bugün

Bir kitap programında (4.34'den sonrası https://www.youtube.com/watch?v=XAp2C-_gMTI) denk geldiğim detaydır:

"Eskiden avcı-toplayıcı toplumlarda adam napıyordu? Gidip en büyük hayvanı avlıyor, böylece ortamdaki en güzel kızı kapıyordu, değil mi? Sonra ne oldu peki? Sanatı ve bilimi keşfettik. Peki dünya tarihine baktığımızda uçağı icat eden, yerçekimini bulan ya da uzaya çıkanlar neden çoğunlukla erkekti? ‘Kadınların çalışmasına engel oluyorlardı da ondan!’ Doğru, 12. bölümde bu ayrımcılığı da anlattım ama Reik’e göre tek sebebi bu değildi ve bir varsayım olarak şöyle yazmıştı:

‘Bana göre, erkeğin hemen doyuma kavuşturulması gereken cinsel güdüsü, belki de onun zayıf biyolojik doğasının bir ifadesi olan yaşam açlığıdır ve bu onun huzursuzluğunu açıklar. Kadının kendi kendinden daha hoşnut ve pasif doğasına karşın erkeğin huzursuz ve doyumsuz kişiliği, onu artistik ve bilimsel bir dürtüye, serüvenci ve arayışçı bir ruha, kısacası başarma eğilimine kadınlardan daha çok itebilir.’

Yani tabii ki Picasso o resimleri kadınlar için çizmedi ya da Shakespeare o kadar şiiri kadınlar onu daha çok sevsin diye yazmadı ama Reik’e göre libidonun her şeyde olduğu gibi sanat üretiminde de etkisi çok kuvvetliydi."

Dolayısıyla Freud’un da öğrencilerinden olan Reik’e göre erkeklerin kadınlara oranla bilim ve sanatta daha başarılı olması libidoya bağlanmış ama bilemiyorum Altan…
Sabah akşam çocuk bakması için eve kapattığınız, ev işi yapmak dışında bi faaliyeti olmayan, haraketleri artık birer algolitmaya dönüşen kadından bilim ve sanat bekleyemezsiniz. Sırf kadından da değil böyle yaşayan hiçbir insandan bilim ve sanat bekleyemezsiniz.

Kadınların kendini sosyal olarak en çok gösterdiği dönemde yaşıyoruz, kadınlar bundan önce hiçbir dönemde bu kadar ön planda değillerdi. Ha şimdi de görüyoruz ki kadınlar artık bir şeyler üretebiliyor ve tasarlıyabiliyorlar.

Ayrıca başlı başına bi sanat olan kadına sanattan anlamıyor demek komik.
Bilim sanat felsefe. Kadınlar bu alanlarda hiç olmamış değiller. Yaptıklarını da küçümseme heveslisi değilim.

Kadın ve erkeğin arasında bariz bir ayrılık söz konusudur pek çok açıdan. bunun net görülebileceği alanlardan biri de felsefedir.

Kadın filozof yoktur demiyor hiç kimse, fakat sayacağınız hangi önemli kadın filozof önemli bir x erkek filozofumuzdan daha büyük katkıda bulunmuştur? Fırsatlar eşitliği hatta daha iyi eğitim imkanının söz konusu olduğu durumlarda da kadınlar erkeklerle benzer büyüklükte işler üretememiştir.

Kadınlar ev işlerinden çocuk buyütmekten zaman bulamamıştır demek sadece bir bahane olur. neden?

Bir iş için ayiracak zamaninız ne kadar dar olursa olsun ilgi duyuyorsanız hiçbir şey size mâni olamaz.
Pek çok filozof eş zamanlı veya diğil askerdi, devlet kademelerinde görevliydi, bilimle meşguldü, eğitimciydi vesaire. Başkalarına ve başka işlere ayırdığı zamandan kendilerine kalanla felsefe yapabilmişlerdi. Belki günde 4 saat uyuyorlardı ama bu düşünme işine ayıracak zaman yaratıyorlardı. Miskinlik edip götlerini pekala devirebilirlerdi. Unumu eledim eleğimi astım da diyebilirlerdi.

