bugün

mülkiyet kavramı ve aidiyet dürtüsünün kişiyi hayvanlardan ayırması hasebiyle aklıma gelen konu.

bir bakın isterseniz;

biri kadının vajinasındaki kan ile işaretler sahibi olduğu şeyi;

öteki ağaç dibine işeyerek belirtir ait olduğu mekanın haritasını.

şimdi efendiler; bu bağlamda incelediğimizde bakire kız arayan erkeğin, ağaç dibine işeyen hayvandan ne farkı var?

samimi soruyorum...
tam tersine bekaret kavramı insanı hayvanlardan ayıran özelliktir. hayvan bekaret nedir bilmez ki. o çiftleşmeyi bilir. insanım diyorsan hayvan gibi çiftleşmek neyin nesi?
olmayan benzerliktir. bekaret arayan erkek asil erkektir. vajişi delik deşik olmuş kucak kucak gezmiş başkasının altında terlemiş kızları midesi kaldırmaz.
kardeşim zaten insan bir hayvan türüdür abartmaya gerek yoktur efenm. tıpa tıp bekaret arayan erkek hayvanlara benzemektedir.
öncelikle (bkz: entry-nick)
içgüdü denen birşey vardır sevgili sözlük yazarı diyerek çekilirim.
bakir olan erkeğin istemesi gayet doğaldır. Ama sen önüne gelene çak 8-10 kızlık boz sonra ben kızlığı olan namuslu kız istiyorum de yok öyle yağma.

Bir de şu durum vardır ki; artık insanlar kızlıklarını bozdurmadan her türlü ilişkiye rahatlıkla girebiliyorken o kızlığın olup olmadığının ne önemi var yani her şeyi yaşamış insanda kızlık mı arıyorsun diye sorarlar adama. Önemli olan ruhunun orospu olmamasıdır, güvenmektir, sevmektir. Büyük konuşmamak gerekir.
merak etme biz ayı da keşfederiz ahlaklı da kalırız.

terbiyesiz bir rezil cümlesidir.