bugün

olmayan zorunluluktur.nasıl ki kişi doğduğunda hangi ırka, hangi dine, hangi aileye mensup olacağını, hangi fiziksel özellikte, hangi zekada, hangi zevklere sahip olacağına karar veremediği gibi hangi ülkede doğabileceğine de karar veremez.bu saydığım kavramlar vb. kavramlar gayri iradi şekilde oluştukları için kişi hiçbir şekilde bu kavramlardan zorunlu tutulamaz, suçlu/hor görülemez.

ama bizim ülkemizde ve çoğu geri kalmış ülkede insanlar devletin koymuş olduğu yasalar yerine kendi geleneklerine, dinlerine, siyasi görüşlerine göre kurallar koyduğu ve cezaları da bu çerçeve içerisinde verdiği için farklı olan kişi eğer bu kurallar dışına çıkıyorsa o kişiye cezalandırma ya da dışlama eğiliminde bulunurlar.eğer kişi ''ben bu ülkeyi sevmiyorum'' ya da ''ben müslüman değilim'' ''ben askerliğe karşıyım''diyor ise bu kişiye ''o zaman ne işin var bu ülkede git amarıka'ya'' ya da '' yüzde doksan dokuzu müslüman olan bir ülkede ne işin var o zaman'' or ''mehmetçik olmasa senin götünü sikerler sen vatan haini misin? sen burda keyif çatarken mehmetçin senin keyif çatmanı sağlıyor'' diye çıkışırlar.ya da daha ileri gidip öldürebilirler.işte tam da burda devletin olaya müdahil olması gerekir.çünkü birey o ülkeyi sevmiyorsa ve sevmediği için tehtid ediliyorsa devletin o bireyi koruma yükümlülüğü vardır.garip gelebilir ama bu böyledir.çünkü devlet ile ülke aynı kavramlar değildir.devletin hiçbir şekilde duygusallığa kapılma gibi bir durumu olamaz.çünkü devlet eğer hukuk devleti ise duygusallıktan tamamen soyutlanmış olan hukuk yasaları ile yönetilir ve bu yasalara uymak zorundadır.devletin kurulma amacı kişinin özel mülkiyetini ve kişiyi yasalar gereğince korumaktır eğer devlet bunları yapamıyorsa o devlet eksik bir devlettir.

dolayısıyla eğer bir ülke içerisinde sırf farklı olduğu için bir kişinin canına kıyılıyor ise o ülke mutlaka yargılanmak ve eğer suçlu bulunursa cezalandırılmak zorundadır.
ya sev ya terk et mantığı da bu zorunluluğun bir türevidir.