bugün

çağdaşlık kafanın içinde başlayıp bittiği için öyledir veya değildir demeyi reddettiğim önerme.

ben baş örtülü bir insanla birlikte olamam, hatta arkadaşım da yoktur benim öyle zira ne onlar beniş sevebilir ne de ben onları. yanıma dahi yaklaşmamışlardır ben de onlara. yaşayıp gidiyoruz onlar öyle ben böyle.

ama insandırlar neticede. benim düşüncem baş örtmekle müslüman olunmayacağıdır, o başka türlü düşünür.

ancak şurada ince bir çizgi var. türbanlı kızların etrafa yaptıkları kapan baskısı yoğundur, türbanlı kızlarla arkadaşlık eden kızlardan bunu hep duydum. bir kaç türbanlı kızın arasında kalmış başı açık kız kendisini baskı altına hissediyor.

işin içine baskı girerse olmaz o iş, okulda da olmaz zira okulda sınav güvenliği biter. türban takan kızın kulaklıkla kopya çekmediğini nerden anlayacaksın.
(bkz: çağdaşlık ölçer)
şairin çağdaşlaşmak adına verdiği mücadeleyi dörtlük haline getirmesini sağlayan önermedir. (bkz: üryan geldim üryan giderim) *
her zaman merak konusudur bu tür söylemler içinde olan insanlar acaba kaç kez bir başörtüyle beraber yemek yedi, beraber kaç film eleştirdiler, beraber kaç kez alışverişe cıktılar?
bir başörtülüyle aynı okulda okursunuz. beraber girdiğiniz dersler bile olur ama sen sığ düşüncelerinden sıyrılamadığın için karşındaki kızı sırf başındaki bez parçasından dolayı, başka gezegenden gelmiş gibi bakarsın. haluki o insan senle aynı havayı soluyor, aynı ufka bakıyor..

insanlıktan uzaklaşmak insanları hep ötekileştirdiğimiz için oluşur.
yanlış önermedir. zira etrafım başı ve bilimum yerleri açık dtpli kızlarla doludur. bu insanlar hem türkleri sevmezler, ırkçılık yaparlar hem de başörtülüleri sevmezler.
çağdaş olmanın sözlük anlamını merak ettiren önerme. nedir ki çağdaş olmak? illa solcu düşünceye sahip olmayı mı gerektirir? darwin' e inanmayı, şarap içebilmeyi? hele bir eğitim bursu veren bir kurumla alakalıysa bu cümle. eğitimdir bu, ters yönden düşünmenin, demokrasiye zarar verir demenin nasıl bir mantığı vardır ki?
yanlış bir söylemdir. başörtüsü insanın çağdaşlığı ile ilgisizdir. şahsen sanatla, sinemayla, edebiyatla ilgilelenen ve gayet de birikimli bir çok başörtülü tanıyorum.

ki bu tanımdan da nefret ediyorum, nedir ya "başörtülü"? hepsi arkadaşımız, dostumuz, akrabamız; yolda rastladığımız vatandaşlarımız değil mi? bu yüzden bahsederken küme küme ayırmak bile çok saçma; ama anlaşılması için mecburen kullanıyoruz bu tanımları.
eşim kapalı birimi hayır, kapanmasını istermiyim hayır,
bunları yazdım çünkü taraflı değil objektif olmak için, bitmek bilmeyen bir genellemedir almış başını gidiyor,
bunu söyleyen kişilerin müslümanlığı da çağdaş bulmadıkları açıktır ve bunlar sadece propagandadır.
evet dinimizi maalesef çok fazla istismara uğratan ucubelerle doludur,
ama (başı kapalı=geri kafalı) demek acımasızlıktır.
arkadaşlar annelerinize olmadı anaannelerinize bakın onlar ellerisi öpülesi güzel insanlardır, çağdaştan kasıt donla gezmekmidir bakıyorumda yazılanlara çağdaşlık dendiğinde tanga diyenler var yahu bu kadarmıyız biz elinizi vicdanınıza koyarak yargılayın, yargılanalım.
(bkz: çağdaşlık çıplaklıksa) en çağdaş afrika daki yamyamlardır.
kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeyi yasaklayan bir dinin çağdaş olma ihtimali var mı allah aşkına?

(bkz: daha neler)
(bkz: biraz çağdaş olun ve islamla çağdaşlığı aynı cümlede kullanmayın lütfen)
eğer öyle ise, porno starları da gerçek müslümanlardır..
istisnaların kaideyi bozmadığını varsayarsak, doğru olan önermedir.
--spoiler--
http://www.habervaktim.co...__iste__calismali_mi.html
--spoiler--

burs vermeme nedeni, çoğunluğunun yazıdaki zihniyette olduklarını bildiği içindir belki de. belki boşu boşuna masraf çıkarmak istememiştir. elbette genellediği grubun içinde, böyle düşünmeyenler de vardır. ancak istisnalar kaideyi bozmaz diye de bi gerçek var önümüzde. şimdi yazdıklarımdan okuma haklarına karşı olduğum çıkarılmasın lütfen.

