bugün

istanbul' da yasayıp da belediye otobüsünü kullananların başına gelmiş ya da gelebilecek ilginç durumlar veya yaptıkları komik veya düşünsel niteliği olabilecek gözlemerden oluşan macera çeşitlemeleri.

örnek:
birey körüklü otobüse binmiştir.inmek istediği duraktan önce ne de güzel "duracak" düğmesine basmıştır.lakin otobus durağa geldiğinde bu bireyin inmesi gereken kapı açılmaz.hafiften bir terleme olur ve seslenir birey şöföre:
- arka kapıyı acabilir misiniiiizz?
ön kapı acılır,orta kapı acılır ama arka kapı acılmaz tıklım tıklım olan otobüste. artık terlemenin boyutu daha da artmıştır nitekim yusuflamaya başlamıştır birey çünkü acılan kapıya yöneldiğinde o kapı da kapanmışır ve bu durağı kaçırırsa fatih sultan mehmet köprüsünden geçmek zorunda kalacaktır.
bunu gören öndeki otobüs sakinleri daha da gür bir sesle:
- kaptaaannn! arka kapıııı! diye gürlemeye başlarlar.
en sonunda kapı açılmıştır.biraz da utanmış,kızarmış olan birey kimseye çaktırmadan tövbe tövbe diyerek, karizmayı da çizdirerek derin bir ooh eşliğinde inmeyi başarır otobüsten.
-abi biletim yok..bir durakta indirsen beni , ben de bilet alıp gelsem olur mu?

+önce içerdekilere sor!!

-şey acaba biletim olmadığı için şöför beyin beni bilet satılan bir durakta indirmesi ve benim bilet alıp gelmem uygun olur mu acaba??

