bugün
- icardi19059
- yigitzsche15
- sözlük kızlarının elleri şuan napıyor sorunsalı12
- başıboş köpek sorunu25
- evlenmek istememek ama yalnızlıktan da sıkılmak17
- görümceniz sizi engellese ne yaparsınız15
- çok fazla çirkin erkek olması13
- erdal beşikçioğlu'nun öğle yemeği24
- sexting haram mıdır24
- sophie dee'nin memeleri11
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri11
- kurtlar vadisi pusu rezaleti11
- anın görüntüsü15
- aleyna tilki nin annesi12
- cengiz ünder'in bıyığı12
- ölmeye karar vermek19
- erdal beşikçoğlu'nun işçilerle yemek pr çalışması10
- mehmet şimşek'in türk milletine yerel halk demesi15
- icardi1905 silik olsun kampanyası14
- sağlıklı cinsel bir yaşamım var neden konuşuluyor12
- motorcu fırlama hafif demir demirkan tarzı yazar15
- 18 nisan 2024 fenerbahçe olympiakos maçı59
- assembly kodu11
- iremga8
- fenerbahçe taraftarı9
- ezgi mola9
- annem baban uğur dündar dedi9
- kuva'i milliye ne ise hamas da o dur20
- junkman12
- ali koç8
- fenerbahçe13
- arda güler16
- altıncı filoya karşı namaz kılmak12
- uludağ sözlük discord grubu9
- yazarların en rum özelliği20
- erdoğan'dan sonraki başkan16
- ismail kartal19
- konstantinos tzolakis9
- sadece sennn9
- türkiyede bütün yiyecek fiyatları aşırı fahiştir16
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti11
- eybırın manyağı kıskanması14
- kadın ayağı kokusu11
- erkeklerin bir kere küsünce geri barışmaması18
- flörtlerinizin ortak özellikleri21
- beni seviyor musunuz8
- anksiyete psikolojik değil fizyolojik bir sorundur11
- bacaklarımdan tahrik olan kız olduğunu sanmıyorum14
- yazarlardan parfüm önerileri14
- letthe8
görsel
Bu görsel birçok kişiyi anlatıyor. Ama galiba en çok da beni.
Şato karşısındaki yalnızlığını anlatıyor bay k. Nin ve kafka nin. Bu şato aslinda devlet ve bizler hobbes un leviathan dediği o organizma karşısında iste bu kadar yalnızız. Fiziki ve maneviyatımızla hiçbir şekilde ulaşamıyoruz oraya. Açlığa yoksulluğa işsizliğe kollarından kelepçeli ayaklarından prangalı şekilde bağlanmış durumdayız. Bu yalnızlık ne yazık ki ben dahil birçok insanın kafasında umut ettiği o yalnızlık degil. Bu yalnızlık çaresizlikle birebir örtüşen bir yalnızlık. Çaldığın her kapının suratına kapandığı bir yalnızlık.
Özel sektörün is vermediği, verdiğinde ise süründürdüğü, devletin ise yandaş olduğun icin is vermediği bir düzen. Ben bu ülke sınırları içerisinde yapamıyorum gitmek istiyorum dediğinde pasaportuna bakan hiçbir ülke seni almıyor. Zaten senin devletin de seni göndermiyor cunku aldığın eğitim diğer ülkelerde bir faydasını göremeyeceğin seviyede. Böylelikle el birliği halinde o yalnızlığa itiliyorsun.
Mutluluk nedir diye cok düşündüm. Sokrates ile zıt düşüyoruz bu konuda. Mutluluk bence hayal kurabilmektir. Mutluluk gerçekten hayal kurabilme özgürlüğü ve becerisine sahip olmaktır. Kaçımız hayal kurabiliyor ? Ben yıllardır kuramıyorum. Bu yüzden de uyumadan önce gözlerimi kapattığımda yalnızca ‘uyumayı’ düşünerek zorlama ile kendimi uyutuyorum. Evet basım yastığa çarptığı anda dahi hayal kuramıyorum. Bu yetenegimi köreltti şato.
Belki de beni en iyi anlatan görsel bu diye, whatsapp e 1 yıl sonra ilk kez bir profil fotoğrafı koydum ve görsel üstteki ile ayni. Telefonumun ekranında da bu var. Hatta kitaplarımı özenle tozlanmasın diye sakladığım dolabımın kapağının içinde de bu görsel. Bu görsel benim durumumun basit özeti. Yüksek sanatsal çizgiler ve renkler yok. Üstün bir çizim yeteneği hic yok. Belki de sanat nedir ? Diye düşünüp düşünüp Tolstoy un sanat nedir ? Kitabıyla kafayı yediğim son günlerde bile benim sanatsal yansımam iste bu kadar basit grafiksel çizimlerden ibaret.
