bugün

bugün iyi misin bilmiyorum, yarın iyi olacak mısın onu da..
ve muhtemelen ondan sonraki günleri de hiç bilmeyeceğim.
hasta olacaksın belki,ya da daha kötüsü aşık...
ve ben "biz" e en uzak insandan dinleyeceğim senin en yakınını,
sana en uzakta kalan olarak...

anlatacak yüzünde bir ifadesizlikle ve ben aynı ifadesizliğe özenerek dinleyeceğim.

"...ya işte böyle" diyecek,ben o üç noktayı sadece senden duymuş olmayı dileyeceğim ama dilemek yetmeyecek.

sohbetin devamı, benim nasıl haberim olmadığıyla ilgili bir yığın soru...
cevabı, duyulmayacak bir yutkunmadan sonra gelecek.
"yoğun bu aralar, görüşmüyoruz" diyeceğim.
şahsın ifadesizliği sesine yansıyacak, "doğrudur" diyecek ama değil!

"yoğunuz.. neyle, kimle meşgulsün ki..?" geçecek içimden.
"yoğun" kelimesinin içeriğine dair bir yığın paranoya üreteceğim.

hala sende takılı kalmanın siniriyle kızaracak yüzüm:
aslında özlediğimi fark edeceğim, sinirim ondan.

şahıs yine fark etmeyecek,
ben acaba daha dürüst bir cevap verip "görüşmüyoruz artık" mı deseydime takılacağım.

öyle söylediğimi farz etmenin işkencesi başlayacak bu kez..
şahıstan gelecek ilk soruyu bilmek müneccimlik olmayacak,
önce bir "aaa..." nidâsı çınlayacak içimde ki boşlukta
sonra "neden" zarfı gelip oturacak içime.

yine duyulmayacak bir yutkunmaya mütakiben, "öyle işte" diyeceğim.
"nedenini bilsem kendime söylerim,
ayrıca sen ne kadar tanıyorsun ki "biz" i?"
ne söylesem anlamış gibi başını sallayacaksın;
benim bile anlamadığımı belirtmene, ben yine yine sinir olacağım..
zincirleme bir diyalog halinde geçecek içimin bütün koridorlarından..

şahısdan yine anlamsız bir nidâ, "hımm,çok üzüldüm".
neye üzüldün, kime?
ben bile üzülemezken, üzüntü kifayetsizken bana..
hem derdin ne senin?
devamı bir kaç kötü kelime, hani senin sana yakışmıyor dediklerinden,
benim yokluğuna sıkça kurduklarımdan...

bu işkence hâli son raddesine geldiğinde çatallaşmış bir sesle:
"hoşça kal" diyeceğim.
"kendine iyi bak" ın anlamsızlığı,
"sonra görüşürüz"ün ertelenme hâli bulaşmayacak sesime..

sesim yine bana yabancı çınlayacak kulağımda,
"senden nefret ediyorum" deyişimi anımsıyor musun?
işte aynı tonda çıkacak..
mecâlim yok konuşmaya, tonum bu ki sen bunu da bilirsin!

ama ben bilmiyorum,dedim ya bilmiyorum bugün iyi misin?
değilsen de iyi ol, çünkü ben hiç iyi değilim!
Ölümden sonrası bile varken senden sonrası neden olmasın diye sorarlar adama.