not:başka bir yere yazılmıştı bu..ilk aktaran olayım dedim..
pendik - kadıköy hattında çalışan 16 no'lu belediye otobüsünde bizzat yaşanmış olan bu macera gibidirler:
sabahın erken saati otobüs yolcuları iki üç değişiklik dışında aynı kadro. otobüs hareket etmiş, hava kapalı. hafiften çiselemeye başlayan yağmur, şiddetini arttırınca tavan havalandırmasından içeri girmeye başlamış. bu durumu kabullenemeyen, hayli kısa boylu olup olay sonrası superman lakabını alacak orta yaşlı yolcu, oturduğu koltuktan kalkarak havalandırma kapağının altına gelir. uzanıp yetişemediğinden ani bir hareketle zıplar ve kapağı tutar. tam bu sırada otobüs pendik stadı'nı geçtikten sonra girilen es virajına hızlı bir şekilde girer ve süpermen yolcu havada asılı kalarak bir sağa bir sola salto yapar. indiğinde alkış kıyamet kopar. bu da bize superman'in aramızda olduğunu göstererek içimiz rahat bir yolculuk yapma imkânı sunmuştur.
öğlen 3-4 saatlerinde okuldan çıkıp eve dönmek üzere 3 arkadaş belediye otobüsüne bindik. en arka koltuklara dizildik. herkesi dumura uğratan fırlama arkadaş cam kenarında, ben onun yanında(ikisinin ortasında), diğer eleman benim yanımda. otobüs kırmızı ışıkta durdu ve yanımızda bir başka belediye otobüsü durdu. cam kenarındaki arkadaş yan otobüste kafasını cama dayayıp uyumakta olan bir adamın tam yanında oturan elemana eliyle işaretler yaptı dikkatini çekmek için. eleman bizim arkadaşı gördü ve jest mimiklerle "ne var" gibisinden şeyler söyledi. bizim arkadaş ise "yanındaki adama söyle bana baksın" gibisinden hareketlerde bulundu, adam bu durumu anladı ve yanında uyumakta olan adamı uyandırıp "şu karşı otobüsteki genç sana sesleniyo" dedi. adam sol tarafa döner dönmez bizim eleman kafasını cama dayayıp uyuma numarası yaptı. uyanıp bize bakan adam yanındakine dönüp "e hani uyuyo" gibisinden uyarıda bulunca diğer adam ne diyeceğini şaşırdı ve dumur oldu. otobüsler hareket etti ve biz o sırada koltuktan düşmek üzereydik.
gecen otobüse bindim, akbilimi bastım ki o da ne? aman yarabbi "dırı dırır rııı dırı dırı rıı!" diye bir ses gelmez mi? şaştım kaldım, dizlerimin bagı çözüldü resmen, şahdamarımı kesseler kanım akmayacak, o derece...sonra anladım ki akbilim boşmuş. hemen şoföre 1.5 ytl yi uzattım, bastım akbilimi gectim. *
çekirge'de aniden bastıran sağanak yağmurun altında kutsal 6e beklenmektedir.uzunca süren heyecan dolu beklemeden sonra ufuklarda bir güleryüz cobra * görünür.sağanak yağmur altında 6e bekleyen insan topluluğu 6e şöförüne anlamlı bakışlar fırlatarak tıklım tıkışlığı da aşmış olan otobüsün durması için söförü kesmektedir.(4 kişi dışında)şöförü kesen hatunlar topuklu ayakkabıları üzerinde hanım hanımcık koşarlarken bu 4 kişi hanım hanımcık topuklu kibar koşucu bayanların önüne geçer ve ancak 4 kişi alabilecek otobüse akın ederler.otobüsün ön camına yapışık bir şekilde yolculuk edilirken şevki teyzemsi bir kadın bukart ını okutmak için sizi ezer geçer siz teyze tarafından ezilmenin verdiği şokla cama arkadaşınızla titanic pozisyonu *alırsınız.bunu farkeden şevki teyze o pozisyon gemide oluyor lan allahsızlar der.
sonuç......
daha koltuga oturamadan otobus aniden hareket eder ve olaylar gelişir..
akbil yok diye otobüsten indirilmek en kötüsüdür. şikayet de etmedim. ne var bitti belki akbilim yazık değil mi yorgun argın yol ortasında indiriyorsun. ama seni öbür otobüsteki söfore şikayet ettim. oh canıma değsin.
allahım ya. parasını verip kaçsaydın dedi annem de. adam peşimden mi koşsun yakalamaç mı oynayacağız otobüsün içinde.
edit:imla
sabaha kadar uymadan çay, cola ve sıgara takviyesi ile
ders çalışıp iett otobüsünün geç gelerek sınava yetişemediğim için
okulumun bir sene uzamasına sebebiyet veren olay..
okula gitmek için başka alternatifiniz yoktur. özel taksi dünya para, yürümek işkencedir ve oturduğunuz semt'in nüfusuna bağlı olarak belirli dakikalar arasında gelir belediye otobüsü. pek bilinmeyen, nüfusu az bir yerde oturuyorsanız şayet otobüsü kaçırma gibi bir lüksü göze alamazsınız. bir sonraki otobüsle gitmek size pahalıya mal olabilir. okula geç kalırsınız, işe geç kalırsınız. patrona anlatamazsınız derdinizi. o piç ne bilsin sizin her gün nelerle cebelleştiğinizi. bunun için sabah erkenden çıkarsınız durağa. en son binip kapı ağzında kalmamak için otobüs ufukta görününce hemen ön safhalara geçersiniz. bilirsiniz ki otobüs ağzına kadar dolu gelecektir. sigaradan son bir kez çekip binersiniz bir şekilde ve tutunmak için bir demir, birşey ararsınız içerde. o vakit hareket eder otobüs duraktan ve sonraki duraklarda bekleyen insanlarda vardır ama artık tıka basa doludur otübüs. bir sonraki durakta durur ve kapı zar zor açılır. şöför ayağa kalkar ve ortalara doğru bakarak " hadi biraz daha arkalara ilerleyelim, lütfen " gibi cümleler sarfeder. siz bir yandan can