bugün

bugün hayretle gözlemlediğim bir olaydır. efenim hemen olaya geçeyim, müteveffa ahmet ergün beyfendinin zevceleri mica ertegün hanfendi oxford üniversitesine 41 milyon dolarlık bağış yapmış - bu nasıl bir dil böyle ya, iğrendim kendimden-; eyvallah, bunlar da haberini yapmışlar - başka hiç bir gazetede başlık olarak görmedim. ahmet abiyi anlatmışlar falan. en sonda da nefes-nefese bir not iliştiriveriyorlar habere. şöyle: "ertegün'ün büyük dedesi ibrahim edhem efendi üsküdar özbekler tekkesi'nin eski şeyhiydi".
bu ne la?

öncesini merak ediyorsanız onu da yazayım.

atlantic records plak şirketinin kurucusu olan ahmet ertegün, ray charles, aretha franklin, miles davis gibi ünlü müzisyenlere kaset yaptı. rolling stones ve led zeppelin gibi birçok ismin üne kavuşmasını sağlayan ahmet ertegün, 2006'da new york'taki bir konser sırasında düştükten sonra hastaneye kaldırılmış ve birkaç gün sonra vefat etmişti.
ve üstte yazdığımız vurucu cümle burada devreye giriyor; üsküdar özbekler tekkesinin şeyhi falanca falan efendinin torunuymuş. e?

bazılarınız bana, havadan kıl kapan gözüyle baka bilirsiniz, şeyh ismi görünce irkildiğimi düşüne bilirsiniz - vallahi de, billahi de, tillahi de böyle biri değilimdir. zamandan fazla kıllanmıyorum - senelerdir okuyorum her bokuna rağmen. ama böyle her siktir-boktan şeyin altından da, sinsice bi, "efenim şu da şöyle" mesajı vermek te neyin nesi? eskiden kartel medyasında hep olurdu: adamın biri cinayet işlerdi, cinayeti anlatırlardı şöyle böyle diye. en sonda da sanki önemsiz bi ayrıntı gibi (yalanınızı sikeyim) caninin babasının ya da ne biliyim amcasının, dedesinin imam olduğunu eklerlerdi. şimdi allahı var bu öyle bir şey değil
--spoiler--
ama zaman bunları da yapmadı değil - adamın biri sokakta içip kusmuş, chp falanca ilçe meclisinin oğluymuş, adamın biri sıçmış, eski 28 şubatçının görümcesiyle ortak bir dükkan işletiyorlarmış falan felan işte.
--spoiler--
hep sinirlenirdim buna. ama o zamanlar sen yoktun sözlük. seni bulunca da, zaten o tip haberleri okumuyordum. şimdi de nerden çıktıysa.

ama hastalık hastalıktır, dimi?
tedavi gerektiren durum, tedavinin kesilmesi sonrası akit vakit taraf karışımı olmanız kuvvetle muhtemeldir.
taraflı haber yaptığı aşikar olan bir yayını 'objektif haber alacağıdım ben eki eki' kafasında okuyan kişinin sessiz çığlığıdır.

arkadaşım, gülen cemaatinin ülkenin gerçeği olduğu ortada, ülkedeki abi abla sayısı belli, yenen maklube sayısı belli, bu neyin eleştirisidir allah aşkına? ülkede ne olmuş ne bitmiş ben de bir haberdar olayım sabahleyin gözümün çapağını göbeğimdeki pamukçuğu çıkardıktan sonra çayımı içerken beynimi az biraz çalıştırayım diyen insanın okuyacağı şey 'zaman' adlı mürekkepli kağıt parçası mıdır? önce bunu sorguluyorum, bir yere varamıyorum. allah allah.

sonra diyorum ki senelerdir niye okuyorlar o zaman 'her bokuna rağmen' yine çıkamıyorum işin içinden.

ardından ekliyorum, napalım beyin bu düşünüyor efenim durduramıyoruz, okudun bunca zaman da şimdi iki şeyh dediler diye mi hastalıklandı patolojiklendi elindeki gazete. vallahi sürmenaj oluyorum, halk tabiriyle beyin amcıklaması geçiriyorum.

sanırım bu 'peynir ekmek yiyelim ete para vermeyelim, birbirimizi s.kelim g.te para vermeyelim' beleşçiliğinden kaynaklanıyor. sırf bisikletli bir ergen kapınızın önüne bedava bırakıyor diye okumak zorunda hissediyorsanız kendinizi, az yiyin de adam gibi şeyler okuyun. ya da internetiniz var bak, hiç parasız, yani sadece ağaya değil herkese beleş olan haber sitelerini kullanabilirsiniz.

sabah sabah neler dedirtiyorsunuz insana.

bambaşkasın sözlük.
zaman her gün okumadan günümün yarım kaldığını hissettiren gazete.