bugün

tecrübelerinden korkmamalı, utanmamalı insan. dedikleriniz bir bir çıkma oranı, doğru insan olma olasılığınızla paraleldir aslında... tabi her zaman değil. mesela; dün sevmediğiniz birine, yarın pek ala aşık olabilirsiniz. çocukken nefret ettiğiniz kabak tatlısını, bugün bayıla bayıla yiyebilirsiniz. eskiden 2 şekerle içtiğiniz çay, yaş ilerledikçe tatlı geliyor olabilir. bu gerçeklere baş kaldırmak zamandan çalmaktır, kabullenmemekse aptallık.

babam hep der; ''eğer çürük meyveyi bulup atmazsan, tüm kasa zai olur.'' sizin birini gerçek anlamda seviyor olmanız, o insanı iyi yapmaz. yani siz elmayı seviyorsunuz diye, bizim de elmayı sevmemizi beklememelisiniz.

bu cümle bir yakarış cümlesi olabilir. bu cümle, gerçek anlamda anlaşılmamış olmanın çığlığı da olabilir. hani hep diyorlar ya; 'bu dünya kötü' yalan be arkadaşım, insanlar kötü. ufuk çizgisine kadar kötü, kapı araların kadar kötü, takılıp düştüğün taşlar kadar kötü. bunca kötülüğün peydah olduğu yerde, benim çıkıp 'ben aslında kötü biri değilim.' demem sizi ne kadar ikna eder? evet, ben de öyle düşünmüştüm. hiç
kendini pazarlamaya giriş ders notlarının en başında yazan anonim sözdür.

kişinin aslında süzme hıyar olduğunu anlatır.
(bkz: Crowley)
ile biter "ama hayat beni böyle yaptı " ya da "yanlış anlaşılıyorum "