bugün

cumhurbaşkanının baş danışmanı ilnur çevik kardeşimizin kürdistan ile alakalı açıklamalarından sonra artık eminiz ki birşeyler şekillenmeye başlamış. zaten böyle yavşakça bir açıklamayı ne zaman yaparlar diye bekliyor olmanız gerekirdi zira birleşik devletlerin bundan 40 yıl önce bazı etnik gruplara bağımsızlık sözü olduğunu biliyorsunuz.

konuya aslında sadece kürtler üzerinden bakılırsa çok fazla soru ortaya çıktığı aşikar olup vizyonu genişletip türkiyenin son 100 yıllık geçmişinin bazı can alıcı noktalarını tekrar değerlendirip, çuvaldızı bi kendimize batırmamız lazım ki bu noktaya nereden geldiğimizi daha iyi kavrayabilelim.

herşeyden önce bir imparatorluğun mirasçısı olduğunu asla unutmayacaksın, 'çift gerçekli' bir ülkenin çocuğu, yani hem doğulu hem batılı olduğunu asla gözardı etmeyeceksin... bu öyle Osmanlı dizileri ile kavrayabileceğin bir şey değil.

velev ki unutursan, 'Kürt ayaklanmasını' asla anlayamazsın. 'Nankörler ne istiyorlar?' diye şaşar, dellenirsin.

çünkü yakın tarihin bazıları tarafından öylesine çarpıtılıyorki neye inanacağını şaşırırsın. uzak tarih ise zaten hepten yalanlarla dolu.

meselelerin köklerini göremiyorsun. Göremeyince, çözemiyorsun.

Öğrenmez, öğretene de burun kıvırırsan, örneğin CHP'ye derin muhalefet hareketinin niçin izmir'de, Ege bölgesinde doğup geliştiğini anlayamazsın... CHP'nin niçin 1946 yılından beri hiçbir serbest seçimi kazanamamış ve bundan böyle de kazanamayacak olduğunu bilemez, ömrünü önce Bülent Ecevit'e, şimdi Deniz Baykal'a, sonra kimbilir kime kızmakla tüketirsin...

Recep Tayyip Erdoğan'ı da 'Arap ülkelerinin bizi mahvetmek üzere gönderdikleri bir ajan' sanırsın tabii!

Hiçbir batı imparatorluğu, yıkıldıktan sonra bizim kadar kalıntısıyla boğuşmadı.

Çünkü onlarda 'bir merkez ülke artı sömürgeler' vardı. Merkez ülke etnik açıdan bütündü. Sömürgeyi salıverdiğin zaman merkez bundan fazla etkilenmiyordu. O imparatorlukların 'tasfiyesi' daha kolaydı. Fakat Fransa bile, Korsika gibi sömürge olmasa da 'sonradan edinilmiş' ve tam hizaya getirilememiş bir toprak yüzünden epeyce baş ağrısı çekti, şimdi de çekiyor. ingiltere bile, Katolik Güney irlanda'ya bağımsızlık verdi ama Protestan Kuzey irlanda'yı kendine saklamış olmanın sıkıntısını çok çekti... Tarih boyunca bastırılmış Katalonya, şimdilerde ispanya'dan koptu kopacak... Bir de sen kendi çektiğin sancıları düşün bakalım...

Bizde böyle 'etnik temiz' bir merkez yoktu. ittihatçılar bu temizliğe, yıkılmaya son üç yıl kala giriştiler, tam da beceremediler, üstelik biraz vahşice davrandıkları için faturasını bugün biz torunları ödemekteyiz.

'Etle tırnak', evet... Onun için sökülmek istendiği zaman çok acıtıyor... Elbise olsaydı, çıkarıp atması kolaydı.

Ve, 'geri çekilirken sağda solda bırakmak zorunda kaldığımız Türk ve Müslüman unsuru' yüzünden başımız da çok ağrıdı ve ağrıyacak: işte Kıbrıs, işte Bulgaristan, işte Bosna-Hersek, işte Musul ve Kerkük.

Hiç merak etmediniz mi, Yunan ordusu niçin izmir'e çıkmıştı? Yani niçin Çanakkale'ye, Antalya'ya, Mersin'e değil de izmir'e?

Çünkü izmir şehir içi nüfusunda Rumlar çoğunluktaydı da ondan!

Ama sana öyle bir öğretirler ki, çok ilgisiz bir şehri durup dururken ele geçirmek istemiş namussuzlar, diye düşünürsün.

Müttefikler Çanakkale'ye niçin saldırmışlardı? Önce sen onlara saldırmıştın da ondan!

Biz, 'redd-i miras' yoluna gittik, geçmişimizi hepten yok saydık. Devekuşu gibi kafamızı kuma gömdük. imparatorluğun kurucusu, yöneticisi ve merkezi değil, bağımsızlığını kazanmış herhangi bir 'gariban çevre ülkesi' gibi davrandık.

bazı insanlarımız büyük bir hata yapıp burayı, bir Küba, bir Vietnam, bir Cezayir, yani emperyalizmin elinden yeni kurtulmuş ya da kurtulmaya aday bir sömürge sandıkları için pisi pisine öldüler... değil mi? isim yazdırtmayın bana.

Sonra da dönüp dönüp şaştık: Aaaa, istanbul'da Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Kürtler vardı yahu! Nereden çıkmıştı bütün bu insanlar? Uzaylılar mı getirip tepemize bırakmıştı bunları?

yani diyeceğim o ki size anlatılan o tarih kitaplarında ki herşey ya yalan yada eksik. çünkü hep öyle olmasını istiyorlar...

çünkü bu coğrafya da birilerinin verdiği sözler ve yıllar öncesinden çizilen sınırlar var. bunlar değişmeyecek. sahnelenen oyun her ne kadar trajik olsa da her ülkenin bu oyunda bir rolü var. elbette direnmek serbest. ama önümüzdeki 10 yıl içerisinde kan gövdeyi götürecek diyebilmek için önümüzde küre, üzerimizde cübbe ve kafamızda kukuleta olup müneccimlik yapmamıza gerek yoktur.
Bir insan kürdistanın kurulabileceğine inanacak kadar bile saf olabilir ama o kürdistanın amerika, avrupanın kucağında oturmadan bağımsız olabileceğine inanacak kadar nasıl saf olabilir, hakikaten enteresan...
Sana Logo vereyim git ötede kur. Mına koduğum kekosu.