bugün

Cünkü sevdasızdırlar diye cevaplanacak soru cümlesi.

Edit: tamam devrik cümle amk anladık.başlıgın başında yazmıştım zaten ama ne demek istedigim yine anlaşılıyor. Mk burda kendi ismini bile yanlış yazan yazarlar varken neden zırtolar hep bu başlıklarda zıpliyor anlamiyorum.
görsel
What dedin gulum.
yuzyillardir despotizm altinda yasamis bir millet bireysellige hemen gecemez. koyun cok.
Çünkü bireysellik, bireysel bireylerin birbirleriyle bireyselleşmesi anlamında bireyselleşmiştir.

Senin başlığından daha mantıklı bir cümle oldu.
toplumun çoğu hala toplumsal çünkü.
bireyselciler azınlık. bu yüzden.

bireysellik candır;
bireysellik demek akraba tanımaz, aile bilmez demek değildir.
herkes yerini, sınırını bilecek demektir.
gerektiğince etkileşim demektir.

ve eninde sonunda kazanan bireysellik olacaktır.
Bu bireysellik tam bir saçmalık. Elbette her insanın kendi iç dünyası ve hayata farklı bir pencereden baktığı kişisel bakış açısı vardır. Yalnız bunların hiçbiri bencilliğin mazereti olamaz. Kimseye faydan dokunmadan tek kendin için yaşamak doğamıza aykırı. Robin Williams her şeye ulaştı da ne oldu? Zirveye çıktıktan sonra yapılacak tek şey kalır: inmek...
çoğu zaman "Bencilik" ile karıştırılan bir durumdur.

Bireysellik ve Benciliği karşılaştırmak gerekirse :

Bireysellik, kendinde varolanı mertçe ortaya koyma farklılığından utanmamaktır. Bencillik ise egoizmin kardeşidir.

bireysellik kişiyi benzerlerinden ayıran özelliklerin bütünü, bencillik ise hep bana hep bana.

anlam olarak her ikisi de 'ben' olma durumudur. Fakat taşıdıkları niyet dolayısıyla bu 'ben'olma durumu farklı anlam yüklüyor her ikisine. Bireysellikte kişi kendisi için iyi sonuçlara varmaya çalışırken başkalarına zararlı etkenlerde bulunacak veya onlara aldırmaz şekilde hareket etme düşüncesinde olmaz. Ancak bencillikte kişi sadece kendi durumuna aldırır ve bu durumun kimi nasıl etkilediği ile ilgili değil. Sonuç diğerleri için ne kadar zarar verici olursa olsun, bencil kişi 'bananeci' yaklaşımlar içerisindedir daima.
Çünkü bireysel davranan insanı yönetmek kolay değildir. Sürü psikolojisi halinde hareket etmezler. Araştırır, Sorgular ve ona göre hareket ederler. Bireysellik bizim toplumumuz için çok uzak bir kavram maalesef..
bireysellik...
bu ülke de vatan haini terörist devlet düşmanı olarak algılanıyor.

oysa, oylarıyla seçip, cebinden verdiği parasıyla (vergileriyle) maaşını ödediği, bana hizmet et diyerek seçtiği insana kul köle olan insanlar biraz düşünse...

milletvekili vali kaymakam polis asker başbakan bakan cumhurbaşkanı vb tüm kamu görevlisi insanlar bana hizmet etmekle görevlidir.
onların maaşını ben ödüyorum.
ben halkım ve bu devleti ben param canım ile var ediyor ayakta tutuyorum.
orada cumhurbaşkanı forsunda olan ve her biri kurulan türk devletlerini temsil eden olgular ve üzerinde ay yıldız olan al bayrağımız bu halkın türk milletinin canı kanı parasıyla ortaya çıkmıştır.
bu halkın içinde bir birey olarak ben milletim, vekil değilim.
bu devlet benim eserimdir.
tarihi gelişim sürecinde biz hiç bir zaman, batılıların uyguladığı anlamda "birey" (individual) olmadık. bugün çekilen sancıların kaynağı, akp'nin dört elle sarılmaktan başka çare bulamadığı biat kültürü ile bireyselliğin çatışmasıdır.
bireysellik.
birey olarak gelişen düşünce eğer idarenin üzerinde bir etki oluşturursa ve idare de bulunan insanlar yetersiz ise bu topluma anarşizm olarak empoze edilir.

bireysellik, bir arada yaşama kültüründe ve sosyal sorumlukta kollektivite olarak ortaya çıkar.
bireylerde ortaya çıkan kollektivite (devlet anayasa din ırk kültür kimlik vb hatta gelişmemiş toplumlarda aşiret vs) oluşumlara yön verecek yönlendirecek idare edecek kontrol altında tutacak kişiler ortaya çıkan bu kollektivite de yetersiz ve bilgisiz ise varolma kaynağından kendini soyutlayarak iktidarı gücü kontrolü çatışmada kullanır ve bireyselliği anarşizm olarak yansıtır.
bu yetersiz ve bilgisiz insanlar kollektivite de başka türlü varolamazlar.
çatışma onların tek varolma yaşam kaynağıdır.
Çünkü sürü psikolojisi ve elalem ne der diye yaşarsan koyun gibi güderler.

