bugün

aşk sarhoşluğu ile çalarsın kapısını,
içeri alır.
güzel sohbetin ardından,
sevimli olmaya çalışır.
hizmetçisi hastadır o gün,
senden yardım alır.
önlüğü geçirir farkına varmazsın,
temizlik yaptırır.
memelerini açar,
göz zevki tattırır.
akabinde kaliteli şarabı sana aldırır.
minisini giyer,
bu kez arabasının faturasını yollatır.
verir,
donun dahil herşeyini alır.
gider,
kâlbinde yara bırakır.
ağlıyormusun tıpkı sende benim gibi
boğazın düğümleniyor mu adım aklına gelince tıpkı benim gibi
düşünüyormusun tıpkı benim seni düşündüğüm gibi
özlüyormusun tıpkı benim gibi
her duyguyu hissetsende sevemessin tıpkı benim gibi...
bunu yıllar önce yine bir sözlükte görmüş ve kopyalamıştım. adam ne yazmış demiştim içimden. yazan belki bilinen biridir, belki de sadece bir sözlük yazarı. eğer öyleyse şimdi aramızda da olabilir. buradaysan eğer ve okuyorsan sağlıcakla kal. ya da masaya iki kere vur.
--spoiler--
2000 yılının aralığında hayatıma bir daha çıkmamak üzere giren, 2005 ocak ayında adı artık benimle anılmasa da hayatımda var olmaya devam eden, benim için olan değerini ifade edecek kelimeyi bulmanın imkansız olduğu dünya güzeli bir varlık. karşı olduğum ve kaçtığım askerliği, kendisini biraz olsun unutturacağı düşüncesiyle kurtarıcı olarak görmemi sağlayan, askerde her gece elimin üzerindeki isminin dövmesine bakıp gözyaşıma davetiye çıkartan diğer yarım. kağıt kaleme sarılıp dertlerimi anlatma çabası içerisindeyken aşık olduğum şehirden ve aşık olduğum kadından dörtyüzküsür kilometre uzakta yüzlerce sayfa mektubu bana yazdıran, gri ve puslu dünyada gökkuşağı gibi olan insan, birlikteyken o'nu kaybetmektense kendi hayatımı kaybetmeyi göze alabildiğim, ama sevgisini çekmesine asla tahammül edemediğim, kabullenemediğim, beni son öpüşünün üzerinden dört sene geçmesine rağmen halen "hergün" hatırlanan, gözlerime hüzün bırakan ve o hüzünlere başkalarını aşık eden, yazdığım her programın içinde adı mutlaka geçen, bana bir ömür boyu kendisine aşık olarak kalma cezasını veren, "o" yanımda olmasa bile verdiği ceza ile dünyayı yaşanılabilir hale getiren, insanlık tarihinde bilinen bütün manevi güçlerden daha güçlü olarak bedenimi esir alan "karşı kıyının güzel kızı"
--spoiler--
(bkz: omayra)
(bkz: yaş otuzbeş)
(bkz: ömrümü çürüttün) *
(bkz: şeytan azapta gerek)
Bugün sen bir bakışsın,ben ondan sızan yaşım
Sana bütün ömrünce uyan bi arkadaşım
Yalnız senin önünde herkese asi başım
Yere geçercesine yere eğildi kadın! (bkz: faruk nafiz çamlıbel)
Yılmaz Erdoğan-Sana Bakmak.
Nazım Hikmet-Seni Düşünmek.
Nazım Hikmet-Seviyorum Seni.
uzunca zamandır görmeyeli seni
bir başka kadın, bir hoş olmuşsun
kollarıma alıp sarmayalı seni
beyaz peynir gibiydin kaşar olmuşsun.
--spoiler--
gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
onlardan kalbime sevda geçmiyor
ben yordum ruhumu biraz da sen yor
çünkü bence şimdi herkes gibisin

yolunu beklerken daha dün gece
kaçıyorum bugün senden gizlice
kalbime baktım da işte iyice
anladım ki sen de herkes gibisin

büsbütün unuttum seni eminim
maziye karıştı şimdi yeminim
kalbimde senin için yok bile kinim
bence sen de şimdi herkes gibisin
--spoiler--
nazım hikmet
(bkz: ahmet telli)

gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider
bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
yanlış adresteydik,'kimliksizdik' belki
sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
biz mi yanlızdık, durmadan yağmur yağardı
üşür müydük nar çiçekleri ürpeririken

gidersen kim sular fesleğenleri
kuşlar nereye sığınır akşam olunca

sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu
sustuğun yerde birşeyler kırılıyor
bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun
adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına
öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor
bir de seni ekliyorum susuşlarıma

selamsız saygısız yürüyelim sokakları
belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar
geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar
adını bilmediğimiz doslar kalır yalnız
yüreğimize alırız onları, ısıtırız
gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam

gidersen kar yağar avuçlarıma
bir ceylan sessizliği olur burada aşklar

fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler
ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
yangınları anımsatıyor genç ölülere artık

bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere
bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
isyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim
sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın
devriyeler basıyor karartılmış evleri yine

gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür
bir tufan olurum sustuğun her yerde
Shakespeare'in yazmış olduğudur.

(bkz: 130 sone)
ben sana mecburum
ve tüm attila ilhan şiirleri
(bkz: sözlükte şair olmaması durumu)
Hoşgeldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.

Hoşgeldin kadınım benim hoşgeldin
ayağını basdın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...

