bugün

10 Temmuz 1908 Erzincan doğumludur. Behçet ismi babasının amcasının ismi olarak, Kemal'de hürriyet kahramanı Namık Kemal'e izafetle verilmiştir. 1913 senesinde Behçet Kemal, Bolu'da imaret ilkokuluna başlamıştır. ilk okul yıllarında bile şiir ezberlemeye ve okumaya meraklı olan Behçet Kemal'e öğretmenleri okulun bahçesinde yüksek bir yere çıkararak babasının ezberlettiği şiirleri okuturlardı. Normal tahsiline 1915 yılında Konya'da başlamış, ilk olarak Mevlana türbesinin arkasındaki Numune Mektebi'ne devam etmiş, ertesi yıl, Konya Sultanisi'nin ilk kısmına devama başlamıştır. 1916 senesinin sonbaharında babası Kudüs Ziraat Müdürlüğü'ne tayin edildiğinden birkaç ay Kudüs'te kalmıştır. Kudüs'ten Kayseri'ye gelen Behçet Kemal, ilk, orta ve lise tahsilini Kayseri'de yapmıştır. 1925 senesinde sınavla Zonguldak Maden Mühendis mektebine girmiş ve 1929 senesinde yüksek madem mühendisi olarak bu mektepten mezun olmuştur. Maden Tarama Enstitüsü merkez mühendisi olarak Ankara'da göreve başlamıştır. Halkevlerinin açılışında yazdığı ve şahsen rol aldığı Çoban Piyesi ve ardından yazdığı ve oynadığı Ergenekon Piyesi dolayısıyla Atatürk'ün dikkatini çekmiştir. Değerli, ünlü yazarlar ve politikacılar ile yakın münasebetler kurmuş, hepsinin sevgi ve takdirini kazanmıştır. 1935'te Halkevleri müfettişi olarak görevlendirilmiş, bu görev ile yurdun her tarafını dolaşmış; halk şiirleri ve halk sanatı ile yakından ilgilenmek fırsatını bulmuştur. Büyük Millet Meclisi'nde Erzincan milletvekili olarak 25.01.1949 tarihine kadar hizmet etmiştir. Atatürk devrimlerinden ödün verildiği gerekçesiyle milletvekilliğinden, istifa etmiştir. Daha sonra sırasıyla Robert Kolej'de öğretmenlik, Kurucu Meclis üyeliği, TRT Yönetim Kurulu Başkanlığı, Akbank Neşriyat Müdürlüğü, TRT Program Uzmanlığı görevlerinde bulundu. ilk şiiri arkadaşlarıyla çıkardıkları HEP GENÇLiK dergisinde yayımlanan Behçet Kemal, daha sonra Türk Yurdu ve Hayat (1927) dergilerinde göründü. Ulus'ta yayımlanan kimi şiirlerinde ANKARALI AŞIK ÖMER adını kullanmış, 1949'da ŞADIRVAN dergisini çıkarmış. istanbul Radyosu'nda, 27 Mayıs'tan önce ve sonra, aralıklı olarak ŞiiR DÜNYAMIZ programını yönetmiştir. Behçet Kemal'in şiir biçim ve öz olarak iki kaynaktan beslenir: Halk şiiri ve Atatürkçülük. Gderek ulusal duyguları dile getiren deyişleri ve yurt güzellikleri bile bu özle belirlenir. Hecenin olanaklarını, en yüksek sesi verebilmek için zorlar. Birey için değil, kalabalıklar içindir şiiri.

eserleri;
(bkz: Erciyes ten Kopan Çığ)
(bkz: Burda Bir Kalp Çarpıyor)
(bkz: Çoban)
(bkz: Hasan Ali Yücel Hayatı ve Eserleri)
(bkz: Namık Kemal)
(bkz: Dolmabahçe den Anıtkabire)
(bkz: Dünya dan Kırk Büyük)
(bkz: Dünya dan Kırk Anıt)
(bkz: Dünya dan Kırk Büyük Olay)
(bkz: Benden içeri siirler)
(bkz: Kur an-ı Kerim den ilhamlar)
(bkz: Malazgirt Zaferin den istanbul un Fethine)
...kaç yıldır türkçeydi tanrı nın dili;
insana ne ilah ne de sevgili
ne de ana-baba aratıyordu...
har an yaratıyor, yaratıyordu.
ecel, alçak ecel; ne yüzle kıydı.
fani olmasaydı, o da tanrıydı.

