bugün

ruh ve beden: varligin mahiyetini tamamlayan mahiyetce farkli iki nusur. aralarinda zarf-mazruf iliskisi var elbet. beden, ruha giydirilmis ve cogu zaman ruhun kalibini alan bir elbise. iki unsur birbirinin aksine gelisir. biri on plana cikip, gelisince digeri guduklesir hatta tefessuh eder ve bozulur. aslinda burada iki ziddin birbirini sonumlemesinden cok, ayni madalyonun iki yuzu olarak bakmak daha mantikli olan. golgenin varligi, golgeden cok cisme delildir.

icimizde olusan boslugun veya hissizligin nedeni elbiseyi susleyip, icindekini ihmal demektir. suret, siretten alir goruntusunu. sayet sirette bozukluk varsa suretin konusulmasi beyhudedir...
(bkz: bedenin ruha dar gelmesi)
insanların sıklıkla şikayet ettiği bir rahatsızlığın iç yüzü. tatminsizlik, boşluk hissi, hissizlik, nedensellik gibi mekanik ruhsal bozukluklara yol açtığı kesin. aslında vicdan dediğimiz şey de içten içe bunu size göstermeye çalışır. ama bazı hislerinizin körelmesi, sesini dinlemeyişiniz vs buna her kertede engel olur. hep bir sesle bastırırsınız bu haykırışları. örneğin kimisi kendini uyuşturur, uyutur, bu sesi duymak işine gelmez. kimi çıkar dağa terörist olur, içindeki bu sesi kalaşnikoftan çıkan sesle bastırır. kimi er ya da geç bu sesle yüzleşeceğinden korkar, intiharı tercih eder. yaşayarak değil, görerek, izleyerek yaşamanın verdiği bir duyarsızlığa kaçış olur. yazık olur...
ruhu ölmeye, çürümeye başlayıp da bedeninden kurtulamayan birinin içinde bulunduğu durum, içsel kavgaların sonucu bedenle ruhun zıtlaşmasıdır bir nevi.
içimde bir sıkıntı, bi eksiklik var derken oluşan durum.
beden ancak ruhun hapishanesidir.