bugün

Kadıköy Anadolu Lisesi'nden istanbul Kadıköy Lisesi'ne sürülmüş, ama hala Kadıköy Anadolu Lisesi'ni kendi lisesi olarak gören beyaz saçlı, karikatüristik bir tipe sahip, son derece sevecen bir hocamızdır. Halk arasında "Je m'appelle Bekir Aycan" olarak anılır. Genelde kurduğu cümlelerle gündeme oturmuştur. 2 saatlik dersleri 4 saaate çıkarması ve hapiste kuzeninin olması gibi özellikleriyle tüm okul çapında önünde eğinilesi bi üne kavuşmuştur. "Giderse ne yaparız" dediğimiz hocalarımızdandır kendileri. Ben şahsen kendisini çok seviyorum ve bunların hepsini yazmakta ki amacımı da tam olarak çözemedim <3

işte o cümleler:

-Fransız bizi affetsin.
-Gapasiten yoksa gülmeyeceksin.
-Çok çok gardeşsek bana bekir der.
-Ben bilemeycem, ben bilemeycem.
-Bu çok ayıptır, şey gibi.
Eskiden bizim mahallede bi psikopat vardı. Böcek möcek ne görse gesip biçerdi. Şimdi biyoloji öğretmeni olmuş. Valla ben de anlamadım çocuklaaar.
-Benim arkamda demokratik öğretmen mi yazıyor?
-Çocuklar benim ayaklarım 38 numara. Ayakkabı bulamıyorum.
-Bana ne gardeşim, özrün özrü olmaz.
-Bakmadan oku 5+, bakarak oku 3+ 1-.
-Galiteli Fransızca
-Açtım zencileri dinledim. Uyumuşum öyle.
-Bi adama 12'de ne izledin denir mi hiç?
-B. A:Fransızca başkanı mı seçsin, ben mi?
Sınıf: Fransızca başkanı!
B. A:Tamam bu sefer yine ben seçeyim.
-Şimdi şeylerinizi şaşırmayın.
-Tabi bu da galiteli insan olmakta kriter.
-Sözlü notu senin galitene bağlı.
-Nöbetçi kimse o olsun.
-...Sonra köy enistütileri kuruldu...
-Senin ailen fakir, sen çocuk doktoru ol.
-Türkiye demek ben demek.
-Beyni varsa kullansın. Beynine göre üniversiteye gitsin.
-Telefonu cebine koyarak beni savuneceksin. Çünkü sen beni savunamazsın.
-Arkadaşlar şu konuyu da bitirelim de başımıza bi iş gelmeden.
-Biraz da ders yapmamız lazım yani.
-Kaç daggamız var zil çalmaya?
-Parmakla dersi beraber yapalım. Gürültü çıkmasın.
-Müdür bey sonsuza kadar haklı.
-Böyle doğru, gaybettin.
-Benim yengem de kaldı Almanya'da. Ama sadece pazardan elma-armut almayı biliyordu. Çok kalmadı orda. Anca 50 yıl kadar. Dil bilmiyordu. Anca küfür biliyordu. Onu da orda pazarcılardan öğrenmiş.
-x: Hocam siz Fransızca küfür biliyor musunuz?
B. A:Ben de bilmiyodum bana da devletin kitabı öğretti.
y: Peki biz nerden öğrenebiliriz?
B. A:Yavv küfür şeyini açın bakın, ben nerden bileyim çocuklaaar.
-z: Fransızca'da ***** ne demek?
B. A: Anasına saygılar göndermek demek.
-Hız alabilmeniz için çalışıyor olmanız lazım.
-Sana hatanı görme hakkı veriyorum.
-1 artı gidiyor gümbür gümbür.
-Kütütphanenin adı var kendi işlevliği yok.
-Miladı geçmiş kitaplar hususunda aynı fikirdeyim.
-Zaten üstü iki karış toz olmuş, eski temizlenmememiş.
-Biliyorsunuz; benim notum sizin notunuzdan yüksek.
-Suyu abartırsanız, yasaklarım. Yani sınıfa kola getirip arkadaşlarınıza fışkırtmayın.
-Kafamı bozmayın üniversitedeki resmimi profil resmi yaparım.
-Siz de haklısınız, sizi de sonra görürüz.
-Galitenizi arttırmak sakin olmanıza bağlı, muhattap olmeyeceksiniz.
-Karpuz mu, garpuz mu? Garson mu, karson mu?? Ben de tam bilmiyorum çocuklarrr.
-Fransızcayla ilgili tek kural; kuralsızlık.
http://img228.imageshack....?image=goruntu15365td.jpg

adresinden resmine ulaşabilceğiniz
Kadıköy Anadolu Lisesi'nin Türkçe, Fransızca, okuma, yazma bilmeyen Fransız Hocası
Fransa'nın çoğunluğu azınlık, azınlığın çoğunluğu çoğunluk cümlesini kurma yeteneğine de sahiplerdir