bugün

ilkokul beden derslerinde hem oyun hem spor amaçlı faaliyetler yaptırılırdı öğretmenler tarafından. 6-7 yaşındaki velede parende attırtamıyorsun sonuçta. ne bileyim, koşu yarışı, bir şey fırlatma yarışması(bu neymiş lan böyle?! elimize geçen ilk şeyi en uzağa kim atacak diye yarışma yaptırmış manyak karı. spastik gibi olduyduk 6. sınıfa doğru zaten. doğru düzgün biri geldiydi sonradan neyse ki.) gibi... iki gruba ayrılıyordu mevcut; kızlar-erkekler ya da rastgele bir şekilde eşit sayıdaki karma öğrenciden... kızlar-erkekler yarışmaları olaydı. sıranı beklerken sana denk gelecek rakibini bi' süzerdin şöyle. güzelse ya da yakışıklıysa falan hele... allah. hava atmak için topukların götüne değerdi alimallah!

nitekim, vakti evvel başımdan bir hadise de geçti bunla ilgili. 2. sınıf herhalde... beden dersi... kızlar-erkekler şeklinde iki sıra olarak dizilen bizler diğer sıradaki eşimizle koşu yarışması yapıyoruz. yaklaşık bir 20 metre ötedeki dönüş noktasına değip tekrar kendi sırana geri koşuyorsun ve takım arkadaşına sıranı devrediyorsun. bayrak yarışı gibi. neyse. sıradayım ben de, beklerken sayıyorum, 1,2,..., aha 7.!!! sema bana denk geliyor lan! geldi en sonunda sıramız. start verildi. (koşu başladı, rüzgarınkızı 1,5 boy önde, iç kulvardan yetişen.. ehh, yok lan dur!) bizim grup "mu-rat! mu-rat!", kızların grubu da "se-ma! se-ma!" diye inletiyor ortalığı.* tabii fizyolojik olarak verilen bir avantajla da bir kızdan daha hızlı koşuyorsun normalde, haliyle. fakat serde, o dönüş noktasına kadar tazı gibi koşup, dönerken kızla göz göze gelerek en şekillisinden bir bakış atmak var. dediğim gibi, topuklarım götüme değe değe yolun yarısı olan o noktaya varıverdim çabucak. hah dedim şimdi etkileme zamanı! derken, nasıl bir koştuysam artık, hızımı alamayıp kayarak, o dönmem gereken, değeceğim yere feci ve bodoslama bir şekilde çarptım. kötü de çarptım. "sıçtık iyice ah!" filan diyorum içimden, hiç çektiğim acı aklımda değil. prestijimin bir yıldız gibi kayışı gözümün önünde sadece. lakin, durumun ciddi olmasından mütevellit, yarıştığım o güzel kız birkaç saniye sonra fair play çerçevesi içinde yarışmayı sallayıp yanıma vardı. eğildi, "neyin var, ayy, canın acıyor mu?" sorularıyla dibimde... "emm, yok, iyi.. sen nasılsın?" gibi laflar saçmalamıştım ben de galiba. nihai olarak, istediğimi yanlış bir şekilde de olsa elde etmiştim ama yani. sevinmiştim. güzel de bir kıvılcımdı. o günden sonra da hiç ayrılmadık işte, evliyiz şimdi, 2 tane de nur topu gibi çocuğumuz var.(afdsfasfsaf, komik oldu lan!) varmıştır başka birine yelloz. bahsettiğim olaydan iki gün sonra başka biriyle fingirdediydi zaten.