saldırıyı püskürtüyordu.haçlılar birkaç başarısız girişimden sonra rakibi alt edemeyeceğinin farkına varmıştı ve bir anlaşma önerildi.canlarının bağışlanması karşılığında bulundukları burcu teslim edeceklerdi.şems kesin bir dille reddetti ve gerekirse ömrünün sonuna kadar burada kalacağını belirtti.dayanamayan haçlılar şemsin bulunduğu burcun çevresinibir ip ile belirlediler ve bir daha o bölgeye adım atmadılar.
kürboğa hatasının farkına varmış ve yola koyulmuştu.fakat şehre vardığında ise olanlar olmuş haçlılar şehri ele geçirmişti.derhal şehri kuşatmaya başladı.bu sırada yardıma şam emiri dukakta gelip ve kuşatmaya katıldı.haçlılar ise şaşkındı, daha yeni ele geçirdikleri şehirde kuşatılan taraf olmuşlardı.ayrıca şehrin yiyecek stoklarıda azalmıştı.korkuya kapılan haçlıları ancak bir mucize kurtarabilirdi ve o mucize uyanık bir keşişin elinden olacaktı.
bu keşiş isa mesih’in böğrünü delen kutsal mızrağın antakya’da büyük binalardan biri olan kusyan’da(petrus kilisesi)gömülü olduğunu söyledi.bu mızrağı bulursanız zafer kazanırsınız yoksa ölürsünüz dedi. kusyan’ın zeminine bir mızrak gömen keşiş adamlara mızrağı buldurttu.bu bir mucize diyerek sevinen haçlılar küçük gruplar halinde surların dışına çıktılar.
bu sırada kuşatmaya katılan dukak her şeyin farkındaydı.kürboğanın antakyayı ele geçirmesi halinde suriyedeki tek güç olacağını biliyordu.bunun üzerine çevresinde ki adamlara bu çekincesini anlattı.çevresindeki insanlarda fikir birliği içindeydi.müslümanlar arasındaki bu bölünmüşlük islama çok büyük zararlar verecekti.
haçlıların gruplar halinde çıktğını görenler saldırıya geçmek istiyordu fakat kürboğa hepsinin dışarı çımasını bekledi.çünkü ona göre eğer şimdi saldırırsa içeride kalanlar bir daha hiç dışarı çıkmayacaktı.tamamının dışarı çıkıp hepsini birden yenmeyi düşünüyordu.
haçlılar tüm birlikleri ile dışarı çıkınca saldırıya geçtiler.tam bu sırada dukak emirlerindeki adamlar geri çekilmelerini emretti.bir anda ne olduğunu anlamayan ve yalnız kalan kürboğa savaşta yenildi.ateşkes istedi ve musula döndü.koskoca islam ordusu emirlerin kendi çıkarlarını düşünmesinden dolayı yenilir.bu yenilgi basit bir yenilgi değildi çünkü bu savaş sonunda artık suriye’de haçlıları durdurabilecek büyüklükte bir ordu kalmamıştır.

katliam ve yamyamlığın gerçekleştiği şehir:maarra

antakyanın düşmesinden sonra haçlıların artık tek bir hedefi vardır.kudüs.haçlıların bu güzergahta uğrayacakları ilk yer maarra olacaktır.maarra suriyedeki orta büyüklükteki şehirlerden biridir.halkı ticaret ile uğraşırdı.askeri olarak antakya ile kıyaslandığında ise çok küçük kalıyordu.surları çok güçlü değildi.
haçlılar bu şehre vardıklarında akıllarda kalan tek şey haçlıların bu şehirde yaptıklarıydı.2 hafta süren kuşatmadan sonra şehir ahalisine can güvenliği sözü verilerek şehir alınmıştı. haçlılar bırakın sözlerini tutmayı o güne kadar eşi benzeri görülmemiş kıyımlar,pislikler ve yamyamlık yapmışlardı.haçlıların yaptıklarını gelin bir mektuptan öğrenelim.
frenk kronikçi raoul de caen kuşatmayı anlatırken şöyle anlatıyordu.
“bizimkiler, yetişkin dinsizleri(müslümanları) kazanlarda kaynatıyor, çocukların ise şişe geçiriyor ve kızartıp yiyorlardı.”
ordunun komutanı papa ya mektubunda orada korkunç açlığın pençesine düştük, ve bu açlık onları müslüman eti yemek gibi bir canavarca bir işe mecbur etti diyerek olaylardan söz eder.bu olay dönemin hem arap hemde hristiyan kaynaklarda açık bir şekilde söz edilir.bu kıyım haçlıların her evi tek tek ateşe vermesiyle son bulur.daha sonra kentin surları yıkılır, taşları tek tek sökülür.artık maarra diye bir şehir kalmamıştır.
maarra da yapılan bu insanlıkdışı katliam hızla tüm arap coğrafyasına yayılır.araplar dehşet içine düşmüşlerdi.bu korku haçlıların işine yarayacaktı.çünkü haçlılar güneye inerken kıyı şehirleri bir istisna dışında hepsi haçlıların kendilerine saldırmama koşulunda erzak ve kılavuzluk teklif etmiştir.ilk şehir beyruttur.haçlıların gelişiyle erzak,kılavuzluğun yanı sıra kudüsü elegeçirmeleri halinde otoritelerini tanıyacakları sözünü de verir.tek istisna olan sayda şehridir.bu şehrin askerleri kuşatma sırasında korkusuzca düşman birliklerine doğru saldırır ve önemli miktarda kayıp verdirir.daha fazla dayanamayan haçlılar çevredeki birkaç köyü yağmalayıp güneye doğru inmeye devam ederler.akka ve sur şehirleri beyrut ile aynı yolu takip eder.artık haçlılar kudüs kapılarına dayanmışlardır.

