bugün

kurtlar vadisi izleyip gaza gelen insandan daha mal, japon filmlerini izleyip evdeki vazoları kıran insandan daha gerzek, aşk filmlerini izleyip sevgilisine methiyeler düzen insandan daha dingil bir insandır..

kendi hayatını başkalarının sikimdirik öyküleri ile yönlendirmeye çalışır gerzek.. halbuki bilmez onları sadece yazılanları yaptıkları için değil lobileri olduğu için, her yerde kolları olduğu için başarılı görünüyorlar..
şöyle olsa gerek:

örnek: "12 kardeşiz, babam tornacıydı, ben de dükkanı temizliyordum. müşterilerden birisi özel bi makine istedi, onu becerince iş büyüdü, şu anda boing'e uçak motoru yapıyoruz."

gaza gelen insan: "biz 20 kardeşiz, babam kapıcıydı, ben de apartmanı süpürüyodum. müşterilerden biri torna işine girmem gerektiğini söyledi, girdim. 65 yaşındayım, ölmeden uçağa binmek istiyorum."
insan isterse serisini okuyan insandır. sokak lambasında ders çalışırken devlet bakanı olan bilmem kim bilmem kim... tarzı hikayelerden etkilenen insandır. gayet normaldir. o hikayeler bunun için vardır zaten.
başarısızlık öykülerini okumamış insandır. gerçi merak da etmez; "neden başarısızlık öyküleri de basılmıyor" diye. gerçi bu pek de mümkün görünmemektedir zira başarılar ancak öykü olarak basılabilecek kadarken başarısızlıklar ansiklopedilere sığmaz.
başarı öykülerinin gaza gelmek için okunduğu düşünülürse normaldir.
nietzsche okuduktan sonra öldürmek için tanrı arayan insandır .
(bkz: zar adam) dan alıntı:

bana göre başarısızlığın tamamen iki farklı anlamı vardır. anladığım kadarıyla, zihin ne zaman bloke olduğunu ve ne zaman soruna çözüm bulduğunu biliyor. bir çocuk meseleyi çözmeye çalışırken başarılı olup olmayacağını bilir. bunu o na söyleyecek bir yetişkine ihtiyacı yoktur. oyun küplerinden ev inşa eden bir çocuk o nu fazla yüksek yaptığı zaman yıkılacağını ve bunun bir başarısızlık olduğunu bildiği gibi yıkılacağı zaman bilmenin bir başarı olduğunu da bilir. başarı ve başarısızlık sadece arzunun tatmin olması ve boşuna uğraşmak demektir. bu bir gerçektir. aynı zamanda önemlidir. başarı ya da başarısızlığı tercih etmek için çocuğun toplum tarafından ödüllendirilmesi ya da cezalandırılması gerekmez. başarısılığın ikinci anlamı ise basittir. başarısızlık yetişkini memnun etmemekte başarılı olmamak; başarı da yetişkini mutlu etmektedir. para kazanmak, ünlü olmak, beyzbol maçı kazanmak, güzel ve şık görünmek, otomobil, ev sahibi olmak hep temelde erişkinler dünyasını mutlu edecek başarılardır. bu tür korkular ya da hatalarda insan ruhu için doğuştan olan hiç bir şey yoktur.

ayrıca (bkz: j edgar hoover) ın dediğine göre: küçük çocuklar gibi olamazsan hiç bir zaman tanrıyı görmezsin. (bkz: )

düşündüklerimi dile getiren bu paragrafı bire bir aktardım çünkü tamamen aynı fikirdeyim.

ayrıca içimizdeki o hiç yaşlanmayan ruhu görmeyi engellersek; şık görünmek, başarılı bir iş sahibi olmak, tuttuğumuz futbol takımını kazananların arasından seçmek zorunda kalırız. bunları elde edemediğimiz de ise mutsuzluk her an kapımızda olacaktır.
-kitap metni-
çocukken osurduğumda sadece 2 desibel ses çıkartabiliyordum..bu yüzden arkadaşlarım tarafından dışlandığım zamanlar bile oldu..ama ben hiç yılmadım, kendime inandım.günümün büyük çoğunluğunu bu işe yoğunlaşarak geçirdim..artık osurduğumda neredeyse üst kattan bile duyuluyor..bunun yolu başarıya inanmaktan geçiyor..artık arkadaşlarım arasında daha saygın bir yerim var.

-kitabı okuyan zat-ı muhterem-
evet lan, güç içimizde aslında..yapabilirim lan, niye yapamayım..tek ihtiyacım olan daha fazla elma ve fasulye..