bugün

hiç öyle uzun sebepler aramaya gerek yok. tek sebep takıntının bilinç altına sokulmasıdır. evlenme takıntısı gibi.
düşünmek. saçmalamıyorum, çok ciddiyim. evet, evet düşünmek. düşünsene lan bi kere, nolursun bi düşün: sevgilini birileri bağırta bağırta s.kmiş. evet, evet. domaltmış, arkasına geçmiş. kimbilir sevgilin nasıl zevk almış? günlerce zevkten titremiş. gecelerce o anın hayaliyle yaşamış. memelerini hamur yoğurur gibi yoğurmuş adam, belki ağzına boşalmış. evet evet. şu an öpmekte olduğun ağzına. düşün lan. kızlar bana da versin düşüncesiyle genişmiş gibi takılmanın lüzumu yok. bu sözler seni namus cinayeti işleyebilecek, ataerkil bir adam olmaktan kurtaramaz. yetiştirildiğin kültürle alakalı.

edit: bekaret arayan biri değilim. ama bekareti her seferinde piyasaya çıkaranlara da kılım, napayım dayanamıyorum. yaranmak için geniş görünmeye ne gerek var?
tek başına toplumsal baskıdır...
1) bir bireyi, hem mahkum hem gozcu haline getirmek.
2) hem mahkum hem gozcu olan bireyin libidinal enerjisini kısıp, bireyi calısmaya yonlendirmek.
3) sevisebilmek icin para harcanmasını saglamak, boylece uretim ve tuketimi saglamak.
erkeklerin aldatılma korkusudur. çünki hiç bir bakire kocasını aldatmaz düşüncesini taşımaktadırlar.
kişinin bakire olması o güne kadar, kimseyle herhangi bir ilişkisi olmamış gibi görünmesi sağlamaktadır. evlendikten sonra da, hayatında başka birisinin olmayacağı düşünülür.oysa ki bir kadın belki bir kez sever ve birlikte olur o kişiyle hayatındaki tek kişi odur. ancak evlenmeden önce 100 fırça darbesi kitabını yazabilecek kadar erkekle takılan, ama hala bakire olan kişi daha masummu diye düşünmesi gerekir. gerçekten bekaretin kutsallığına inanılıyorsa, bu kadar çok dillendirmek ahlaksızlık değil midir?
önceki ilişkilerden daha kötü performans gösterme korkusu, sürekli kıyaslanacağını düşünme gibi bir düşünce var bilinçaltlarında sanırım, özgüven eksikliği yani*
daha önce ilk deneyim yaşayan bir kızla ilişki içerisinde olan türk erkeğinin, genel ama anlamsız.ve de aptalca takıntısı.
yazılmış ama ben de yazacağım; ataerkillik.

elbette buna tek neden diyemeyiz ama yüzdesi çok güçlü.
erkeklerin hatta kizlarin pek cok seye cogunlukla da alakasiz seylere (namus, saflik, dogurganlik, vs) bekareti olcut almasi, kizlarin biten iliskilerinin bittigine inanmamasi, hala ya onu dusunuyorsa kaygisi yasamasi, yada daha masum bi sebep olarak annesi babasi mutlu bi evlilik gecirmisse annesini baz alip onun gibi olsun onlar mutlu oldu bende olayim inanci olabilir. oysa ki kiz bakire olsun olmasin bi baskasini dusuncekse dusunur, kiyaslicaksa kiyaslar. yada bakire olmasi namuslu oldugu anlamina gelmeyebilir, hatta bakire kalabilmek icin daha yanlis iliskilerde yasamis olabilir.
kendi her haltı yiyip, kadının bakire olmasını bekleyen erkek düşüncesinin; sadistçe sebepleri. tabi ki iki tarafında daha önce kimseyle birlikte olmaması en iyisidir. ama erkeğin, erkeklik olarak nitelediği; pek çok kızla çıkıp, gününü gün etmesi ve bunun karşılığında karısı olacak insanda da bekaret araması komiktir. önce kendine bak, sonra gel elin kızından hesap sor, derler adama. ben derim arkadaş, benden öncesi umrumda değilse; karşımdaki insandan da bunu beklerim.
bekareti önemli bulan insanlarının takıntılarıdır örneklemler aşağıdaki gibidir

1) erkek evlenirse evlendiği gün kızın bakire olmadağını görünce aklında evlilik hayatı kocaman bir soru kalır ve evlilik hayatı 1 yıldır... neden bir yıldır erkek her haltta yüzüne vurur bunu eeee kızda gurur varsa biraz haliyle boşanır.