sadece merak ettiğim şu: bu gün ısrarla kızlarını okutmak isteyenler, yarın bi gün şartlar daha farklı olursa, kendi düşüncelerini yasal olarak da uygulayabilecekleri günler olursa, yine de kızlarını okutmak için aynı direnişi gösterecekler mi? yoksa okumalarını gereksiz mi bulacaklar.

istekleri sadece okumak olan tüm kardeşlerimdem özür dileyerek şunları demek isterim: bu okutma ve okuma ısrarının çoğunu arkasında, var olan sistemi ele geçirmek var.
(bkz: türkan saylan ın çağdaşlık anlayışı)
(bkz: kirlenmek güzelse omo kötüdür)
(bkz: rabbime sordum onlar cennetten dedi)
çağ dışı bir yorumdan fazlası degildir. o kadar komiktir ki neresinden tutarsanız tutun elinizde kalır.

neymiş efendim; etrafınıza bakın, hiç türbanlı bilim insanı varmıymış? aman ne yaratıcı tespit. sen tüm mahallenin elektriklerini kes, sonrada o insanları "neden kurtlar vadisini izlemedin?" diye sorgula! yok öyle yağma...

onu da geçtim; bilimle uğraşan türbanlı kadınlarımızın sayısı da azımsanacak kadar degildir. zaten kadın bilim insanların sayısının genel azlıgının faturası neden türbanlı olanlara çıkarılmıştır? bunu da anlamak mümkün degil.

çok kutuplaşmışız çok! evlerimizde aynı koltuklarda oturup, aynı dizileri seyredip, aynı adamlara gülüp, aynı insanlara ağlayıp, aynı şeylerle beslendiğimiz halde birbirimize bu derece uzaklaşmamız ne diye? bu neyin rahatsızlığıdır?

ama olmaz! bu ülkede saçının bir kısmı görünmedi diye doğuştan şeriatçı olmak zorundasın ya da bir tarikata mürit! başka çıkar yol görünmüyor. bizim üniversitelerimizde özgür düşüncenin beşiği olarak görülen felsefe bölümlerinde, baş örtüsü ile derslere alınmayan öğrencileri bana kimse açıklayamaz!

batı müslümanlara terörist olarak bakıyor, ama biz kendi vatandaşımıza bundan daha kötü muamele ediyoruz inanın!

bu nasil bir açmazdır ya rabbim! medeniyetin gerisinde diye nitelendirdirilen başörtülü kadınlarımız, egitim alabilmek için medeniyetin beşiği olan avrupa'ya gidiyorlar.

birileri güzel oyunlar çeviriyor; birileri de kıs kıs gülüyor şu halimize ey millet!

azıcık uyanık olmak dileğiyle...

saygı
evet bu çok büyük bi cahilliktir ama aynı bu şekilde örtülü olmayanlara yardım yapmayan dernekler de çoktur kimseye iftira atmıyorum bunlardan birine yardım yapan kişi komşumdur. bu olay o kişiler çağdaş değil anlamında ise evet hatadır ama benim bahsettiğim derneğin açık olanlara burs vermeme sebebi genellemeci tavırla onların içki,sigara vb. kötü, dine uymayan alışkanlıklara para harcayacaklarından emin olmaları. bu da çok büyük cehalettir ayrıca sırf bunun için kapanılmasına sebeb bile olmaktadır(tanıyorum)sebep; aç kalmamak, belki kötü yoldan kurtulmak,ailesine yük olmamak ama sonuç olarak en çok burs verilen yerler cemaatlere ait yerler olduğundan çare bu maalesef. sigarası ağzndan düşmeyen bir sürü açık olduğu gibi bir çok örtülü de var bu ona bakmıyor hiçbir zaman. insanlar birbirine nedense son dönemlerde örtülü-dindar,örtüsüz-zındık yakıştırması yapmaya başladı.her iki tarafta da bunun karşılığı var herkes birilerini kayırıyor hemde çok fazla birine kepçeyle(örtüsü 150 çorabı 100 bilememnesi bilmem kaç tl olabilecek şekilde) dindar diye birine kaşıkla yada tamtersidir bilmiyorum ben yakından gördüğümü ve duyduğumu söylüyorum ama aynı yani at gözlüğüyle bakmayanlara *
bakıyorum, bu tür konular hala reytingi çok bol konular. ben çocuktum, gene bunu tartışıyodu büyükler, şimdi biz büyüdük adeta mirası devraldık, bunu tartışıyoruz. ancak yıllara mukabil değişen bişey oldu, o da tarafların kalitesi. giderek daha da gerzek bakış açılarıyla yaklaşmaya başladılar olaya, don - satanizm imlemi falan. tadında bırakılsaydı keşke.
sizleri alkışlarla yerlerinize uğurlarken, bir kuple cemil meriç çalalım, beyninizin pası silinsin:

"ne güzel tarif; Gerici: bir toplumun gelişmesini sağlayacak hiçbir yeniliği istemeyen, her yönüyle eskiyi özleyen ve eski düzeni getirmeye çalışan (kimse). (Meydan-Larousse). Tarifin tek kusuru bu ucubenin hangi çağda, hangi ülkede yaşadığını söylememesi.
Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanmak gericilikse, her namuslu insan gericidir.
IV. Murat'a, "Süleyman devrine dön!" diye haykıran Koçi Bey'den Reşit Paşa'ya kadar Osmanlı Devleti'nin bütün ıslahatçıları gerici. Dante, yaşadığı çağdan iğrenir. Balzac eserini iki ezelî hakikatin ışığında yazar: kilise ve krallık. Dostoyevski maziye âşık. Dante gerici, Balzac gerici, Dostoyevski gerici."

