bugün

insanı derinden etkileyen bir durumdur. giden maddi kayba değil bilgisayarın içindeki arşive yanar yürek. tabi şayet yedekleme yapılmamış ise.
şayet olursa artık internete giremeyeceğimi belirten durum...
6 mayıs günü bizatihi başıma gelen olaydır.

her şey 3 dakika içinde gerçekleşti. hayır, bir de, işin hayran olunası kısmı da şudur ki; adamın aklı nasıl çalışıyosa artık, bilgisayar çantasını bırakıp, içinden laptopu alıp gitmiş, ben hemen farketmeyeyim diye. planı da işe yaradı velhasıl. olayın üstünden dakikalar geçtikten sonra çantayı elime aldığımda "lan bu niye bu kadar hafif?" sorusu aklımdan geçtikten sonra yaşadığım duygu yoğunluğunu anlatmak mümkün değil.

neyse, demem şudur ki; 4 yıllık üniversite hayatım boyunca yaptığım bütün ödevler, yılların fotoğrafları falan hepsi uçup gitti. 1,5 milyar da cabası.

sonra polis, savcılık falan derken bi dünya uğraşıyoruz bulunmayacağını bile bile.

haram, zıkkım olsun. yemin ediyorum hayatım boyunca ettiğim bedduaların toplamını o hırsıza ettim 1 saat içinde.

edit: eksileyen elini şaapayım.
ne yazık ki 2 gün önce başıma gelen yıkıcı, berbat olay. kaç gündür olayın etkisinden kurtulamadım. aklıma geldikçe sinirlerim bozuluyor, çıldırıyorum.

3 kasım 2016 gecesi saat 23:00 civarında iki arkadaşla birlikte bir cafe'den çıktık. oturup bir şeyler içmiştik. neyse, arkadaşlarımdan birisi unkapanı'ndaki pilavcıya gidip pilav yemeyi teklif etti. ben de "saat geç oldu, gitmeyelim" diye tepki verdim. arkadaş da "10 dakika yiyip döneriz, bu kadar da korkak olma" diye haşladı beni. neyse, unkapanı pilavcısına gittik. arkadaş arabayı park etti. benim de yanımda dizüstü bilgisayarım vardı. yanımda taşımayayım, zaten 10 dakikaya geleceğiz diye düşünerek bilgisayarı bagaja bıraktım. pilavlarımızı yedik ve 10-15 dakika sonra arabaya döndüğümüzde bagaj camının kırıldığını gördük. tabii bagajı açıp baktığımızda bilgisayarın olmadığını gördük. tabii hemen bir panikle etraftakilere soruşturduk ama bir sonuç alamadık. daha sonra karakola gittik ama karakolda da çok ilgisiz bir tavırla karşılaştık. tutanaklar falan tutuldu ama sonuç çıkacağını hiç sanmıyorum.

işin en kötü tarafı da o bilgisayarda yılların emeğinin olmasıydı. ödevler, ders notları, çok sayıda fotoğraf, müzik, dizi ve film. tabii müzik, dizi falan bir şekilde geri gelir ama en çok koyan ödevler ve ders notlarının da gitmesi oldu. insan kabullenemiyor bunların birden gitmesine. kafayı yer insan düşününce. düşünmemeye çalışıyorum ama başaramıyorum. çevredekilerin söylemesi üzerine aksaray'a gittim ve bir umutla bilgisayarı aradım ama şu an için sonuç alamadım.

daha önce bu tarz bir durumla karşılaşıp çözüm önerisinde bulunabilecek birileri varsa çok memnun olurum.
o gün (bkz: tearsofcold) ile birlikteydim bende. dediği gibi malesef ki arabanın camını kırıp bilgisayarı alıp gitmişler. camı vs kasko karşıladı fakat bilgisayar zararını karşılamıyor, araç sahibine ait olan bilgisayar faturasını istiyorlar. arabayı da ispark'a park ettiğimizden dolayı oraya da şikayet raporu oluşturduk. işin enteresan tarafı hem unkapanı pilavcısında çalışan,arabalara park yeri gösteren bir şahıs bu hafta olan beşinci hırsızlık olduğunu söyledi. böylesine mimlenmiş bir yere neden bir zabıta konmaz neden bir önlem alınmaz anlayabilmiş değilim henüz. umarım bilgisayar bulunur. bu arada, polisler ip adresinden bulunabileceğini de söylediler, eğer bilgisayar satılır ve internete bağlanırsa takibe alabilirlermiş. fakat bu işin peşine düşülür mü takip edilir mi haliyle meçhul.
çalınan kişinin hayatının kararmasına sebebiyet verecek olay.
pilav güzeldi ve ama baya pahalıya geldi arkaaaşlar. bence biz bi daha pilav yemeyiz. zaten bunlar da hep canan hocayı dinlememekten oldu.