Neden akıllı telefon kullandığıma dair bir fikrim Yok açıkcası. Sanirim sadece kitap okumak icin kullanıyorum telefonu. Andy warhol felsefesini ozumsedigim su günlerde açıkcası yeniden inziva kararı almak icin tam zamanı.
Madem psikolojik olarak bir yalnızlığa itildim madem aradığım yalnızlıktan cok uzak bir terkedilmişlikle karşı karşıya kaldım, ben de bunun hakkını vermeliyim diye düşündüm. Bir zamanlar sosyal ağlarda onlarca grup sayfa vb içeriklerle zaman geçirmiş Twitter da binlerce tweet atıp binlerce takipçi yapmış instagram da yüzlerce tanımadığı takipçisinin (tamamına yakını kız) isteklerini reddetmiş ve anlık 8-10 kişiyle flört halinde olmuş biriyken suan sanirim o kişinin bir rüya ve hayal olduğunu düşünüyorum. Hiçbir sosyal ağ kullanmayacak kadar kendimle baş başa kalmayı tercih ettim. Bugun şatonun beni kapısından tekrar çevirisine şahit olduktan sonra bu entry yi girmeye karar verdim ve gerek sosyal ağlar gerekse internet deryasından kaçmak icin uygun bir an olduğunu düşündüm. Zaten internet ve sosyal ağ diye bahsettigim şey de sadece uludag ve eksi sozluk ten ibaretti yoksa artık Twitter im bile Yok nerde o takipçiler ohoooooo.
64 GB lik telefonunda 4 GB lik kitap arşivi 2 GB lik müziği ve toplamda yalnızca 3 fotoğraf düzenleme 1 e devlet 1 Shazam 1 oyun 1 whatsapp ve eksi sozluk uygulamasından baska hicbirsey olmayan kişi olarak telefonumu da inzivamin bir parçası olarak tatile çıkarıyorum.
Güzel olan şu ki artık kitaplarımı kindle dan okuyacağım. Whatsapp ihtiyacını gidermek icin neyse ki uygun bir bilgisayarım var ve o da günde bir baktığım mail lerim gibi günde bir kez kontrol edebileceğim bir uygulama. Zira kullandığım söylenemez.
Hepsini birleştirerek, kindle ım ve tozlanmasina bile kıyamadığım kitaplarımla, tuşlu telefonumu bir köseye fırlatıp bir odaya 3 aylığına kapanmanın zamanı geldi.
Bugün bir yazar arkadasa da demiştim ekleyeyim de içimde kalmasın: suçu doğmak, cezası ise yaşamak olan biri olarak ölerek tahliye/beraat bekliyorum. Adam öldürmenin, doğmakla ayni süre cezalandırılmasına (25 yıl) hic anlam verememiştim zaten. Cezamın son günlerinde olduğumu ‘hayal’ ederek odamda bekleyeceğim. Umarim fazla bekletmez.
Belki ayni anda oksijen soluyup karbondioksit üretemedik ama camus ve kafka ile birer kahve içmek icin sabırsızlanıyorum. Yada cehennemde onlarla beraber yanmak da güzel bir alternatif olabilir. Bekliyoruz...
Size de bu bilmem kaçıncı vedamdır bilmem ama sol frame i güzel tutmaya özen gösterin. Kalın sağlıcakla.
Bu görsel birçok kişiyi anlatıyor. Ama galiba en çok da beni.
Şato karşısındaki yalnızlığını anlatıyor bay k. Nin ve kafka nin. Bu şato aslinda devlet ve bizler hobbes un leviathan dediği o organizma karşısında iste bu kadar yalnızız. Fiziki ve maneviyatımızla hiçbir şekilde ulaşamıyoruz oraya. Açlığa yoksulluğa işsizliğe kollarından kelepçeli ayaklarından prangalı şekilde bağlanmış durumdayız. Bu yalnızlık ne yazık ki ben dahil birçok insanın kafasında umut ettiği o yalnızlık degil. Bu yalnızlık çaresizlikle birebir örtüşen bir yalnızlık. Çaldığın her kapının suratına kapandığı bir yalnızlık.
Özel sektörün is vermediği, verdiğinde ise süründürdüğü, devletin ise yandaş olduğun icin is vermediği bir düzen. Ben bu ülke sınırları içerisinde yapamıyorum gitmek istiyorum dediğinde pasaportuna bakan hiçbir ülke seni almıyor. Zaten senin devletin de seni göndermiyor cunku aldığın eğitim diğer ülkelerde bir faydasını göremeyeceğin seviyede. Böylelikle el birliği halinde o yalnızlığa itiliyorsun.
