bugün

- lan akıııın, şöyle televizyona yaklaş da net çeksin lan. çanak anten! ehe ehe ehe..
+ çok mu komik lan, çok mu komik? ühüüüü...

bu diyalog yurt anılarımdan alınmıştır. ve bunun gibi bir sürüsünü daha hatırlıyorum. kötü günlerdi lan.

ilk okulda az çok korkardı çocuklar benden (yok lan, öyle iri filan değildim; arkam sağlamdı) o yüzden pek dalga geçemezlerdi. ama ben kendi kendimi yerdim sürekli. ayna karşısında kulaklarıma küfrederdim, 404'le yapıştırmayı düşünürdüm filan (hatta bi manken yapıştırmıştı kulaklarını geçenlerde değil mi? bi ben değilmişim demek ki manyak olan). her şeyin suçunu kulaklarıma atardım.

- akıııın, rüzgara doğru koşma lan, uçup gidecen! ehe ehe.
+ çok mu komik lan, çok mu komik? ühüüüü...

bu da pek popüler bi geyikti. top oynarken hızlı koşamazsam suçu yelken kulaklarıma bağlarlardı filan. o zamanlar, en büyük hayalim (estetik ameliyattan sonraki en büyük hayal tabii) büyüyünce saçlarımı uzatmaktı. zira ilk okul/ortaokulda saç uzatmak yasaktı ve kulaklar ay parçası gibi ortadaydı.

hayalimi gerçekleştirdim. üniversiteye kapağı atar atmaz uzatttım saçı. kulaklar sürekli kapalı. az işitiyorum ama, değiyor. hem şekilli gösteriyor.

- lan kepçee!
+ çok mu komik lan, çok mu komik? ühüüüü.

kendimle barışık yaşayacağım varsa da bırakmadı şerefsiz arkadaş grubum. sergen de meşhurdu o zamanlar. tek tesellim oydu zaten.

yaş ilerledikçe kulaklar mı küçüldü, ben mi gamsızlaştım bilmiyorum ama, saçımı kısacık kestirebiliyorum artık. o kadar da kötü değilmiş aslında. ama çocukken anlamıyor insan...

- şişşt kepçe kulak, ücreti uzattın mı sen?
+ skeyim böyle toplu taşıma sistemini! çok mu komik lan, çok mu komik? ühüüü...

gülmeyin bak!
lanet bir durum.
ama hala anlayamam ki ben estetik ameliyat olmak için büyüyüp para biriktirmeyi beklerken bu ünlü kepçeler neden ameliyat olmaz?
saclarım artık toplanmamaktan suratımla bütünleşirken , bu kepçeler neden küçülmeyi denemez.
bu durumu yaşamasın diye çocuklarının kulaklarını daha bebekken bantlayanları vardır ki bazen kulakları kepçe olan bebeğin ilerde çok daha büyük travmalara neden olabileceğini bilmezler.

şöyle ki arkadaşımda da gördüğüm üzere kulakları bebekken bantlayacaksanız sadece kulağın uç kepçe kısmını bantlamayın sevgili ebeveynler. sonra kıkırdak kafatasına yapışıyor tamam, çocuk kepçe de olmuyor ama kulak memeleri dışarıda garip bir durumla karşılaşılıyor. sonra herkesin senin kulağın kepçe değil ama neden kulak memelerin böle dışarda duruyor sorularına maruz kalarak profesyonel destek almasına neden olabilirsiniz. yapmayın, çocuk hala acısını çekiyor. yapayın dedim. *
"olum batıdan esen yelin sorumlusu sen misin euahaa" şeklindeki salak esprilerin başrol oyuncularıdır. yazıktır lan bu çocuklara. lakin günümüzde çaresi vardır, kolaydır hemde. izletirsin velede avatar the last airbender 'ı olur biter. kafayı kazıtmak ister hatta sonrasında. bütün gün hava bükmeye çalışır durur garip.
yersiz esprilere karşı kişiliği geliştiren, sağlıklı tepkiler vermeyi öğreten organdır.
-mahmut'u aldım.
+mert gel.
-cengiz gel koçum sen de.
+ferhat'ı aldım.
-güney'i aldım ben de.
+ee, biz eksiğiz. kim kaldı ki?
-somut var ya oğlum.
+o kim lan?
-lan şu işte.
+haa, bu kepçe olan mı? bu top oynamayı biliyor mu lan? haha, neyse gel bakalım. top kulağına çarpsa yeter zaten. hahahaha...
-hahahahaha...
her iki takımın tüm oyuncuları: zuhahahahaha

