bugün

Marshall McLuhann' ın sözüdür ve çok doğrudur.
medya' nın, hergün biraz daha yozlaşmamıza ve toplumsal ahlaki çöküşe sebep olmasını anlatan sözdür.
artık çocuk ve gençlerimizde tv.' deki karakterlerden esintiler görmeyen yoktur herhalde.
tüm dünyada kameranın cıkmasıyla tam olarak gerçekleşmemişte olsa televizyonun cıkmasıyla yavas yavas hayatımıza giren hadise.
artı puanlarından daha cok eksi puanlarıyla hayatımıza yön veren hadiselerden birtanesidir kanımca.

türkiyede ise son zamanlarda yemekteyiz adı program yıldız olmuştur. insanların evine girip nasıl yemek yaptıgını,
insanları insanların nasıl karşıladıgını vs.. bunun abidik gubidik modern yaşam isteklerini görüyoruz. şunu da düşünüyoruz; acaba gerçekten isteyerek mi izliyoruz bunları? yani bunca yoksulluk,gelişememişlik varken ülkemizde bunları izleyemek içimize siniyormu ?

yoksa birşeyler üretmekten yoksun oldugumuzdan mı? yani sosyal ve iş hayatımızda başımıza gelen hadiselerden dolayı bedenimiz ve ruhumuz bu saçma ötesi programları izlememize bizi itiyor mu ?

yıllarca sanatçıların,showmenlerin,escinsel bar şarkıcıların hayatını izlemekle,kameramanların manken
külotlarını, yakalamakta usta oldugu memlekette büyümeye, hayatımızı devam etmeye çalışıyoruz.
beraber büyüyoruz aile yemeklerinde onların hayatını konuşuyoruz.. evet yapıyoruz bunları,ne kadarda inkar etsek yapıyoruz malesef.
medyanın bizi yönlendirmesine izin veriyoruz, bizi tutsak etmesine göz yumuyoruz.
ne kadarı dogru olduguna inanmak istiyoruz haberlerin.
adliye giriş cıkışlarını gösterip ''aha millete gösterdik,hadi arkadan cıkaralım'' olmuyor mu peki hiç?
ülkelerde çakma haber kanalları ve televizyon programları oldugu sürece bizim esirligimiz devam edecektir.

neye göre kime göre haklısın medya.iyi ki televizyon izlemiyorum artık.

ayrıca ilgili olabilir; (bkz: ergenekon dalgası)
(bkz: benliğini tümüyle medyaya satanlar)