bugün

beyni kıvrımsız insanlar için geçerlidir.
(bkz: islam mantık dinidir)
beyin olmayınca geçerlidir bu.
sorgulayıcı mantığın değilde pasifliğin bir belirtisidir.
islamiyeti papazadan öğrenen kişi söylemi..türkiyeden islamı silme mantalitesi ürünü.
şaşılmaması gereken durumdur. dinler beyinsiz varlıklar için, onların yerine düşünüp, onların yerine karar veren bir mekanizmadır. beyni olan bir canlının dinlere -bilhassa da islamiyete- hiç ihtiyacı yoktur. bilakis, dinlerin insanlara ihtiyaçları vardır. inanalım inanmasına ya; halep ordaysa arşın burda, o gün oluyordu da bugün neden olmuyor?
o beyinin önyargılar ve yalan yanlışla doldurulmuş olmasındandır, yoksa sorun islamiyette değildir elbette.
sadece "beyin" kullanılması halinde mümkün olabilecek durum.

1. insanlar doğum-ölüm arasındaki süreçte yalnızca "referans"larla düşünürler. düşünce ve davranışlarını daha önce gördüğü,duyduğu,düşündüğü, yaşadığı vs. şeyleri referans alarak belirlerler. dolayısıyla, düşüncelerin sıhhati bu referansların gücüyle doğru orantılıdır.

2.sunulan bütün ideolojiler(dolayısıyla dinler) beşer kaynaklı ya da beşer tarafından tahrif edilmiş sistemlerdir. dolayısıyla bu sistemlerdeki öngörüler "sonu bilinemez" şeylerdir.

3. 2.maddedeki tahrif olayı islamiyet için de kısmen geçerlidir.
şöyle ki;
bahsettiğimiz "beşer kaynaklılık" islam'da da maalesef çok güçlüdür. islam'ın değişmeyen kısmı kur'an'dır. halbuki bugün islam dünyasına, sunulan "islam" dinine baktığımızda kur'an'ın söylediğiyle pek de örtüşmemektedir.

eğer bu "beynin islamiyet'i kabullenememesi"ni olumlu bulanların, islam ile ilgili bildikleri kur'an kaynaklı değilse normal karşılanabilir.

akıl,vicdan,tabiat ve vahiy(kur'an) kullanılarak da kabul etmiyorsanız islam'ı; ben susuyorum.

kur'an okumadan (tabii ki anlayabileceğiniz dilden, yani mealden bahsediyorum) islam ile ilgili karar veremezsiniz.
o kitap beşer değil; her hükmü ve fiili mutlak isabetli, yarattığı herşeyi yaşatan,yöneten(belli kurallar çerçevesinde), gizli ve açık herşeyi bilen, alemlerin rabbi olan "allah" kaynaklıdır. şaşmaz!

o kitap, bırakın size islamiyet'i kabul ettirmeyi, aldığınız nefese bile bir anlam katacaktır!
hayatınız ve çevrenizle ilgili şaşılacak uyarılar göreceksiniz.
ve daha sayamayacağım kadar çok şey verecektir.

kime biliyor musunuz?

"yalnızca aklıselim ile düşünenlere..."

kur'an'ın nasıl bir mucize olduğunu o zaman anlayacaksınız.
tamamlanmasının ardından 1400 sene geçmiş olmasına rağmen nasıl hala taptaze, tespitlerinin nasıl hala geçerli olduğunu göreceksiniz....

amacınız anlamak, idrak etmek değil de, kabullenmemek ise;
siz bilirsiniz...
Allah Hidayet verdiginde düzelecek olaydır.
islam dini temel olarak maturidilik ve eşarilik olarak iki temel mantığa bölünmüştür. eşarilik, akıl ve kalbin ortak çalışması gerektiğini, dinde her sorunun cevabı olmasına karşın bu her cevabı insanın bilmesinin mümkün olmadığını, o yüzden aklımızın almadığı noktaları kendi eksikliğimiz olarak görüp öylece kabul etmemizi, bazı şeylerin sadece gönül gözüyle idrak edileceğini söyler. maturidilik ise kalp noktasını biraz daha geri plana iter ve akıl yolu ile her sorunun cevabının bulunabileceğini söyler. nitekim o dönemin islam bilginleri de gerek halktan gerekse gayrimüslimlerden dine yönelik soru ve eleştirilerin tamamına gayet net cevaplar vermişlerdir. şimdi sorularımızın cevapsız kalmasının en büyük sorumlusu din alimliğinden başka her işi yapan din alimleridir. peygamber efendimizin kendilerine yüklediği sorumluluğu gerçekleştirememelerinin cezasını da hiç kuşkusuz ödeyeceklerdir.
her ne kadar mezhebim maturidilik kısmına giren hanefi mezhebi de olsa bana eşarilik biraz daha yatkın geliyor. her şeyi akıl yoluyla çözebilecek olsak diğer duygulara gerek kalmazdı. her şeyin illa net bir mantıksal sebebi açıklanacak diye bir kural yok. ayrıca islamiyet içerisinde bir kuralın mantığınıza ters gelmesi sizi kafir yapmaz. tabi o kuralı reddetmeyip, o kurala olan inancınızı yitirmediğiniz sürece. örnek vermek gerekirse hz. ali'nin din salt mantıktan ibaret olsaydı abdest alırken ayağımızın üstünü değil altını meshetmemiz gerekirdi diye bir sözü vardır. ancak hz. ali abdesti her zaman bilinen nizami kuralına göre almıştır. ne demek istediğim anlaşıldı galiba.
(bkz: ibretlik bir paylaşım doğrusu)
zorlama sen de yazarcan, olmayan bir şeyi zorlayınca kasar o kafatası sonra.

