bugün

Evet evet takriben torun tombalak sahibi olmadan layık olamayacagımız sıfattır bu tam erkeklik...
hani Türkçeyi öğrenir öğrenmez beynimize işlenmeye başlar bu kavram, sünnet olana kadar yarım erkek dolaşırız, neymiş sünnet olmadan tam erkek olunmazmış, kökünden degil olum ucundan acık falan.. Ha sünnet olduk, tam erkek diye çıktık meydanlara da, pek bir aradıgımızı bulamadık sanki, sünnet olmayanlarla yarım erkek diye rahatça dalga geçme esnekliğinden başka..

Çok zaman geçmemişti ki kavga etmeden erkek olunmayacağını sezdik bir şekilde.. hemen birilerini bulup dövmek kavga etmek gerekti. mahalle kavgası okul kavgası kız kavgası derken, harbici bir erkek gibi hissetmeye başlamıştık, oysa ki hiç sevmezdim kavgayı.. ama serde erkeklik var ne de olsa...
yeni yeni kazandık sandığımız erkekligimizin tadına varamadan 31 diye bir şey çıkardılar başımıza, yine yarım erkek oluverdik. 31 çekmeden, alay konusu olduk sınıfta nispeten irice ağır abi 31 ciler tarafından.
sağdan soldan doldurma bilgilerle 31 olayını halledip meydan muharebesi kazanmış gibi hissederken tam, sakal diye bir bela çıktı karşımıza. Neymiş sakalsız erkek mi olurmuş.. kösem sultan çığrışlarının arasında, 6 şardan maç yapan tüyleri ısrarla kazıdık aşağı yukarı, yavaştan top sakal bırakmayı becerdigimizde bu baskıyı da atlatmıştık en sonunda, seneler sonra her sabah o sakallara küfredecegini bilmeden..
artık sünnetini olmuş, düzenli 31 ini çeken top sakallı tam bir erkek gibi hissetmeye başlarken, inlemeye başladı sınıf milli olma derdiyle. Haydaa dedik hep bir ağızdan..oysa biz daha yeni öğrenmiştik annemizle babamızın bizi yaparken yaptığı ayıbı.. Nerde nasıl olacak bu iş, yine yarım erkektik, hem de en artizt dönemimizde. Aşırı milliyetçi duygularla milli olmayı beklerkene çok hikayeler dinledik çok desturlar çektik ama yılmadık, tüm tershanelerine girilmişken erkekliğin, tüm kaleleri ele geçirilmişken, bir şekilde giyindik anlı şanlı milli formayı..

Artık eksik birşey olamazdı, erkeğim diye bağırasımız geliyordu name name sokaklarda. Kızlara bir başka bakıyoduk artık, annemizle başka türlü konuşuyoduk. işte tam da o donemde, yine erkekliğimizin yarısını götürdüler körolası çöpçüler. Neymiş askerlik yapmadan tam erkek olamazmışız, bu daha kademeli yerlerden, akrabalardan aile büyüklerinden gelen bir baskıydı, vatan borcunu nakit ödemek gibi bir düşünce söz konusu olamazdı bile lugatta. Erkek adam gidip askerligini yapacak, tam erkek olarak dönecekti. Bu timsahlı nehirden de geçtik çok şükür sağ salim, vatan sağolsun 8 ay o biçim yattık ama erkeklik bunu sorgulamazdı.almıştık teskereyi. Onu da geçiştirip artık erkeğin karesi gibi hissederken bir evlilik çıngırağı atıldı önümüze, evlenmeden baba olmadan erkek sayılmazdın memlekette aile erbaplarınca. gereksiz bir erkek müsfettesiydik artık, 10 kere erkek olmuşun kaç yazar, tohumunu toprağa verip yeşerdiğini görmeden... "ne biçim erkeksin sen kazık kadar oldun halen bir aile kurmayı düşünmüyosun" gibi bilnçaltı erkeklik beslemeleri gene tam olarak erkek hissettirmedi bizi..yarımdık gene..

bundan sonraki evreleri yaşamadıgım için henüz anlatamayacağım ama eminim mezara kadar kovalayacak bu erkeklik kavramı bizi.. umarım erkek adamın erkek çocugu olur da, en azından ordan kurtarırız erkekliği..

ha Düşünmeden de edemiyorum, ya hani başka şeylerle bağdaştırsalardı erkekliği bize, hani deselerdi ki mesela hak yersen, yalan söylersen, kadınları incitirsen tam erkek olamassın, karını aldatırsan erkekliğin gitmiş sayılır, güçsüzü kollamazsan çalarsan çırparsan ibne derler sana deselerdi, ülkene milletine yararlı bir insan olmassan, okumazsan cahil kalırsan, çükünün yarısı gider deselerdi.. bilmem belki olurmuydu bu kadar yozlaşma, bu kadar ahlaksızlık? Ya da çok mu gereksiz ve imkansız bir fantezi bu? Kim bilir ?
(#1635298)