2) eğer erkek cidden hiç ilişkiye girmemiş sağda solda hava olsun diye yalan söyleyip konuşuyorsa (türkiyede haddiden fazladır) kızda bunu görmeyince yatakda öldürebilir.

3)birde şöyle bir kavram vardır ben her sevdiğimin değilde ömür boyunca tek sevdiğimle sevişirim.
romantik ve namuslu kız mantığıdır.

4)türkiyede ne kadar bakire bayan varsa emin olun o kadarda bakir erkek vardır...
Çevre ve aile etkisidir. Bir de;

(bkz: bereket tanrısının sebepleri)
(bkz: yaran yanlış okumalar) **
defalarca yazmış olmamıza rağmen hala bu konu tartışma unsuru yapılıyor ya ben ona şaşıyorum.

bu takıntının asıl sebebi zar değil kızın ellenmişliği.

şimdi beni gericilikle suçlayan armutlar olacaktır mutlaka.

ama gerçekler bunu değiştirmiyor.

hiçbir erkek başka bir erkeğin elleyip kokladığı kadını istemez. çünkü kendini aşağılanmış, hakir görülmüş, aldatılmış hisseder.

erkekler ta çocukluk yıllarından itibaren birbirlerine üstünlük sağlama yarışı içindedirler.

çocukken misket bisiklet yarışı olarak sürdürülen bu yarış büyüyünce karı kız üzerinden devam eder.

olayın özü budur.

daha da kurcalamayın.
aşık olduğu kadının hayatında ilk olmak ister her erkek.
bakire bir kadınla beraber olduğunda, kendine aitmiş gibi hisseder. sahiplenme dürtüsü.
Erkeklerin karşılaştırılma korkusudur. Ama temeline indiğimizde sebebi kızların 'eski' takıntısındandır.

Bizim kızlarımız geçmişi geride bırakamıyor. Sürekli ozlenen birileri var. Sevgilisi olduğu halde eskilerden hayır diyemeyeceği biri illa vardır.

Kızlar böyle olduğu için erkekler de karşılaştırılmak istemiyor işte. Korkuyor ondan daha kotu olmaktan, memnun edememekten. 'onu ne kadar çok sevdi ki onunla sevişti?', 'yatakta onun kadar iyi miyim acaba ya yeteri kadar tatmin edemiyorsam' gibi. Evet bunlar kuru takıntı gibi gözükse de eski takıntısındandır.

Mesela bir kız erkeğine özel olduğunu hissettirse, o güveni ona verse eminim ki bakire olmayanla olmaz diyenlerin ciddi bir kısmı bunu sorun etmez. Mesela özel olduğunu hissetmekte.
ilk olmak istemektendir.
Kızı kullanıp atacaksan umrunda olmaz ama çocuklarının anası olacaksa o vajinadan çıkan çocuklar onu daha önce sikenlere benzer bu bilimsel bir gerçektir.
erkekler düşük performanslarının anlaşılmasını istemediği için daha önce hiç deneyimi olmamış bir kadınla evlenmek istiyor. zavallı kızcağız da ne bilsin tabi...
Olay basit. Kimse anırtılmış, boyanmış kadın istemez.
iyi bir arabaya sahip olmakla arasında herhangi bir fark yoktur. Sahip olma duygusu, karşısındakini mal olarak görmek.
eski bir töre görüşü...dinle bile ilgisi yoktur. zira peygamber bile dul kadınla evlenmekte bir sakınca görmemiştir.

bu fikir arap kökenlidir.