öptm, kib.

humbara'nın uyandırmasıyla gelen edit*: alıntı, yazarın bu ülke isimli eserinden. yazar bölüm bölüm analiz ettiği dönemin, halkı dışlayan, kendi handikaplarından sıyrılamış türk aydınlarına velev ki bir ışık tutar diye sunduğu özeleştirilerinden biridir, kitabı hatta kitaplarını okumak genel bakış açısını kavramak adına daha sağlıklı olacaktır.
cumhurbaşkanımızın eşi hayrunnisa gül. başı açıktı, okuyamadı, evlendi kapandı. başbakanımızın eşi emine erdoğan'ın başı açıktı. ama evlendi kapandı. bülent arınç'ın eşi münevver arınç, öğretmen oldu. ama evlenip öğretmenliği bırakıp kapandı. hemde çok başarılıyken. kemal unakıtan'ın eşi ahsen unakıtan istanbul üniversitesi hukuk fakültesini bitirdi avukatlık yapmaya başladı. solcuydu. ne oldu? evlendi. önce mesleğini bıraktı, sonra türbana girdi. hilmi güler'in aşi mehtap güler chp muğla milletvekili hasan fehmi ilter'in kızıdır. başı açıktı. ama evlenince örtündü ve çalışmayıda bıraktı. cemil çiçek'in eşi gülten çiçek yozgat'ta öğretmenlik yapıyordu. evlendi ve hemen ardından kapandı. binali yıldırım'ın eşi semiha yıldırım'da öğretmendi. oda evlendi ve kapandı. recep akdağ'ın eşi fatma akdağ atatürk üniversitesi ilahiyat fakültesi ikinci sınıf öğrencisiydi. babası subaydı. ve başı açıktı. evlendi ve hemen ardından da kapandı. ali babacan'ın eşi zeynep babacan hacettepe üniversitesi mütercim tercümanlık bölümü öğrencisiydi. evlendi, kapandı. türbanlı kızları okutmuyorsunuz ki bilim insanları olsunlar, toplum hayatı içinde yer alsınlar gibi romantik lafları yapmanın artık alemi yok. bunlar sadece demogoji. hiç öyle kamusal alanda çalıştırılmıyor gibi laflarda söylemeyin. özel sektörde hiç mi iş yok? baksanıza 'başörtülü' kadınlarımız nasılda karın tokluğuna çalışıyorlar. türbalı kadınların kullandığı gucci, prada, cristian dior, m&s, benetton, polo, tommy hilfiger, zara, armani, prada, cacharel gibi markalı ürünleri yapanlar kimler? karın tokluğuna çalışan başörtülü kızlarımız. peki bu başörtülü kızlarımızı sömüren kim. beş vakit namazını kılan hacı hoca iş adamı, yani yeşil sermaye. sektördeki başörtülü kızlarımızız başlıca sorunları sigortasız çalışma, bitirici mesai saatleri, düşük ücretler, ücretlerin ödenmemesi, hatta dayak ve taciz. bunlar için neden kimse kalem oynatıp iki çift söz söylemiyor. varsa yoksa üniversitelerde türban serbest bırakılsın...
not: şimdi rahat rahat eksi oy verebilirsiniz.
türkan saylan ve türevlerinin savunduğu şeyimsidir.kendilerine göre çağı yakalamak için bale yapmak , bekaretini genç yaşta vermek kafidir efendim.
*
(bkz: türbanlılar çağdaş değildir)
baş örtüsü anadoluda yaygın bir şeydir. siyasi amaç gütmez. saçın her teli kapalı değildir. sadece bir alışkanlıktır.
namaz yerine bale yapın diyen kişilerin ne demesini ve nasıl düşünmesini bekliyorduk ki? benim için son derece olağan bir durumdur ve dün bu röportajı okurken gülüyordum.

çağdaşlık onlara göre namaz yerine bale baş örtüsü yerine şapka takmaktır.
(bkz: ayrım yapan çağdaş değildir)
allahın emri deyip kendilerini saran sarmalayan insancıkların bunu hala akılla ve mantıkla bağdaştırmaya çalışmaları üzücüdür tabi. yoksa kimsenin özgürlükleri kısıtlama açısından başörtüsüne karışma hakkı yoktur. lakin ben de sünnet olduğundan değil üşenmekten bir ay sakalımı kesmemekteyim fakat bunu emir olduğu için değil sadece canım istediğinden yada istemediğinen yapmaktayım.
çağdaş olmanın örtünmeyle bir alakası yoktur elbet fakat emredildiği için örtünüp doktor olamamanın çağdaş olmamanın ta kendisi olduğu da aşikardır.