edit: o kadar çok beyinsiz varmış ki bu başlığın altına yazan, kendimle gurur duydum aralarından sıyrıldığım için.
Memeleri yeni tomurcuklanmış kızları düşününce kalmayan problemdir.
beynin kor olmasi durumudur. yapacak bir sey yok vercen limonu kimyonu koycan tabaga meyhanede sogus diye servis yapican.
sadece bir ayet örneği vereceğim, bu yanlış yargıya bir cevap niteliğinde: "allah, aklını işletmeyenler üzerine pislik yağdırır." demek ki, her şeyi körü körüne kabullenme diye bir şey yokmuş islamiyette. karıştırılan şu; önce iman etme olacağı düşünüldüğü için sorgunun kabul edilmediği söyleniyor. hayır, durum tam tersidir. önce sorgulama, sorgulamanın ardından varılan noktada iman gelir. hz. ibrahim de, allah'ı bu yolla bulmuştur. beynini kullanarak yani.
bazı beyinler kabullenir, bazısı kabullenmez zaten herkes inansa anormal bir durum olur. ama bir türkçe meal'i okudun mu inan beyin hücrelerin titrer.
beynin bilimsel çalıştığının göstergesidir. korkmamalıyız. herkesin gavurluğu kendine.
beyin yahu beyin düşünmek için verilmiş bu güzide organ. dogma olan bir şeyi kabullenmesi çok zor çok. bu ele sen artık burunsun demek ve ondan burun işlevi göstermesini beklemek kadar saçma.
(bkz: yaptığı kerameti kameraya çekip yayımlayan evliya)
beyinden beyine fark var pek tabi. bir de her akılcı olan adam akıllı olacak diye bir kaide yok. her devrin insanları vardır böyle, moda düşünce ne ise ona temayül gösterir bir de ben çok farklıyım çok başkayım edası ile farklı olduğunu düşünür, işte akılcılık ekseninde giden ama akıllılık oranı düşük bünyeler haybeden yaşıyoruz, geldik gidiyoruz diye oyalanır oyalanmasına da sonra çıkıp bunu çevrelerine hava atmak için dillendirip komik pozisyona düşerler.
melek cebrail nasıl bir insana görünebilirmiş de bu insan peygamber olabilirmiş? ne yani yeni bir şey söylemedin ki alt tarafı sıradan bir kafir söylemini başlık eyleyip çıktın karşımıza... sen çok farklısın, acaip zekisin canzağızım benim aferim sana.
şimdi bir misal verelim; ortada bir kitap var (evren-alem-kainat) ben bu kitabın yazısını, kapağını, mizanpajını, baskısını falan filan araştırdım tasnif ettim ayırdım akılcılıkla çözdüm işte dünya tesadüfler eseri olabilecek bir yerdir ben de pekala öyleyim... ee? ulan kitabın anlamı var mı acep diye az kafa yoraydınya, yazılanlar bir anlam için olmasın sakın ha? bu kitapla bir mesaj mı veriliyor, anlamlı bir bütünlük mü taşıyor falan... ne oluyor ulan doğduk ölüyoruz milyarlar ölmüş gitmiş.
biz zaten akılcılık ile senin vardıklarına vardık bir de dedik ki bu alemin bir anlamı var olabilir, e baktık peygamber var, iyiliği emreden kötülükten nehyeden, hayata anlam katan. biz de gayba iman ettik. ayetler indi bitti değil, gün gelir her insanın yüreğine bir ayet yeniden inmiş gibi olur. ha kızıyor demeyin, havanıza kızıyorum ben sizin; yoksa herkes iman edecek olsa sınavın anlamı olmaz. akılcılık dediğin zaten bir yerde tıkanır ki en akılcıyım diyen dahi kalbinin derinliklerine göre hareket eder, duygularına esirdir.. akılcıyım hissi ile hareket ediyor olman(bak duygu pek ağır) akıllı olduğun anlamına gelmez. esir olunan materyalist dünya görüşü bir trend adeta ve peşine takılmışsın, bu bakışla melek desen iman etmez, peygamber desen iman etmez, harbiden de bu bakışla beyin kabullenemez. saygılar.
beyni kullanacak akıl ve erdem den yoksun olma neticesinde oluşan durum.
etrafımdaki sözde müslümanların yaptıklarına indirgeseydim islamiyeti, benim beynim de kabullenemezdi.
başka hangi şekilde insanlara bildirilecekti din? Illa ki bir insan görevlendirilecekti ve bunlar da peygamberler oldu. Herkese din hakkında bilgiler yüklenseydi, o zaman kim inkar edebilirdi? "Inanç" kelimesinin ne anlamı kalırdı?
güncel Önemli Başlıklar