küçüktüm daha. aslında çok da küçük değildim galiba. ama takımlarını kuran abiler büyük oldukları için ben de otomatikman küçük kategorisine giriyordum. işte o yıllarda, top koşturduğumuz asfalt yollarda görmek istemediğim hareketler sergilenirdi kulaklarımdan dolayı. normalde en ufak bir olayda birbirine giren rakip takım oyuncuları söz konusu kulaklarım olunca birlik olup fair play'in en güzel örneklerini sergiliyorlardı. ulan bir de mahallenin tek kepçesi olmak öyle bir koyuyordu ki. hani bir kader arkadaşım olsa, beraber dinlesek mahallelinin "stand up"larını. beraber yürüsek o yollarda, beraber ıslansak yağan yağmurda... ama yok, koskoca mahallenin tek kepçesiydim.

aslında çok fazla sallamazdım kulaklarım üzerine dönen geyikleri. üç yahut dört yaşından sonra bağışıklık kazanmış, umursamaz olmuştum. "zuhahaha olm sen çatıya çık da belki sine beş çeker, gece izleriz muhahahaha" tarzı şeylere ben de onlarla beraber gülüp geçiyordum. hatta hani böyle radyonun yanına yaklaştığınızda daha iyi çalmaya başlar, ses daha net gelir ya işte ben onu kulaklarımla yapıyorum sanıyordum sekiz yaşıma kadar falan. evet, elektronikten neyin anlamazdım pek. yok, gerizekalı falan değildim. öyle deme bozuşuruz. çocuktum lan işte. bilinçaltıma nakış gibi işlemişler bu anten muhabbetini. ister istemez inanıyor insan çocuk aklıyla böyle şeylere.

"kepçeliğin bilimsel bir açıklaması var mıdır, varsa nedir?" sorusu aklımı kurcaladı küçükken hep. yani ben kepçeydim, diğerleri değildi. peki ama benim farkım neydi? yoksa ben seçilmiş çocuk falan mıydım? anneme sordum "niye ben böyle kepçeyim?" diye. "kepçeler akıllı olurmuş" dedi. o kadar inanmak istedim ki buna o zamanlar. lakin içten içe annemin uydurduğunu biliyordum. rahmetli gerektiğinde güzel uydururdu. o yüzden toplum içinde kendimi savunmak adına hiç "kepçeler zeki olurmuş, ben de ondan kepçeyim" demedim. zira madara olma ihtimalim çok yüksekti.

