bugün

beslenme çantasını boynuna asar, sırtta zaten o bedenine göre kocaman ve çok ağır olan, şişkin çantası olur. yolda giderken (can sıkıntısının verdiği birşey sanırım) beslenmeyi iki eli ile tutar ve sağa sola çevirir. o an için beslenme çantası, direksiyon görevi üstlenir. çocuk çantayı hangi yöne çevirirse o yöne gittiğini görürüz, çok şekerdir aslında. böyle kendi kendine oynaya oynaya giderler. yaratıcı çocuk ya da özenti çocuk grubundadır. hangisidir bilinmez.
siz durakta otobüs beklerken servisin camından size "nah" çeken gözlüklü, afacan velettir.
edit: gözlük zorunlu değil tabi. benim kafamda oluşan tipti o.
geçen sene her sabah beklediğim servisten 3 dakika önce geçen şeker mi şeker, muhtemelen birinci sınıf öğrencisi kız çocuğudur bu. minicik vücudunun yarısı kadar büyük çantası sırtından arkaya doğru çekerken, boynunda asılı beslenme çantası kafasını önüne eğmesine neden oluyordu. elinde "şefin tavsiyesi" gibi, annenin o günkü tavsiyesi -her ne ise artık bir kurabiye mi olur, yoksa bir elma mı olur bilinmez- bulunur ve okul yolunda bitirilecektir illa o. ben anlattım siz hayal edin artık... kızcağız sırtındaki çantayı mı savurup dursun, boynunu kurtarmaya mı çalışsın, yoksa elmayı mı bitirmek için mi uğraşsın... epey efor sarfediyordu yazık. ağır aksak yürüyüşü, haberlerde gördüğümüz "şark köylerinde yaşayan ve okuma aşkıyla yanıp tutuşan, zorlu hava koşullarıyla mücadele eden çocuklar" havasını çok da fazla yansıtmasa da bariz bir azim gözlemlenebiliyordu.

ama bu sene kayboldu ortadan. sanırım öğlenci oldu artık. işte bu çocukların böyle de bir kötü huyu var, bir sene varlar bir sene yoklar. onlar hala ortalıktayken izleyip tadını çıkarmak lazım. seneye görürüm belki ben de... ama o zaman üçüncü sınıf olacak artık, eski havası kalmaz onun da..
sıradan çocuktur. bunların bir de kulaklarına asanları vardır ki, işte onlar asıl işi kavrayanlardır.