Mesele ilgidir. ilginin derinleştirilmesidir. Veyahut ilgilenilen şeylerin derinleşebilme kapasiteleridir. Kadınlar bu noktada daha az derin olanı dün de bugünde tercih etmiştir, eder. Kadınların ilgi duyduklari şeylerle erkeklerin ilgi duydukları şeylerin öncelik sıralaması tarihten bugüne hep farklılık göstermiştir. Roller, görevler filandı fistandı diyerek açiklamak yetmiyor işte bunu.

insan önem verdiği şeylerle ilgilenmez diyebilir miyiz? Bu saçmalık olurdu. Kadınlar için bilim sanat felsefe pek de önemli sayılmazdı. Fazla zahmetliydi ve ucunda bu zahmete değer ne vardı? bu işler kadınlar için ağır olduğu kadar da gereksizdi. Kadın konumunu terk etme heveslisi miydi? Halinden şikayetçi miydi? Gerçek şu ki, Kadın Çağlar boyunca tembelliği seçti. Kadınlar arasında da Yaygın kanaat, bunlarla ilgilenmenin kadın için hatta kimse için pek bir faydasının olmamasıydı. Demin de dediğim gibi faydası harcanan emeğe eş değer miydi?

Bunun ne kadarı insanın kendisi için ne kadarı kendisinden başkaları içindi? Benden sonrası da benim meselem diyebilenlerin işiydi düşünmek, üretmek.

Şimdi oturup şunu demek iki yüzlülüktür. Kadınların şu şu şu alanlarda erkekler kadar büyük ve sürekli iş üretememesi, bilginin birikiminde ve gelişimdeki paylarının erkeklere oranla çok daha düşük olması, düşünce dünyasına yön veren devrim niteliğinde işler üretememesi tamamen erkekler yüzündendir.

Bu iş öyle basit değil işte. Bunlar hak teslim etmeye gönülsüz olmaktan, çekememezlikten, bunun ezikliğini bir türlü üzerinden atamamaktan söylenmiştir, söylenecektir.

Olanlar oldu artık, sen ne dersen de...

Şimdi bu derya deniz bu miras erkekler kadar seni de kucaklamaya hazır.
Bahane üretmekten vazgeçip al ve sindirmeye başla.
ilgini hala mı cezbedemiyorlar yoksa?
Hala mı onlar suçlu ve engel.
Söylenecek söz mü bırakmamışlar sana
Bahanenin bile kaç bin türlüsü var?
Sen onda bile çalışmış değilsin tembel

Dişlerin, kesmesi için bilenmemiş bütünü
Gözlerin, ne için kullandığını düşündün mü?
Sende koca bir arıza var farkına varamadığın
Sende bir nefret var üstünden uçan kuşlara
Sende olmayan ne çok şey var
Ne çok şey var sende bulunmayan
umrunda olmayan ne çok şey var
Ne çok şey var eksikliği duyulmayan.

Şiir de yazdirdiniz ya bana ne diyim daha.
kadınlar şevkat kahramanlarıdır. onların fitratlarinda anne olmak, bir canlıyı karşılıksız sevmek, hatta hayatını ona adamak vardır.

bir kadının yaratılışı her ay, bir bebek için hazırlanmaya kodlanmistir.

bence hiç bir erkek bunu anlayamaz. bu konuda konuşan kadında anne olmamıştır.

hayatının aşkını amacını bulan bir kadın, o bebeği yaşatmak terbiye etmek için yıllarını verir. ve asil önemli nokta şu ki; asıl toplum mühendisleri kadınlardır. o bilim insanlarıni, sanatçıları, doktorlari, marangozları, din adamlarını anneler dunyaya getirir, yetiştirir. bir nakış gibi işler. eger anne eksikse, yıpratılmış tuketilmisse vay o toplumlarin haline.
su götürmez bir gerçektir. üzerine konuşulmasına gerek olmayan bir başlıktır.
konuyu daha iyi anlayabilmek için programın devamını da izlemek lazım: (6.02 sonrası) https://www.youtube.com/watch?v=XAp2C-_gMTI

"yalnız burada bir parantez açacağım, yazar libidonun erkeklerdeki dönüştürücü ve yapıcı etkisinden bahsetmiş ama yıkıcılıktan pek söz etmemiş. bak bu paul tibbets, hiroşima'yı bombalayıp saniyeler içinde 65.000 kişiyi öldüren pilot. bu hitler, onu anlatmama bile gerek yok. ya da bu charles manson ve gördüğün gibi bunlar da erkekti. bilmem, anlatabiliyor muyum…"

yani doğru bir önermedir, ancak işin öbür tarafından da bahsedilmezse ayrımcı bir önerme olarak kalacaktır.
güncel Önemli Başlıklar