çekişirsiniz, bir yandanda oturan insanlara bakarsınız. kimse şöförün dediklerini sikine takmıyordur haklı olarak. kimi yanındaki arkadaşıyla, sevgilisiyle konuşur, kimi uyur. siz hala canınızın derdindesinizdir ve yavaş yavaş nefes almamaya başlarsınız. işinize, okulunuza yaklaştıkça içinizi bir telaş kaplar. - lan nasıl inecem ben burdan? diye sıkıntıya düşersiniz. o arada otobüstekilerin artık yavaş yavaş indiğini, koltukların öksüz kaldığını görürsünüz. bir süre sonra iyice seyrekleşir otobüsün içindeki yolcular ve istediğiniz koltuğa oturabilirsiniz ama artık o boş koltuklar sizin için hiç bir şey ifade etmez. çünkü bir sonraki durakta ineceksinizdir. üstünüzü başınızı, yamulan kravatınızı düzeltip duracak düğmesine basarsınız ve sonra otobüs durağa gelir inersiniz. işinize, okulunuza dağılırsınız.
okul, şehirden uzakta bir ilçede olduğu için, kaçtığınız zaman otobüse binmek mecburiyetindesinizdir. zaten pek hoş kokmaz otobüs ahır vb. kokular. ama hiçbir zaman cam açılmaz, yazın bile.* açıldığı an kapattırırlar adama o derece. ve daha da kötüsü şudur ki, otobüste birinin yellenmesi sonucu uzun süre kokunun geçmemesi, bu kokuya tahammül edebilmek.**
istanbul'da değildir.
bugün okula gitmek için her zamanki gibi bindim otobüse ilk durakta ve geçtim en arka koltuğa. saat 16:10 falan. Neyse yolcular doldurmaya başladı otobüsü. 3-5 kişi de ayakta kaldı. Tam arka kapının orda demirlere tutunan bir adam vardı. elinde migros poşeti, el çantasıyla. temiz bir de kumaş pantolon vardı krem rengi. böyle tam öğretmen tipi var adamda. Neyse bu adam duracak düğmesine bastı ineceği durağa yakın. otobüs durağa geldi fakat durağın önünde kamyonet olduğu için tam yanaşamadı. neyse şöför kamyonetin önüne yanaşmak istedi ve tam yanaşırken bu öğretmene benzeyen adam şöföre doğru kibarca ama çok sert ve sesi de yüksek bir şekilde "- rica etsem kapıyı açar mısınız" diye bağırdı. o an ben şok oldum sözlük. neden şok oldum çünkü adamın ses tonu, konuşma tarzı dış görünüşüyle alakasızdı. adamın içi arto, dışı ise rutkay aziz. bilmem anlatabildim mi? neyse şöför de bunun üzerine haliyle kapıyı açtı ve kahramanımız otobüsten inerken biraz önce olduğu gibi şöföre "-kör müsün ışığı görmüyorsun" diye serzenişte bulundu ve otobüsten indikten sonra yolcuların kopmasına neden olan finali yaptı. evet kahramanımız otobüsten indi ve şöföre "-öküüüzzz" diye bağırdı. tabi bunu koşarak dedi.* hem kaçıyor hem şöföre saydırıyor yok böyle bir olay. şöförde mülayim, can bir insan. asabi biri olsa iner aşağıya yakalar ve sopayı atmaya başlardı. tabi şöför de şok oldu diğer yolcularda. ulan zaten adam seni indirmek için durağa yanaşıyordu neden böyle artistlik yapma gereği duydun? he artistlik yapıyorsun neden kaçıyorsun?* bende yerlerde yuvarlanıyordum gülmekten o sıra ahaha.
benim için harika bir anı, bir macera oldu bu sözlük.*
geçen ramazan ayındayız.
arkadaşlarıma iftara gidiyoruz, otobüse bindik, tam da iftar vaktine denk geldik, ana baba günü ortalık.
yaşlı amcalarıma teyzelerime yer vermek için ayakta gidiyorum.
o esnada 25-30 yaşlarında bir ablam yaklaştı arkama.
hemen yanımda kız arkadaşım var, muhabbet ediyoruz, bir ara bir el hissettim sol lobumda.
cüzdanı yokluyor biri dedim, arkaya döndüm pis pis sırıtıyor bana, ciddi şekilde "bi siktir git la" bakışı attım.
önüme döndüm aradan 2 dakika geçmedi, sol lobumda yine bir el hissettim, bu sefer biraz ileri gitmeye karar verdim, o sıkışıklıkta ne kadar ileri gidebilirsin ki?
o da peşimden geldi, bu sefer eli daha kuvvetli hissetmeye başladım, resmen avuçluyordu ablam beni.
döndüm arkama, abla ezan okunduktan sonra beraber dönelim mi dedim.
kadın bir durak sonra indi.
sakata geliyoduk hacı.
ayda yılda bir oruç tutarım, hatunun yaptığına bak.ayıp ulan!
para vermekten daha ucuza gelen otobüs kartlarına para yükletip, hala stop düğmesine basmak yerine, kaptana ''durakta! '' dediğini duyduğum arkadaşım var.
yol boyu başka bir yolcu tarafından aynı soruya maruz kalmak bunlardan biridir.

-ya eskiden 88 model man otobüsler vardı. böyle ortadan inebiliyordun. noldu o otobüslere?
-bilmem.
-çok güzeldi, 88 model man otobüsler vardı, belediye naptı ki onlara.
-bozulmuştur onlar.
-88 model man otobüsler vardı, ortadanda inebiliyordun.
-doğrudur.
-çok iyi otobüslerdi, noldu ki onlara.

sonra kulaklığı taktım. baktım amcam hala bana o soruları soruyor.
müzikle beraber hafif kafa sallayarak, onun 88 model man otobüslere dair çok çeşitli düşüncelere katılmakla geçti yolculuk.
Otobüsün sarsılarak boşalması.
(#21876976)
ilk defa metrobüsü kullanmaya başladığım dönemde adamın teki yanımda bayıldı ben hemen panik yapıp adamı ayıltmaya kendi kendime bir şeyler yapmaya çalıştım çevremdekilerin de yardımıyla adamı ayılttık adam başladı para istemeye o zaman ki aldatılmışlık hissini tarif edemem.