bugün

500 yıllık bir nefreti, alevi vatandaşlarımıza karşı sürdüren ve katledenler, kendilerini sünni müslüman olarak tanımlayanlardır, yüce yaratıcıya nasıl hesab vereceklerini düşünemeyenlerdir.
ne enteresandır ki iki katliamda da 33 kişi öldürülmüştür.

ne enteresandır ki birinde madımak oteli diğerinde başbağlar köyü ateşe verilmiştir. aynı el tarafından organize edilmiş iki katliam oldukları artık aşikar.
ne yazık ki her iki katliamda bazı çevreler tarafından görülmemektedir.
sivas'ı gören aydınlar yazarlar çizerler başbağlar'ı görmezden gelirken, başbağlar'ı anan yüreklerin bir kısmı sivas'ı görmezler.
ne yazık ki başbağlar katliamını olağan bir terör faaliyeti, sivas katliamı ise devletin müdahale etmemesiyle müslümanlarla birlikte tavır takındığı olay olarak bilinir.

oysa başbağlar olağan bir terör faaliyeti değildir. çünkü pkk terör örgütü kendinin terör örgütü olmadığını ileri sürerek avrupa'da destek bulabilmek için hiçbir türk köyü basmamış, türklere yönelik direk bir saldırı gerçekleştirmemiştir. böylelikle kendi yaşadıkları coğrafyada devlete karşı başkaldıran bir halk görüntüsü vermek amaçlamışlardır. oysa başbağlar'da direk türk halkına karşı yapılmış sebepsiz bir eylem vardır. pkk terör eylemlerinin amaçlarına uymayan bu eylemin tek amacı sivas'ın intikamını almak olarak teröristlerce saatlerce öldürülmeden önce köylü şehitlere anlatılmıştır.

bu insanlar ne sivas'taki insanlar gibi ne alevilere hakaret etmiş, ne alevilerin dinine hakaret etmiş, ne inançlarını şeytan ayetleri diye nitelendirmemiştir. kimseyi galeyana getirecek bir söylemleri olmamıştır. tek suçları sünni olmaktır. sivas'takiler insanları resmen kışkırtmıştır.

kışkırtılmasalardı, kendilerini tutsalardı diyebilirsiniz. ben sizin dininize küfretsem kışkırtılmadığınızı söyleyebiliyorsanız tabii...

sivas olaylarında gerçekten devlet üzerine düşeni yapmamıştır. halkı kin ve düşmanlığa teşvik eden şerefsizleri tutuklayıp gerekeni yapmayarak provokatörlere fırsat vermiş ve halkı galeyana getirmiştir. hukuk devletinde hukuku uygulamazsanız halk kendi hukukunu uygular.
dış mihrak, taşeron, gizli güçler, kirli eller gibi saçma sapan sıfatlarla tanımlanan, sözde müttefiklerimizin gizli servislerinin işi olduğunu herkesin bildiği olaylar.
(bkz: başbağlar katliamı)
ikisi de tarihimize kara leke olarak geçmiş menfur olaylardır. dolayısıyla "ama o varsa bu da var" diye birbirine bahane bulma vesilesi olarak lanse edilmeyip, ikisi de eleştirilmeli ve kınanmalı, hatta lanetlenmelidir.
biri için ortalık karıştırılır diğeri hatırlanmaz bile.

biri insanlık suçu olur diğeri normal bir olay.

ikisinin tek ortak noktası aynı el tarafından provakasyon amaçlı yapılmıştır.
her ikisi de provokasyondur.
ikisi de basbayağı iç mihraktır. Aklı erip 90larda neler olmuş diye okuyan araştıran ve ideolaojiden arınmış her birey bunu görebilir. ideolojiden arınacaksınız ama, yoksa herkes kendine çeker gazı kaçar.
her ikisini de lanetle anıyoruz.
iç mihraklar tarafından organize edilen alevi-sunni çatışması yaratmaya çalışılan katliamlardır. ancak güzide medyamızın senelerdir sivas a değer verip başbağlar ı önemsememesi manidardır.
iki olaya da, 1993 yılında bu ülkenin kanlı dönüşümü kapsamında bakılması gerekir.
işte 1993'e damga vuran 10 büyük olay
24 Ocak 1993: Gazeteci Uğur Mumcu öldürüldü.
5 Şubat 1993: Eski Maliye Bakanı Adnan Kahveci ailesiyle birlikte Bolu Gerede'de ters yola girerek trafik kazasında hayatını kaybetti.
17 Şubat 1993: Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis, "buzlanma" nedeniyle uçağının düşmesi sonucu yaşamını yitirdi.
17 Nisan 1993: 8'**** Cumhurbaşkanı Özal vefat etti.
4 Eylül 1993: DEP Milletvekili Mehmet Sincar, sokak ortasında öldürüldü.
22 Ekim 1993: Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikast silahıyla öldürüldü.
4 Kasım 1993: JiTEM'in kilit isimlerinden Yüzbaşı Cem Ersever öldürüldü.

24 Mayıs 1993: 33 asker şehit edildi.

2 Temmuz 1993: Aziz Nesin ve bir grup aydın ve sanatçının kaldığı Sivas Madımak Oteli ateşe verildi, 37 kişi öldü.

5 Temmuz 1993: Ve Erzincan Başbağlar'da 33 kişi öldürüldü.
alevileri ezildiğini söyleyince faşist oluyor birde. ne osmanlı devleti adamdır nede onların torunları türkeş, muhsin yazıcıoğlu.
ikisi de insan kıyımıdır.
olaya "insan" olarak bakarsak sorun kalmayacak. Sorun "bizimkiler" "sizinkiler" sorunudur.Zaten bu "kiler" olayı bir kenara bırakılsa, Sivas'ta kimse yanmayacak, Başbağlar'da yakılmayacak.
ikisi de can yakıcıdır.
Ucu sivas katliamına varan olaylar o gün kente dısarıdan gelen marksist alevilerin yoğun tahriki sonucu başlamıştır. Esasında 90lı yılların özellikle ilk yarısında sivas pkk'nın yoğun faaliyet gösterdiği alanlardan biriydi çünkü destek buluyorlardı, şimdiki nesil bilmez. Bu olaylar hep unutuldu, unutturuldu, sivas'ta, tokat'ta benim sunni cobanımı, muhtarımı çok katlettiler. (Ciddiyim)

Başbağlar katliamı ise yukarıdakı yazının son cümlesinin en aleni olanı zaten.

Ek: sabahtan akşama kadar çorum-sivas-malatya edebiyatı yapan çomarların ezberini bozariz böyle.

Ek2: eksile bakalım sikimin atatürkçüsü.
'sivas'ta tahrik var yea'

bazı şeriatçılara sesleniyorum :
ne zaman bitecek mağduriyetiniz ?

ergenekon skandalına imza atarsınız.
feto'yu devlette güçlendirirsiniz.
çocuk tecavüzüne susarsınız.
hırsıza peşkeş çekersiniz.
'çalacaksa müslüman çalsın' dersiniz.
çözüm süreci rezaletini gerçekleştirirsiniz.
'' keşke yunan galip gelseydi ' dersiniz.
milli mücadele düşmanı olursunuz.
bunlara rağmen, mağduriyetin kralını yaparsınız.
ne ayaksınız lan siz ? *

Dzltm: lan s. Git !
Kodumun bağnaz milliyetçisi seni.
'Provakasyon var' diye, insan yakmak nedir lan ?
Hırt herif !