haçlı seferinin son durağı: kudüs

haçlılar vakit kaybetmeden kuşatmaya başlarlar. mancınıklarla surları döverler lakin kudüs surları sağlamdır ve mancınıklar etkisiz kalır. bunun üzerine haçlılar iki tane devasa boyutlarda yürüyen kule inşa eder.bu kulelerden biri şehrin kuzeyine diğeri ise şehrin güney tarafına yerleştirilir.şehir komutanı iftihar’ın emri kesindir bu kuleler surlara yaklaştığı anda ok yağmuruna tutulacaktır.eğer hala yaklaşırsa testilerle dökülüp yakılarak saldırganların üzerine fırlatılan bizans ateşini kullanacaklardı.bu ateş söndürülmesi güç yangınlar çıkarıyordu.haçlılar bundan korunmak için yeni yüzülmüş derileri sirke suyuna batırıp kuleleri bununla kaplamışlardı.buna karşı şehir birçok saldırıyı püskürtmüştü.büyük saldırı günü gelmişti.
iki kule aynı anda surlara yakalştı.güneydeki kule saldırısı tam püskürtülmüştü ki kuzeyden bir haber geldi.şehrin kuzey surları düşmüştü. aynen diğer şehirlerde olduğu gibi katliamlar eksik olmadı. dönemin arap tarihçilerinden ibn el esir sadece mescid-i aksa da 60 bin kişinin öldürüldüğünü söyler.sayıların abartılı olduğu bilinse de ibn kalanasi en açık yorumu yapmıştır. ahaliden çoğu öldürüldü. sinagoglarına sığınan yahudileri franklar kafalarının üstünden yaktılar" demekte ve bu yangından sonra hiçbir yaşayan yahudi kalmadığını yazmaktadır.

kudüs kurtuluşu için 188 yıl selahaddin eyyubi’yi beklemek zorundadır.
islam rönesansının yarıda kesilmesine reformununsa engellenmesine neden olmuş seferdir.
kutsal topraklarda hatay ve kudüs başlıca olmak üzere latin krallıklarının kurulmasına neden olan haçlı seferlerinin ilki. gerek avrupa gerek ortadoğu tarihi açısından çok büyük önem arz eder. ki takip eden hiç bir haçlı sefer böylesine bir başarıya ulaşmamıştır. ve sehalettin eyubi'nin taaruzuna kadar kudüs haçlı krallarının elinde kalmıştır. sonrasında gelen moğollar neticesinde o coğrafyaya ait olan büyük bir devlet kurulmmamıştır. bildiğiniz üzere kutsal topraklar önce mısırlı eyyubi egemenliğine girmiş, ardından anadolulu osmanlılar ele geçirmiştir sonra da birinci dünya savaşı ile iyice otoritesiz kalmış ortalık karışmıştır.
1096-1099 tarihleri arasında gerçekleşen tarihteki ilk haçlı seferidir.
1096-1099 tarihleri arasında gerçekleşen tarihteki ilk haçlı seferidir. Katılan orduların miktarı ve sonuçları bakımından en önemli olan Haçlı seferidir.

Birinci Haçlı seferi diğer Haçlı seferleri gibi dalga dalga çoğunluğu dinsel heyecana kapılmış fakat önemli bir kısmı ise şahsı için macera ve avantaj arayan sürüler halindeki Avrupalı Hristiyanlar'ın o zaman Hıristiyan olan Avrupa üzerinden ve Balkanlardan yürüyerek, Müslüman arazilere girmeleri Anadolu'da Anadolu Selçuklu Devleti ve hükümdarı Kılıç Arslan elinde bulunan arazilere geçerek savaşıp Antakya'ya varmaları; bir büyük Antioch (Antakya) kuşatmasından sonra oradan Suriye ve Lübnan üzerinden sonra Filistin'e ve Kudüs'e varmaları ve 1099 yılında Kudüs kuşatması, ele geçirilmesi ve katliamı şeklinde gerçekleşmiştir.
katılan orduların miktarı ve sonuçları bakımından en önemli olan Haçlı seferidir. Bu sefer 1095 yılında Papa II. Ürben ve Papaz Piyer Lermit tarafından teşvik edilmiştir. 600.000 kişilik Haçlı Ordusu, Godfrua do Buyyon tarafından sevk ve idare edildi. Eskişehir'de Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan tarafından karşılandı. 1099 yılında da Kudüs, Haçlı Ordusunun eline geçti.
Haçlılar Kudüs'ü zaptettikten sonra, Suriye ve Filistin'de bir Kudüs Krallığı kuruldu. Bir süre sonra Türklerin Musul Atabeyi, Halep'i ve Şam'ı geri aldı ve Kudüs Kralını esir ederek, krallığına son verdi.
(kaynak: http://tr.wikipedia.org)
güncel Önemli Başlıklar