mustafa kemal atatürk ü dizeleriyle tarifsiz anlatan cumhuriyet dönemi şairdir.
Türkün güneşleriyle dünya ufku ağardı,
Türk olmasa tarihe yazılacak ne vardı.
(bkz: dehşet kemal)*
şair olmak için gereken tüm potansiyele sahip isim. adınız murtaza yanık olsa anca köy ozanı oludunuz misal.
atatürkçülere

Öyle sırtüstü yatıp dinlenecek gün değil;
Daha yapacağımız çok şeyler var, çocuklar!

Ne kadar erken yağdı, gördünüz ya, yeniden
Nice güvendiğimiz dağlara kar, çocuklar!

ilerden, ta uzaktan el ediyor durmadan
Batılı arkadaşlar; vaktimiz dar, çocuklar!

Toplandık mı başbaşa, verdik mi el ele biz
Su çekilir, dağ çöker, bora susar, çocuklar!

Hele kuru kütükler ayıklansın bir kere
Tadından çatlayacak dallarda nar, çocuklar!

Sizi bir bir tanıyıp alnınızdan öpmeye
Mustafa Kemal yolda, hey bahtiyar çocuklar
"Çek git dedim sana, gel git mi dedim,
Sesimi mi içti, kulağın sarhoş.
Ne bu dolanışın kapımda benim?
Üzüm mü çiğnedi ayağın sarhoş.

Var ise aklını bağda yitirdin,
Yerine bir salkım dirmit getirdin.
Su yerine şaraba mı batırdın?
Saçın darmadığın, tarağın sarhoş.

Kafan duman, seçemezsin yüzümü,
Aman, gözüm sanıp sevme üzümü,
Geldi gönlümdeki bağın bozumu;
Onu tadamazsın, damağın sorhoş.

Üzümün üstünde kızlar tepinir,
Karlı baş içinde yazlar tepinir,
Gönlüm de göğsümde sızlar tepinir,
Meyvan sarhoş olmuş, tabağın sarhoş.
..........." şiiriyle hayran olunası, 10. yıl marşını faruk nafız çamlıbel'le yazan cumhuiyet dönemi yazarıdır.

(bkz: ankaralı aşık ömer)
mustafa kemal in 10. yıl nutkunu okuduğu sırada işte benim tanrım karşımda diyerek dinden çıkmıştır...
engün ardıç'ın bugünkü * yazısında atatürk için yazdığı bir mevlidi gördüğümüz şair.

aha da mevlid:
"merhaba ey baş halaskâr, merhaba!
merhaba ey ulu serdar, merhaba!
hak teala çün yarattı türk'ü ilk,
dedi 'üç kıta da olsun ona mülk...'
mustafa nurunu alnına koydu,
'bil, kemal'in nurudur ol nur!' dedi.
ger dilersiz bulasız oddan necat,
mustafa-yı ba kemal'e essalat!"

"ger dilersiz bulasız oddan necat,
mustafa-yı ba kemal'e essalât!
ol zübeyde mustafa'nın anesi,
ol sedeften doğdu ol dürdanesi!
gün gelip oldu rıza'dan hamile,
vakt erişti hafta ve eyyam ile.
geçti böyle nice ay nice sene,
vakt erişti bin sekiz yüz seksene."

ha bide şöyle bişey demiş ki akıllara ziyan:
"seninle gönlümüz her an temasta, atatürk dendi mi doğrulur hasta"
türk tarihinde ismi bir utanç ibaresidir. hepsinin hesabı sorulur evelallah.
atatürkçülere

öyle sırtüstü yatıp dinlenecek gün değil;
daha yapacağımız çok şeyler var, çocuklar!

ne kadar erken yağdı, gördünüz ya, yeniden
nice güvendiğimiz dağlara kar, çocuklar!

ilerden, ta uzaktan el ediyor durmadan
batılı arkadaşlar; vaktimiz dar, çocuklar!

toplandık mı başbaşa, verdik mi el ele biz
su çekilir, dağ çöker, bora susar, çocuklar!