Hoşgeldin kadınım benim hoşgeldin *
(bkz: monna rosa)
--spoiler--
ah,senin yüzünden kana batacak,
monna rosa,siyah güller,ak güller!
--spoiler--
insandır bu tamah eder paraya
fakat inan sevdiceğim, inan gül yüzlüm
250 milyarı tırink diye koysalar önüme, deseler ki:
"sevgilini eşşek sudan gelinceye kadar döv, al bu para senin olsun"
inan reddederim, derim ki
alın ulan köpekler para sizin olsun, ben onu seviyorum!
ben onu değil eşşek sudan gelinceye kadar dövmek
bi fiske bile vuramam, dikkatini çekerim gül yüzlüm, dikkatini çekerim bir tanem
250 milyar bu ne çek ne senet tiko para ama değil tiko miko olsa ne yazar aşkımızın yanında bir hiç kalır
hem 250 milyara ne alınır ki?
150 milyara güzel bir daire alsan
dayasan döşesen, bir araba alsan,
bi iş açsan bitti gitti
bunun için değer mi?
sensiz bir ev bana viran görünür
sensiz eşyalar bana eski moda görünür
hele sensiz hiç binemem o arabaya
ya o iş yerini ne yapayım
çünkü ben seni çok seviyorum bebek oh bebek
seni 250 milyara da değişmem 450 milyara da, 680 milyara da, 920 milyara da
ama 3 trilyon verirlerse seni nasıl döverim biliyor musun
ağzını burnunu kırarım
dünyaya geldiğine pişman olursun
kusura bakma 3 trilyon bu sevdiceğim
senin iki-üç dişinin kırılmasının
bir kaç kaburganın
kurtulmuş koca bir insan hayatı karşısında ne önemi var
oh bebek ne önemi var.
önemli olan balyadır
balyanın sağlam tutulmasıdır
param var
yakışıklı ve espriliyim
ayrıcana sadıkım
ben bu şiiri sana yazdım
yalarım
gözlerim kapalı
henüz yazılmamış olandır.
Sensizliği sana değişmez benim yüreğim...
Yıkılmış aşkların, yıkılmış yüreği olsamda,
Yıkılmaz sensizliğe olan hasretim...
Sen sevgini başka aşklarla harcamaya devam et...
Elbet anlayacaksın bir zaman, gerçek aşktır benimkisi,
Harcatmayacak sana hata gördüklerin,
Benim görmediklerim,
Senin görmediklerin ;
"Unutulmazlığını"...

inadına unutmam..ben!!
Sefasını sürdüm ya bir an,
cefasını da çekerim..ben!!
Sevdim ya bir kere seni,
acısına da razıyım..Ben!!
Veda etmeden gidişine inat,
çekip gitmesini de bilirim..ben!!
Susmasını da bilirim...
Sende şunu bil ki;
yüreğim kadar insanım..ben...!!
muhtemelen aşıkken yazılacak şiirdir. duygular tavan yapıp diğer dertler ziyadesiyle ikinci plana düşünce şairlik ve o güzel coşku başlayacaktır çünkü.
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi,beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben. ...

Nazım Hikmet - Ben senden Önce Ölmek isterim
"eskidik" der kadın gülerek,
ve adam şöyle der : "yıllar da geçse demincek"
22.05.2010

Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku çığları
Ve irin selleri, aç yırtıcılar,
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!
Pusatsız, duldasız, üryan
Bir cana bir de başa
Seher vakti leylim - leylim
Cellat nişangahlar aynasındasın.
Oy sevmişem ben seni

Üsküdardan bu yan lo kimin yurdu!
He canım
Çiçekdağı kıtlık, kıran,
Gül açmaz, çağla dökmez.
Vurur alnım şakına
Vurur çakmaktaşı kayalarıyla
Küfrünü, Medetsiz, Munzur.
Şahmurat Suyu kan akar
Ve ben şairim.

Namus işçisiyim yani
Yürek işçisi.
Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş,
Ne salkım bir bakış
Resmin çekeyim,
Ne kınsız bir rüzgar
Mısra dökeyim.
Oy sevmişem ben seni

Ve sen daha demincek,
Yıllar da geçse demincek,
Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,
Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim,
Yaran derine gitmiş,
Fitil tutmaz, bilirim.
Ama hesap dağlarladır,
Umut, dağlarla.

Düşün, uzay çağında bir ayağımız,
Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri
Düşün, olasılık, atom fiziği
Ve bizi biz eden amansız sevda,
Atıp bir kıyıya iki zamanı
Yarının çocukları, gülleri için,
Koymuş postasını,
Görmüş restini.
He canım,
Sen getir üstünü.

Uy havar!
Muhammed, isa aşkına,
Yattığın ranza aşkına,
Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü!
Benim de boş yanım hançer yalımı
Ve zulamda kan - ter içinde asi,
He desem, koparacak dizginlerini
Yediveren gül kardeşi bir arzu
Oy sevmişem ben seni

Ahmed ARIF
"Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Agaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın a gülüm
Günahımsın, vebalimsin.

Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.

II

Sigara paketlerine resmini çizdiğim
Körpe fidanlara adını yazdığım
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sıla kokar, arzu tüter
Ilgıt ılgıt buram buram.
Ben beyzade, kişizade,
Her türlü dertten topyekün azade
Hani şu ekmeği elden suyu gölden.
Durup dururken yorulan
Kibrit çöpü gibi kırılan
Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
Artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
Sen benim mihnet icinde yanmış kavrulmuşum

N'etmiş, n'eylemiş, n'olmuşum
Cömert ırmaklar gibi gürül gürül
Bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum.

Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sensiz bana canım dünya haram olsun."

bedri rahmi eyüboğlu
seher vakti habersizce girdi gara ekspres kar içindeydi
ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım
peronda benden başka da kimseler yoktu
durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri perdesi aralıktı
genç bir kadın uyuyordu alaca karanlıkta alt ranzada
sacları saman sarısı kirpikleri mavi.
......
.....
....

(bkz: Nazım Hikmet)
güncel Önemli Başlıklar