bugün

insana biricik ve büyük gelen aşkın aslında herkes tarafından tadılan bir duygu olduğunu anlamanın binlerce yolundan sadece biridir.
bir şarkının koskoca bir aşkı tetiklemesi kadar doğaldır. müzik ruha hitap eder. aşk da ruh işidir.

ruh çağırma da çok öenmlidir aşkta. ferruh falansa isminiz yaşadınız. mesela arabalarda ruhsat vardır. neden? çünkü kadını unutursun araba alıncaş. ona aşık olursun dolayısıyla ruh satılır. 3 aşağı 5 yukarı anlaşılır. pazarlık bozulmaz.
daha fazlasının azı. Bir şarkı kocaman dünyayı kavanozun içine bile koyar, kavanoz kelimesinin yanında dünyayı küçücük bırakır.
beni ; ''ülkemizde aşk şarkısı yapan sanatçılar kaldımı ki?'' sorusunu düşündürmeye sevk etmiştir. yapıyorum diyenler çöpten, poşetten, bodrum'a gitmekten bahseder olduda.
(bkz: aşkı bir şarkıya sığdırmak)
suat sayın tarafından bestelenen, faruk nafiz çamlıbel'in şu dizeleri, gayet güzel bir şekilde ifade etmiştir, büyük bir aşkın insana neler hissettirdiğini;

''düşmanımdır, seni kim bulursa cana yakın
anan bile okşasa, benim bağrım kan olur...''
bir şarkı yağmur gibi doldurabildi bir semti,
bir semti tam 14 yerinden bir adam terk etti...

(bkz: kağıt bir gemi ve süreya dan bir dize)
vardır efendim böyle birşey.
tek bir şarkı artık hayallerden bile ötede kalmış, eskimiş, tavan arasına kaldırılmış bir aşkı anlatabiliyormuş.
pekde boktan birşeymiş bu, yaş ilerledikçe hayatın tamamına bakış açınız değiştikçe hatta ketumlaştıkça bu gibi ergen duygulardan kurtuldum derken döner tekrar damarınıza basarmış.
hatta inletirmiş heyhat!

kaç aşk geçti üstünden ne ben sayarım nede saymama gerek kalmıştır. bu evrene göre bir an bana göre koskoca bir ömür geçmiştir ilk aşktır, ilk acıdır, ilk 5 yıllık saf sadakattir.
bitmiştir acıta acıta, kanayarak geçen aylar, sızlayarak geçen yıllar, üşüyerek geçen on yıl.
soğumuş, bitmiş tarih olmuş, evliliklere girip kaybolmuş öksüz anılar.

hemen sonra o melodi gelir uzaktan usul usul, vurucu sözler yine irlandalının sesiyle duyulur...

i thought of you tonight
in simple twists and turns
incarcerated here
i’m handcuffed to your world...

handcuffed dersin baştan umursamadan sonra kafan takılır o söze "i’m handcuffed to your world"

"lan" dersin, "yoksa" dersin "bu içimindeki acı ekşi tat nerden dirildi yine" der es geçer dinlemeye devam edersin, sözleri yakalamak, eşlik etmek için telaş içinde.

sonra gelir aklına o masum öpüşmeler, pekde masum olmayan sevişmeler, vücuduna olan zafiyetini, teninin tadını hatırlarsın, terinin kokusu, saçlarındaki sigara ve şampuan karışımı o koku canlanır zihninde bir hasiktir çekersin.

"hasiktir" denir çünkü canın çok yanmışdır, izleri duruyordur kalbinde. hayatı bir hayalden öte göremeyecek yaşlara yaklaşmışsındır artık buna rağmen o koskoca kafada bu hatıralar müzikle diriliyordur tek tek.

mezardan çıkan zombiler gibi.
teker teker tabutlarını aralayıp ayaklanıyor ölüler.

müziğe girer kaybolursun sözlerinde.

" thought of you tonight
in silent seething heat
through charred and damned desire
dark eros wounding me your
innocence is cruel

and your ass like jesus feet
worth kissing worth kissing
give yourself to me
i share your need
give yourself to me and come to me
give yourself to me
i share your need
give yourself to me
i share your need

i thought of you tonight
through blank and starving eyes
in this one moment of clarity
blink the darkness in my eyes
your lips like bruised vulva
your ass like jesus feet
worth kissing
give yourself to me....

senin ben ağzına sıçayım theraphy?!!!

eşimin, dostumun yanında ağlattın lan beni...

benim gibi odunu.

koskoca altı yılın yekünü bir aşkı, bir dönemi, hayatımın en güzel yıllarının hesabında kaybolurken...

"umarım mutlu olursun" dedirttin ya bana.

tek kasedin, cd in satmasın artık.
pezevengin evladı seni.

tamam geçti, sakinim...
sen diye sevdiğim şarkılar var benim.

orsa, tamer kemah
motosikletli kız, teoman
maskara yerden yüksek
anathema - (bkz: one last goodbye) gibi şarkıları tanımlar başlık.

buyrun çevirisiyle:

How I needed you
Nasıl sana ihtiyacım vardı

How I bleed now you're gone
Nasıl kanıyorum şimdi sen yokken

In my dreams I can see you
Rüyalarımda seni görebiliyorum

But I awake so alone
Fakat o kadar yalnız uyanıyorum ki

I know you didn't want to leave
Biliyorum sen gitmek istememiştin

Your heart yearned to stay
Kalbin kalmayı istemişti

But the strength I always loved in you
Fakat sende her zaman sevdiğim o güç

Finally gave way
Sonunda pes etti

Somehow I knew you would leave me this way
Her nasılsa biliyordum beni bu şekilde terkedeceğini

Somehow I knew you could never stay
Hernasılsa biliyordum asla benimle kalamayacağını

And in the early morning light
Ve sabahın ilk ışıklarında

After a silent peaceful night
Huzurlu, sessiz bir geceden sonra

You took my heart away
Kalbimide aldın götürdün uzaklara

In my dreams I can see you
Hayallerimde seni görebiliyorum

I can tell you how I feel
Sana hissettiklerimi söyleyebiliyorum

In my dreams I can hold you
Rüyalarımda sana sarılabiliyorum

It feels so real
Bu tıpkı gerçek gibi geliyor

And I still feel the pain
Ve hala o acıyı hissediyorum

I still feel your love
Hala sevgini hissediyorum

I still feel the pain
Hala o acıyı hissedebiliyorum

I still feel your love
Hala sevgini hissedebiliyorum

Somehow I knew you would leave me this way
Her nasılsa biliyordum beni bu şekilde terkedeceğini

Somehow I knew you could never stay
Hernasılsa biliyordum asla benimle kalamayacağını

And in the early morning light
Ve sabahın ilk ışıklarında

After a silent peaceful night
Huzurlu, sessiz bir geceden sonra

You took my heart away
Kalbimi aldın götürdün uzaklara

I wish you could have stayed
Ben kalabilmiş olmanı dilerdim
(bkz: değmesin ellerimiz)