bugün

"devrimden sonra" filminin de yönetmeni olan mustafa kenan aybastı abimizin, "belki şehre bir film gelir, bir güzel orman olur" diye beklemeye sabrı olmayan tüm insanlarımıza, eli ayağı tutan tutmayan, ama yüreği aklı ve vicdanı da pas tutmayan tüm halklarımıza yaptığı çağrıdır:

"Bir film yapmalıyız. Filmi annem de sevebilmeli. Üstelik oğlu ya da kızı çekti diye değil. Hala ile dayı tartışabilmeli filmi ve her sabah çayımızı uzatan garson, "Fena değildi, daha iyilerini çekmeliyiz" diyebilmeli. Grev çadırının arkasına kurmalı perdeyi, kamera metal işçisinin omuzundan bakmalı kente, senarist aç çocuğun öfkeyle kızaran gözlerinden görmeli parlak caddeleri.

Bir film yapmalıyız. Düşlemeyi öğretebilmeli, çocuklar, "Peki niye mavi ki bu gökyüzü?" demeli filmden çıkınca; işçi, ellerine bakıp gururla ben yaptım herşeyi, bu sinema salonu, bu kent, bu ülke benim diyebilmeli. Kostümcü elleriyle dikmeli filmi; kurgucu öyle bir kesmeli ki film herkese yetmeli. Oyuncunun dilinden dökülen bütün sözcükler yaşamaya çağırmalı... "Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine," yaşamaya...

Bir film yapmalıyız. Genç bir oyuncu adını duyursun, yetenekli yönetmenin kıymeti bilinsin, genç asistan boşta kalmasın, eleştirmenler bol bol yıldız versin, bilmem kim paçayı kurtarsın, bir başkası parasını kazansın, bilmem hangi festivalin jürisi beğensin, diye değil; dünyayı işçiler kuruyor, güzel olan ne varsa onlar üretiyor, öyleyse dünya onların olsun diye.

Bir film yapmalıyız iktidar yardakçıları nefret etmeliler filmimizden, korkmalılar cesaretimizden. Hayat diye, insan diye, özgürlük diye, eşitlik diye Sosyalizm diye bas bas bağıran; tek tek kulaklara fısıldayan bir film yapmalıyız. Her yerde herkes boyun eğmeyi vaaz ederken direnin diyebilen bir film..."

çağrıya cevap vermek isteyenler, "bir tarafından tutarım ben bu işin" diyenler, buyursunlar:
http://www.mustafakenan.c...1/07/bir-film-yapmaliyiz/