Mutluluk nedir diye cok düşündüm. Sokrates ile zıt düşüyoruz bu konuda. Mutluluk bence hayal kurabilmektir. Mutluluk gerçekten hayal kurabilme özgürlüğü ve becerisine sahip olmaktır. Kaçımız hayal kurabiliyor ? Ben yıllardır kuramıyorum. Bu yüzden de uyumadan önce gözlerimi kapattığımda yalnızca ‘uyumayı’ düşünerek zorlama ile kendimi uyutuyorum. Evet basım yastığa çarptığı anda dahi hayal kuramıyorum. Bu yetenegimi köreltti şato.
Belki de beni en iyi anlatan görsel bu diye, whatsapp e 1 yıl sonra ilk kez bir profil fotoğrafı koydum ve görsel üstteki ile ayni. Telefonumun ekranında da bu var. Hatta kitaplarımı özenle tozlanmasın diye sakladığım dolabımın kapağının içinde de bu görsel. Bu görsel benim durumumun basit özeti. Yüksek sanatsal çizgiler ve renkler yok. Üstün bir çizim yeteneği hic yok. Belki de sanat nedir ? Diye düşünüp düşünüp Tolstoy un sanat nedir ? Kitabıyla kafayı yediğim son günlerde bile benim sanatsal yansımam iste bu kadar basit grafiksel çizimlerden ibaret.
Neden akıllı telefon kullandığıma dair bir fikrim Yok açıkcası. Sanirim sadece kitap okumak icin kullanıyorum telefonu. Andy warhol felsefesini ozumsedigim su günlerde açıkcası yeniden inziva kararı almak icin tam zamanı.
Madem psikolojik olarak bir yalnızlığa itildim madem aradığım yalnızlıktan cok uzak bir terkedilmişlikle karşı karşıya kaldım, ben de bunun hakkını vermeliyim diye düşündüm. Bir zamanlar sosyal ağlarda onlarca grup sayfa vb içeriklerle zaman geçirmiş Twitter da binlerce tweet atıp binlerce takipçi yapmış instagram da yüzlerce tanımadığı takipçisinin (tamamına yakını kız) isteklerini reddetmiş ve anlık 8-10 kişiyle flört halinde olmuş biriyken suan sanirim o kişinin bir rüya ve hayal olduğunu düşünüyorum. Hiçbir sosyal ağ kullanmayacak kadar kendimle baş başa kalmayı tercih ettim. Bugun şatonun beni kapısından tekrar çevirisine şahit olduktan sonra bu entry yi girmeye karar verdim ve gerek sosyal ağlar gerekse internet deryasından kaçmak icin uygun bir an olduğunu düşündüm. Zaten internet ve sosyal ağ diye bahsettigim şey de sadece uludag ve eksi sozluk ten ibaretti yoksa artık Twitter im bile Yok nerde o takipçiler ohoooooo.
64 GB lik telefonunda 4 GB lik kitap arşivi 2 GB lik müziği ve toplamda yalnızca 3 fotoğraf düzenleme 1 e devlet 1 Shazam 1 oyun 1 whatsapp ve eksi sozluk uygulamasından baska hicbirsey olmayan kişi olarak telefonumu da inzivamin bir parçası olarak tatile çıkarıyorum.
Güzel olan şu ki artık kitaplarımı kindle dan okuyacağım. Whatsapp ihtiyacını gidermek icin neyse ki uygun bir bilgisayarım var ve o da günde bir baktığım mail lerim gibi günde bir kez kontrol edebileceğim bir uygulama. Zira kullandığım söylenemez.
Hepsini birleştirerek, kindle ım ve tozlanmasina bile kıyamadığım kitaplarımla, tuşlu telefonumu bir köseye fırlatıp bir odaya 3 aylığına kapanmanın zamanı geldi.
Bugün bir yazar arkadasa da demiştim ekleyeyim de içimde kalmasın: suçu doğmak, cezası ise yaşamak olan biri olarak ölerek tahliye/beraat bekliyorum. Adam öldürmenin, doğmakla ayni süre cezalandırılmasına (25 yıl) hic anlam verememiştim zaten. Cezamın son günlerinde olduğumu ‘hayal’ ederek odamda bekleyeceğim. Umarim fazla bekletmez.
Belki ayni anda oksijen soluyup karbondioksit üretemedik ama camus ve kafka ile birer kahve içmek icin sabırsızlanıyorum. Yada cehennemde onlarla beraber yanmak da güzel bir alternatif olabilir. Bekliyoruz...
Size de bu bilmem kaçıncı vedamdır bilmem ama sol frame i güzel tutmaya özen gösterin. Kalın sağlıcakla.
Sülalem raad pampa
görsel
görsel
Olsa olsa..
görsel
görsel
güncel Önemli Başlıklar