bugün

güzel bir kadındır,cilveli, hafif,fahişe... ama öyle ummadığınız bir anda öyle yerlerini gösterir veya öyle birşey yaparki kopamazsınız.. tutku gibi , ihtiras gibi, kudret gibi... bilemedim şimdi .. ama zordur, çok zor, yorar. ama değer!
pek vefalı bir kadın değildir.
tevfik fikret'in sis şiirinde bir kadın olarak istanbul'u görürüz. fikret'e göre istanbul örtüsünün*altında nice pislikler taşıyan, munis lakin en kirli kadınlar gibi munistir. çok kişinin sahip olduğu lakin yinede bakire olan bir kadındır istanbul fikretin gözünde.
Tarihte ırzına geçilmiş en güzel kadındır.
(bkz: biri beni mi çağırdı ne) (#852531)

(bkz: bir yazar olarak istanbul)
hayatın hocalarından biri şöyle demişti:
istanbul binlerce adamın altından kalkan bir fahişe gibidir. ama hala güzel.
cevriyenin fosforu,
annenin yazması,
orospunun vesikası,
genç kızın gelinliği,
çingene dansözün en utanmaz dansı...
kız kulesinin adınıda değiştirecek olay.. (bkz: kadın kulesi)
Bu şehr-i istanbul ki bi misl-ü pahadır,
Bir tek sengine yekpare acem mülkü fedadır.
(bkz: Nedim)
- bilmemkac kocadan arta kalmis bakire.
zamanında her evladına analık yapmış, yapmaya çalışmış*, şimdilerde ise bakım evine terk edilmiş, bakıma muhtaç bir kadındır, bir anadır istanbul...
anlat istanbul filmindeki mükemmel replik:

-orospu istanbul.
teoman'ın istanbul'da sonbahar adlı şarkısında söylenir en güzel benzetmeler;
istanbul bugün yorgun, üzgün ve yaşlanmış
biraz kilo almış
ağlamış yine,rimelleri akıyor.
tek keLime iLe fahişedir.. miLyonLarca insan'ın gidip geLmeLerini saLLamaz, zevk aLmaz.. zaten para için yapıyordur bu mesLeği istanbuL.. ama eskiden ne güzeLdi istanbuL.. tam bir hanfendiydi.. sonra o aLçak piçLerin eLine geçti, canım istanbuL'u kötü yoLa düşürdüLer.. bedenine sahip oLduLar ama ruhuna asLa.. haLa özünde hanfendidir istanbuL ama dış görüntüsü tam bir fahişedir ne yazık ki..

(bkz: kader utansın)
istanbul yedi kocası olan bir bakiredir. ne bizans ne roma ne osmanlı ona sahip olabilmiştir.
eski parlak günlerini geride bırakmış, kökü saraya dayanan ama artık elindekini avucundakini satarak yaşamaya çalışan, giden güzelliğini eline ne bulursa yüzüne gözüne sürerek koruduğunu sanan, bugünün yükünü kaldıramadığı için geçmişte yaşamaya çalışan, haline bakmayıp hala kapris yapan bir kadındır. eskiden kalem efendisi ya da subay beyefendiler peşinde koşarken şimdilerde müteahhitlerin peşinde koştuğu kadındır aynı zamanda.
ama herşeye rağmen "cami yıkılmış mihrap yerinde" denebilir, hoş sohbettir, iyi vakit geçirilir.
levet yüksel'in müthiş yorumuyla can bulmuştur.
"...yarim istanbul , gel öpeyim gerdanından..."
üzerine ne giyse yakışan bir kadındır. mahalle arası çamur deryaları topuğunda kil, damlardan akıp çatılardan usul usul evlerin içine sızan sularıyla gözyaşı yanağında. ağlıyor şuan içli içli o ağlarken bir mevsim ağlıyor o denli... kenar mahalle kavgalarıyla tırnak darbesi hani ucundaki kırmızı oje bulaşık yıkarken kalkmışta yemeğe daldığı için ocakta tazelemeyi unutmuş umarsızca. zengin muhitlerin gediklisi tülden bedeniyle raks eden bir çingene misali belki de azıcık nefes veren, inip kalkan göğsüyle tahrik eden tepelerden...kalabalıkların tecavüz ettiği bir bir sokaklarına. bir gecede dikilen yaşamların umarsızca sokak aşiftesi yapmaya çalıştığı, kan ağlattığı...
fethi zor, fatihi tek olan kadın.
Topuklu ayakkabı katili.
(bkz: hayat kadını)
herkesin ve hiçkimsenin sevgilisi, babil in kızkardeşi, etekleri ıslak fahişe prenses, boğazından kan sızan..!
güncel Önemli Başlıklar