bugün

o zaman daha orta okuldayım, öyle çat diye birinden hoşlanıp zart diye yürümek benim için o yıllarda galatasaray ın feneri kadıköy de yenmesi kadar zor ve ya imkansız...

yaz tatili olmuş, günde 3 tane mahallede maç yaptığımız zamanlar. mahallede ecem diye bir hatun vardı. benden 2 yaş büyüktü ama tatlı, iri göğüsleri vardı. tabii ki konumuz bu değil.

hatun esmer güzeliydi, ancak yaz geldiği vakit arap daşşağına dönerdi; yine de çekiciydi. ailesi varlıklı, ben ise "anneeaa beşüz ver, dönen salıncağa binecem" diyen velet modundaydım. dayının döndürdüğü salıncağı çevirmek için bile millet sıraya girerdi, ruhumuz amele monaco...

bu kızı ara ara görür, derin derin iç çekerdim, o zaman çekmek konusunda bir uğraş edinmemiştim henüz, ona bağlıyorum o yıllar, neyse...

durumu anneme anlattım, halı yıkıyor bir yandan da musluğu aç kapa diye komut veriyordu. aç kapa aç kapa dicey olacaktım neredeyse. bu durumu da atlatıp anneme içimi dökmem gerektiğini hissettim...

+annea, bir kız var mahallede. çok güzel kız ama bizim gibi değil, zenginler...

bu söylediğim şey karşısında annem şaşırmış, ne diyeceğini bilememişti. halıyı rulo şekli yapıp, içine hortumu soktuktan sonra bana baktı, "amına kodumun fakiri" dedi, komşuya gitti...
bi yaz dizisi içinde başrol oynadığınızı gösterir. üç aylık ömrünüz var yani. rahat rahat çalın çırpın istediğinizi yapın, kasmayın.
Ne olursa olsun sevdiğinizi gidip söyleyin.etrafımda bunu sorun yapmayıp mutlu yaşayan o kadar insan var ki.siz neden onlardan biri olmayasınız?
Hayallerde yasiyor bazi gavatlar.yapmayin etmeyin gencler o iliski yurumez.birbirimizi kandirmayalim.
doğrusu şudur (bkz: bir fakir olarak herhangi bir kıza aşık olmak)