bugün

her gün yaptığımız,
aslında her alışverişimizde her merhabamızda ortaya çıkan bir iş.
gün geçtikçe de daha iyisini yapıyoruz bir yandan. milyonlarla aynı eksende olma zorunluluğunuz yoksa, kendi peygamberiniz olabilirsiniz.
(bkz: herkesin dini kendine)
(bkz: aman tanrim bir canavar yarattim)!
doğruluğu, adaleti ve buna benzer genel kabul görmüş değerleri esas almış ve menfaat gütmeden bu yolda ilerleyen kimseler elbet bir gün aynı noktada buluşacaktır bunun için yeni yeni şeyler üretmeye gerek yoktur. öyle ufak tefek şeylerinde adalet hak hukuk kavramları içinde zaten var olduğunu kabul edersek aslında çokta farklı şeyler üretmediğimizi görürüz.
(bkz: tabulaştırmak)
(bkz: kalıplar yaratmak)
aynı zamanda bir şey çağrıştı. atatürkçü ailelerin küçük çocuklarından bir demet: 'olum müslümanlık güzel ama başka bişey yapalım biz. kendimiz din kuralım herkes buna inansın dünya kurtulsun herkes mutlu olsun.' gayet naif. hatta o yaştaki çocuğa empati kurunca oldukça mantıklı.

ancak, yukarıda verdiğim örneği lise son sınıftaki bir öğrenci gerçek anlamda kullanınca hiç de komik olmuyor, inanın bana.
(bkz: şakaysa çok komik ciddiyse baki mercimek)
her gün daha büyüğünü yaptığımız iş.

(bkz: limited edition)
yarattığını zannetmektir. reel anlamda din çeşitli argumanlarla vicdanla desteklenir, ceza ve ödül anlayışıyla başka bir dünya vaadeder.

o değil de yiğit özgür karikatürü geldi aklıma dur üşenmessem yazıyorum;

- iyi günler biz amatör olarak dinle ilgileniyoruz da bir ustadan yardım alalım dedik.
* amatör mü nasıl amatör?
- isterseniz önce işlerimizi gösterelim.. bunlar naçizane benim yazdığım ayetler..
* la yürüyün gidin tövbe tövbee..
- fotokopiyle kutsal kitap da çıkarttık.. adı: incir. bakmak ister misiniz?
* la havle vela kuvvete illa bila..
- hah onun yerine de lay lay loy loy gibi bir şey düşündük..
* la yürü!! * * * *
öncesinde stanislavski'nin bir karakter yaratmak adlı başyapıtını yalamak suretiyle yutmayı gerektiren hadise. malumunuz, bu devirde insanları yeni bir şeye inandırmak oldukça güç.
(bkz: ne varsa eskilerde var)
(bkz: dünyanın görünmez öküzün boynuzlarında durması)