bugün

Zakkum'un Hipokondriyak şarkısında geçen oldukça manalı ve güzel olan söz..

hemen hemen hepimizin hem terk eden hem de terk edilen olduğu bir hayatta su götürmez bir gerçek olan bu söz her zaman unutulur ya da gözardı edilir.. peki neden? aslında çok basit bir cevabı var bunun.. kimse mutluyken ya da yalnız değilken sonu düşünmez! son sadece yalnızların düşündüğü bir gerçektir.. ve sadece gerçekleştiğinde aslında hepimizin defalarca yüzleşmesi gereken bir şey olduğunu öğreniriz..

terkediş illaki bir gün "artık olmuyor" diyerek giden bir sevgili değildir.. mesela ölüm de bir terkediştir ve apaçık bir şekilde yaşadığımız her gün onu büyüttüğümüzü farketmeden yaşarız ve bir gün artık ölümün yaşamak istemesiyle bir terkedilişi gerçekleştiririz.. ne kadar istemiyor olsakta yapacak hiçbir şeyimiz yoktur..

ama ne gerek var değil mi gençleştirdiğimiz ölümü, terkedilişi düşünerek yaşlanmaya? anın keyfini çıkartamadan yaşanılan bir beraberlik ne kadar zevk verebilir ki bir insan? ne kadar keyif alabilirsin? bu sebepten neyi nerede nasıl büyüttüğümüz değil nasıl yaşadığımız önemlidir!..
(bkz: benjamin button)
ne güzel bir sözdür böyle. gerçekten bir cümle bu kadar dolu dolu anlama sahip olabilirdi.
Devamında; her birliktelik, kalbinin emzirecegi bir yeni bebektir.
once emeklemeyi, sonra yurumeyi ogretmen gerekir..
kalbindeki sutu tuketmediler mi? sözlerinin de yer aldığı bir zakkum hipokondriyak şarkısıdır. sözleri çooook anlamlı ve de güzeldir.