son sözlerim kepçe olmayanlara. bakın beyler ve bayanlar. özellikle bayanlar. çünkü bir erkek başka bir erkekten duyduklarını çok takmaz ama bir kızdan duyarsa aynı şeyleri gözüne uyku girmez. şimdi gidip "kepçe" derseniz bir ademoğluna van gogh misali keser kulağını, kalkamazsınız o vebalin altından. aman çocuklar, yapmayın.
hep bir adım geride durmamın, garibanlık pozları vermemin sebebi çocukken kepçe kulakları yüzünden aşağılanmamdır itiraf ediyorum hakim bey...
kepçe ve kepçik gibi küçük çapta hakaretlere ses çıkarılmaması durumunda olayın " lan türksat uydusu yerine senin kulakları koysak daha iyi çeker ha " lafıyla harmanlanan durum.
"mr spak" diye dalga geçilen çocukların yaşadığı travma.
orta okul düzeyindeki beyinsiz arkadaşlar tarafından çok dalga geçilen vücudun insan iradesi dışında gelişmiş bir parçası. bunun için kavga edenleri biliyorum ben.
karakter oluşumuna büyük eksiler ekleyecek durumdur. eksik olma, diğer insanlardan düşük olma duygusu çocukta hayat boyu sürecek bir engel olacaktır. adeta diğer çocuklar düz yolda koşarken bu çocuk engebeleri aşmak zorundadır. aile desteği önemlidir. kepçe kulaklı olma durumunun neden olacağı psikolojik yıkıntının önüne geçmek için estetik olarak düzeltilmesi önerilebilir.
söz konusu çocukların kulaklarını bantlayarak uyumalarına sebep olan durum.
(bkz: bir umut)
hiç bir zaman aşağılık kompleksine takılmadığım ve gururla belirttiğim, çoğu zaman da fiziksel kusurları sebebiyle dalga geçilen arkadaşlarımın gönlünü yapmak için esprisine sunduğum kulaktır... Yalnız benimkiler öyle hayvani değildir. Ve benim yüzüme belki de en çok yakışan kulaktır. iddia ediyorum ki sözlükteki kızlara 99 erkek ile ben sunulsam % 95 kabul edileceğime emin olduğum kulaktır. Öyle de şirindir. Ama koray candemir'le beni sunsanız şansım % 40'a düşer.

görsel

Edit: isteyen kızlara kendi resmimi de gösterebilirim. Sevgilimden ayrıldım o yüzden yani. * evet.
Kimya sınavında problemler yetismeyince hoca 10 dk uzatmaya gitmistir.iddialı olan aksamyatmaz sabahkalkmaz salonda tek basına kalmıs hoca uzatmalarında bittiğine dair isareti cakar.ancak son soru cevabını alamamıstır daha.hoca hızlıca gelip kağıdı cekip alır.
-daha bitmemisti ama hocaammm!?(yüksek sesle baslanıp salonun yankı yapması yüzünden ses tonu giderek düşmüştür.).
çocuklukta yaşanılabilecek tramvaların en agırlarındandır. bunu benim sülalemin degerli bir üyesinden öyle bir ögrendim ki aklıma mıh gibi çakıldı, zavallı yavrucak ki kendisi bizzat 1. dereceden kuzenim olur. vakt-i zamanında uçan fil dumbo sıfatıyla taşşak konusu olmuştur. hayır kulakları büyüktü anlıyorum, fakat o kulaklar o bünyeyi siksen taşımazdı buna da eminim
bir keresinde kendisine 'bursa kazan sen kepçe aramışsındır kızı'şeklinde bir cümle kurmuşlugum vardı ki tepeme eşek siki yagsa daha makbule geçerdi. vay ben nasıl ona kepçe dermişim,bir kuzen olarak ben bunları diyorsam insanlar ne dermiş. aman efendim o kulaklar allah vergisiymiş,duygusala girdi de beynimi sikti*
yemin ederim bezdim
(bkz: uzaylı da olsa o da bir insan)*
kişiliğimin oluşmasında önemli bir yer kaplar gerçekten.mesela bir insanla asla dalga geçmemek, kimsenin kusurunu yüzüne vurmamak, herkesin farklı bir güzelliği olduğunu düşünmek gibi.

beni çocukken çok üzmüştür. şimdi ise aslında bana yakışıyor, hem japonya da kepçe kulak makbulmüş falan diye geçiştiriyorum, lady gaga dan born this way i söylüyorum.

evet hep birlikte;
i'm beautiful in my way
'cause god makes no mistakes
Kurtulmanın 2 yolu vardır.
1 » Ameliyat
2» iple estetik (önerilir) - En fazla 3.500 tl tutar.