hele kuru kütükler ayıklansın bir kere
tadından çatlayacak dallarda nar, çocuklar!

sizi bir bir tanıyıp alnınızdan öpmeye
mustafa kemal yolda, hey bahtiyar çocuklar!
müşrik edebiyatının son büyük temsilcisi şair.
allah affetsin ama hakikaten bir utanç tablosudur asarı ve hayatı. ibret almak lazım.
kabirde iyi okutuyorlardır ona yazdıklarını...
bugün meydanlarda o bağıra bağıra söylediğiniz ''onuncu yıl marşı'' nı ahan da bu adam yazmıştır. adamın dibidir , adamın son iki harfidir , bazı şiirlerinde ''aşık ömer'' mahlasını kullanmıştır. ''onuncu yıl marşı'' dışındaki en önemli şiirleri ; erciyes'ten kopan çığ , burada bir kalp çarpıyor ve benden içeri dir.

ayrıca çoban ve atilla adında iki tane oyunu vardır.
Şöyle bir şiiri vardır benim gayet hoşuma gitti. Evet

açılırken


Her elde var bir kalem, bir pergel, balyoz sapı
On Dört Milyon emekle yapılıyor bu yapı.

Ne gösteriş, ne taklit, ne özeniş inkilâp
Neler yapmadın ey Türk; bu büyük işi de yap.


Türk insanlık uğruna akın eden, var eden
Türkün medeniyeti, insanı insan eden.

Türkün güneşleriyle Dünya ufku ağardı
Türk olmasa tarihe yazılacak ne vardı?

Ey Dünya yine bizden ders alacaksın yarın...
Sesini duyuyoruz derinden ataların:

"Bu gün sizden hoşnuduz ey Gazi nesilleri
Medeniyet safında en yüksek, en ileri,

Bu çetin parolayı tekrarladıkça sizler,
Geçmiş asırlar gibi saygı ve sevgi gizler.

Gelecek asırlar da büyük Türk milletine
Türk olana mukadder aynı vazife yine.

insaniyet örneği, medeniyet rehberi,
Yolunuz açık olsun ey Gazi nesilleri..."

Bu sözü tutmayanı Türk genci yolsuz sayar;
Kanımıza güvenin bekleyin ey atalar!

Ey Dünya Türk'ün ölmez ruhunu öğren tanı,
Baştan başa yapılıp bu yeni Türk vatanı

imrenecektir bize yer yüzünde dört bucak;
Türk ili gibi olmak darbı mesel olacak.


Türkün yalnız cesaret değil asıl hassası
Medeniyet aşkıyla bir: Türkün Türk olması.


Nemiz eksik eskiden? Damarda var aynı kan.
Kafada aynı şuur, gönülde aynı iman,

içteki ve dıştaki zincirleri kırmışız,
Biz varız diye bütün cihana haykırmışız.


0 gün de şom ağızlar nemiz varki diyordu..
Yokluk içinde nasıl yaptık imandan ordu;


En mücehhez muntazam orduyu halk eden biz,
Bu gün de başka şeyler yaratmayı biliriz.

Arkadaş geri durma uzaktan çatma kaşı,
imanına azmine işte bir mehenk taşı:


Var mısın çık meydana, kendini burda göster
Türk gencinin hızını bütün bir yurda göster.


Bunu yurt zaten bilir; öğrensin bütün cihan,
Dünyanın en kudretli kanıdır sendeki kan.

Biz varız; Türk genci var, diri Türk gençliği var.
Bu gün emanet diye kalbimize konanlar,

Bulacaklar buldular en sarsılmaz temeli,
Birleşince bu yerde Türk eli, Türk emeli.


Binbir gencin bu anda bir ağızdan sesi bu:
Bu gün doğan güneşin olmayacak gurubu...

Hedefi gösterecek, yayımızı gerecek,
Bizlere bulut feyzi, şimşek hızı verecek
Halkevleri bu günden büyük yola girecek.


Ne geride kalacak ne yolda duracağız
0 bizi yürütecek, biz onu saracağız..

Gayeye varacağız.


Gayeye varacağız...
Birçok ilde bu isimle okul var, bu da bir şaire verilebilecek onurlardan bir tanesidir.