Şüphesiz ki ktç bu normları 7 yaşında yıkmıştır.
çünkü bu ülkede koyun, gerici, yobaz olmayan, birey odaklı düşündüğü için terör örgütlerine ve topluluklarına, tarikatlara katılmayan ya da övücülüğünü yapmayan, hayatında dinine, ırkına, cinsiyetine, dış görünüşüne, iç görünüşüne, kılık kıyafetine, hayatına vb. şeylere saçma sapan kural, yasak, örf, adet, töre, gelenek vb. karışılmamasını isteyen, bunu türk aile yapısı adı altında savunanlara fena sinir olan, özgürlükleri savunan, başkalarının keyfi için canını riske atmayan, araştıran, sorgulayan, hayatı, insanları sorgulayanları, körü körüne biat etmeyen, yasakları sorgulayan, dayatmalara karşı çıkanları sevmezler.
Sosyoloji mezunu bir insan olarak toplumun amına koyayım diyorum. Toplum sürü halinde hareket eden koyun sürüsüdür. Bireyselci insanlar bu toplumdaki çirkin ördek yavrusudur. Farklı olduğumuz için toplum bizi sevmez. Bir birey toplumsal normlara sonuna kadar bağlı muhafazakar bir insansa o kişi kayıp bir insandır. Kendi düşünceleri yoktur. Kendi düşüncesi sandığı şeyler toplum tarafından empoze edilmiştir. Bireysel olmak toplumsal evrimin kaderidir. Herkes kendisini kurtarırsa toplum da kurtulmuş olur. Yani ekonomik ve entelektüel gelişmişlik olarak.
Toplumumuzda maymunlarla aynı IQ seviyesinde insanlar var ne yazık ki. Ben bu insanlarla kendimi nasıl bağdaştıracağım? Nasıl onların da dahil olduğu toplumda olacağım? Bu imkansız. Ben kendimden sorumluyum ve beni kendim ilgilendirir. Ben yeterince okumuş muyum öğrenmiş miyim yeterince iyi bir işte çalışıyor muyum? Kendimi nasıl daha iyi yapabilirim gerçek soru budur. Çobanın ya da çoban köpeğinin peşinden giden koyun olmak insanlık onurunu aşağılamaktır.
unutulmasın ki; insan oğlunun tarih boyunca yaşamı sürecinde bir yaratıcı olarak ortaya çıkardığı en büyük eseri aptallık ve cehalet olup, herkesin bildiğini bilmekle bunları kabul etmekle kendini zeki sanan basit canlı insandır. oysa herkesin bildiğini bilmek kabul etmek hiçbir şey bilmemektir ve aksine; insanın kendi düşüncesizliğinin nedeni de herkesin bildiğini bilmek için verdiği uğraştır.

günümüz de insan 21 yy da iletişim bilişim etkisiyle artık düşünmeyi bile bırakmaya başladı ve 21 yy cehaltin yüzyılı olacak. bu cehaleti, aklı kullanmamayı da taçlandıracak olan yapay zeka.

başkalarının damak zevkine, giyim tercihine, konuşma diline, mimik ve davranışına, düşüncesine, değer yargısına, yaşam tarzına, ideolojisine, ahlak anlayışına, dinine, kimliğine, ırkına vb olgularına göre kendini şartlandıran tanımlayan insan kendi doğasını ret ediyor.
aynı zaman da yaşam alınını da diğer yaşamları da yok ediyor.
çünkü insan her yok edişte ve yok oluşta kendine empoze edilen değerlere tanımlara göre yaşıyor.
insan birey olamıyor.
oysa, birey olmak; ilk önce insana empoze edilen ahlak din vatan millet ideoloji vb olgular başta olmak üzere tüm değerleri ret etmekle başlar.
sonra bu empoze edilen değerleri olguları sorgulamak ve kendine göre uyan ve ihtiyacı olanı almalıdır.

eğer insan homojen bir yapıya sürü güdüsüne razı olsaydı ne tekerlek bulunur ne de başka kültür toplumlar tanınır ne de bilim sanat yaşam gelişirdi.
tanrı doğa evren bile değişiyor, yenileniyor.
türkiye'de bazı kişiler ve kurumlar, kendilerinde insanların hayatına karışma hakkını görüyorlar. bu siyasi bir mesele değil aslında, sağcısı da öyle, solcu görüneni de öyle, apolitik takılanı da öyle.

herkes yerini, sınırını bilecek. bilmeyene de öğreteceğiz.
okuduğum-okuduğunuz kalın kitaplar bana-sizlere hiçbir şey veremez (bak cehaleti övüyor demeyin, söverim) ne bir ahlak, ne bir düşünce, ne bir din, ne bir kimlik, ne bir aidiyet duygusu kültür düşünce ideoloji vb. beni-sizi insan yapan değerleri bu okuduğunuz kitaplar içinde yaşadığınız toplum size bunları veremez beni-sizi insan yapamaz.

örn: okunan o kalın kitapların ve içinde yaşanılan toplumun bir anlamı değeri olsaydı, o kitaplar birşey verseydi eli silahlı biri okula gidip öğrencileri öldürebilir mi?
tanrı adına yapılan bir eylem de ufacık erkek çocuklara tecavüz edilir mi?
özgürlük adına insanlar köleleşirilip, barış adına insanlar ölür mü?
kollektivitenin en küçük oluşumu aile de, en büyük oluşumu devlet de ortaya çıkan bir arada yaşama kültürüyle sosyal sorumluluğun tanımı-antlaşması olan hukuk insanlar da güçlünün haklı olması ve çirkinliğin estetiği (diktatörlük) modaya dönüşür mü?