bugün

görsel

Gayet kaliteli bir fotoğrafını da çekmeyi başardığım garip UFO'nun sahipleridirler.

Her şey, Hayatımın ne kadar anlamsız olduğunu düşünerek finallere çalışmak yerine, eski bir arkadaşım ile takılmak için Beykoz'un kuzey taraflarında bulunan ve son zamanlarda baya da geliştirilen Riva taraflarına doğru Göztepe'den başlayan bir yolculuğa çıkmamla başladı. Bahsettiğim arkadaş ise son günlerde ortalarda yoktu, kendisi adına endişeleniyorduk ve instagram gönderilerine göre riva taraflarında, ailesinin evinde takılıyordu muhtemelen.
Her neyse. bu nedenle dün, bu arkadaşa sayko bir sürpriz yapıp misafirliğe gitme kararı vermem ile başladı her şey. Elemanla zaten senelerdir baya iyi bir muhabbetimiz vardı ki bu nedenle hem dertleşiriz, hem de bir iki bira içip NBA maçlarının videolarını falan izleriz diye düşündüm. Zaten sürekli meşgul olduğum için ise Kadıköy'den kuzeye neredeyse hiç çıkmamıştım ve bu hafta sonu için iyi bir değişiklik olacaktı.
Bu vesile ile Üniversite'de tüm işlerimi halledip sırt çantamı kaptığım gibi yola koyuldum. Tabii üniversite ve dersler derken telefonumun şarjı da pek kalmamıştı ve Beykoz'un kuzeyini ise hemen yarım saatte gidilecek yer zannediyordum mal gibi. Ayrıca şarj aleti yanımda olduğundan çok da dert etmedim.
O yüzden telefonumu kapattım ve Beykoz istikametine gittiğini düşündüğüm bir toplu taşıma taşıtına köprüden binip yola çıktım. Yanılmamıştım da, ilk olarak uzun binalar, sonra da kısa binalar ortadan kayboluyordu. Bir taraftan şehrin uzaktan göğü aydınlatmaya başlamasını, diğer taraftan ana yoldan yavaş yavaş ayrılacağımız istikameti izliyordum. Kış mevsimine girdiğimizi unuttuğum için ise havanın yavaştan kararmaya başlayacağını pek hesap edememiştim tabii. Her neyse, daha sonra Beykoz'un merkezine gelince araçtan indim. Sonra telefonumu açıp şarjı yüzde 15 in altına indirmemeye gayret edip daha önce oraya gitmiş ortak bir arkadaşımızı, oraya gitmek için arayıp ne yapacağımı sordum ve bana xyz minibüsüne bin dedi.
Çok geçmeden Kadıköy'dekilere pek benzemeyen bir minibüs gibi bir taşıt geldi, bu xyz taşıtıydı. Arka sola geçtim. Araç çok geçmeden yola çıktı, aracın popülasyonu içinde ise yerli olmayan tek elemanın ben olduğumu anladım. daha sonra çantamdan çıkardığım kitaba gömüldüm ama kitap okumaktan midemin bulandığını unutmuştum. sonra kitaptan kafamı kaldırıp dışarıya göz attım ve yolun solunda tek tük evler sağında ise şehrin ışıklarını örten ağaçlar karşıladı beni. fakat aniden, gökyüzünde asılı duran ve harbiden bakınca çok ilgi çeken ışık kadrajıma girdi. Çok yüksekte olmadığı anlaşılan, ağaçlık bir bölgenin üzerinde, havada asılı duran garip ve bir o kadar da parlak bir cisimdi bu.
"Hass..."
diyerek direk kaptana inmek istediğimi söyledim. kaptan biraz karşı çıksa da bir yol sapağında sağa çekip ağaçlık tepelerin arasına bıraktı. Ben ve o alabildiğince parlak uzay gemisi yalnız kalmıştık, hemen yolun en sağına geçip bu garip cismin fotoğrafını çekebilecek bir yer aradım, bir taraftansa sürekli telefonumun şarjını kontrol ediyordum...

Neyse ya da kısaca yazmaktan yorulduğum bir hikayenin kahramanı olan uzaylıların kullandığı bir uzay gemisinin istanbul kırsalında gezmesi olayıdır. Dikkat etmekte fayda var.
güncel Önemli Başlıklar