bugün

herkesin sözlüğe kendi ideolojik değerlerini yükleme zorunluluğu hissetmesinden kaynaklanmaktadır. oysa ki insanı insan yapan değerler, her iki zıt ideolojinin de ortak noktada buluşmasını sağlar.

insan ailesinden, çevresinden ve kendi bireysel çabasıyla öğrendiklerinden harmanladığı bu birikimi başkalarına empoze etmek, kabullendirmek ister. oysa bilmez ki zıt düşüncelerin kıt düşüncülerle, sivrileşen üsluplarla sunulması kabulden ziyade insanı daha da zıtlaştırır ve sonuç olarak kaos ortamı vuku bulur.

mevcut sistemin bize sunduğu demokratik hak ve özgürlüklerimizi insanlarımız yanlış anlıyor. çok klişe bir laf vardır: "özgürlüğün başkasının özgürlüğünü kısıtlamadığı kadardır."

kürdün türke, hristiyanın müslümana, alevinin sunniye üstünlüğü yoktur, geri kalır yanı da yoktur. biz, bizi birlikte yaratıp dünyada medeniyetin inşası, insanlığın huzuru adına misafir kılan kişinin amacını anlamalıyız. bu farklılığın sebebini düşünmeli, sonucu fikir dünyamızda mukayese etmeliyiz. işte o zaman insanlık huzura gerçek anlamıyla kavuşacaktır.

bu devrim kişinin önce kendi içinde gerçekleşmeli. trajedilerden sıyrılıp mantıklı düşünmeli, makul çözümler aranmalı sorunlara. empati benim hayran olduğum, mükemmel bir icat. çok basit, kendimizi karşımızdakinin yerine koyunca tüm problemler bitecektir inanın.

kimse çatışmadan, kinden, nefretten birşey kazanmadı-kazanamayacktır da. oturup nerede hata yaptığımızı düşünmeli, yapılan yanlışlara devam etmemeliyiz. belki bizim atalarımız, belki daha öncekilerin yaptıklarını onların çocuklarına mal etmekten vazgeçmeliyiz.

insansak insanca yaşamak hepimizin hakkı. sadece iki dakika düşünün.