bugün

acımasızlıktır. aksine, hasta olan kişinin 'ayrılık' isteğine, direnilmelidir.
Sınavlarım var, ailem baskı yapıyo demekle acı verebilitesi muhtemelen kıyaslanacak ayrılık sebebidir.
(bkz: ben dün bunu gördüm)
ayrılık bulaşıcı bir hastalıktır. ayrılmak hastalığına tutulunca sevgiline de bulaştırırsın ve aynı hastalıktan dolayı ayrılırsınız.
belki de ayrılık bir salgın hastalıktır. kimbilir?

konuşurken Söylediklerin karşısında kurduğum cümleler ve kelimeler arasında bıraktığım boşlukları kalbimin atışları dolduruyordu. Ama sen bunları duymuyordun. Kelimeler ve cümleler karşısında kurduğum krallığın, nasıl birkaç saniye içinde yıkıldığını, normal bir zamanımda karşımda köle olan kelimelerin nasıl bana isyan ettiğini, sesini duyduğumda gördüm.

Meğer hepsi boş bir krallıkmış. ihtiyacım olduğunda hepsi çekip gittiler. Bir harf bile bırakmadılar bana. Arkamı dönüp baktığımda, sensizlikten kalan boşluk gibi bomboştu.

Durdum durdum durdum. Sen konuşuyordun. Sesini duyuyor, susuyor ve duruyordum. Cümlelere karşı kaybettiğim savaşı, senin sesini duydukça her saniye biraz daha idrak ediyordum...

Yenildim, senden önce kralı olduğumu düşündüğüm kelimelerin nasıl kölesi olduğumu gördüm. Kumdanmış kalelerim sesin karşısında yıkıldı gitti, buzdan bir krallıkmış uygarlığım, adının güneşiyle eridi bitti.
Ayrılık bir salgın hastalık gibi dolaşıyordu bu şehirde. En büyük, en güçlü aşklar bile parçalanıp gidiyordu bu vebada... Bizim de vitaminlerimizin yetmediği, bu salgın hastalığa tutularak ayrıldığımız günleri düşündüm, sen konuştukça. Kader demiştim o günlerde. Kelimenin en çok kullanılan kötü anlamıyla kaderdi işte...

Kader kelimesinin hep olumsuz bir anlamı olduğunu düşünmüştüm, senin sesini duyduğum güne kadar. Sesin ile beraber Kader kelimesi hayatımda ilk kez olumlu anlamıyla karşıma çıktı. Kader aynı zamanda olumlu bir kelimeymiş, o gün anladım...

Şimdi ben yine -yanacağını bile bile ışığa doğru giden kelebekler misali- ışığına doğru gidiyorum,
yanacağımı bile bile.
genellikle türk filmlerinde görülen ayrılma biçimidir.çaresiz bir hastalığın pençesindeki genç kadın başroldeki delikanlıyı o kadar çok sevmektedir ki, onu hastalığıyla üzüp ölümüne şahit etmek istemez ve kendinden soğutmak için bin türlü oyun çevirir.nihayet başarılı olur ama delikanlı ayrılma sebebini anlamaz ve kadın ölüm döşeğindeyken acı gerçeği öğrenir. *
insanı yürekten öldüren bir gelişmedir. hele hele ayrılığın ertesinde öğrenilmiş ise yıkıma bile neden olabilecek durumdur.

kurbanı olduğun, kölesi olduğun insandan ayrılmak ve haftasında gerekçenin bu olduğunu öğrenmek kadar acı ne olabilir?