bugün

kesinlikle doğru bir düşüncedir.

çok değil daha geçen hafta cuma namazı çıkışında ramideki mermer atölyeme giderken içimdeki ruh huzurunu bir sigarayla perçinlemek istedim. bir yandan sigaramı içerken bir yandan da cuma günü okul çıkışında istiklal marşını söyleye söyleye eve giden masum bir çocuk gibi içimden cuma namazında okuduğum duaları söylüyordum. neşeliydim, mutluydum, huzurluydum, cuma farzımı yerine getirmiştim...

son nefesini de içime çektikten sonra tarifi imkansız bir haletiruhiye ile sigaramaı çöp kutularının kenarlarındaki sigara söndürme şeysinde söndürüp attım. yolun karşı tarafına geçip iş yerimin olduğu sokağa girecektim ki tam o sırada iki tane götüme benzeyen iki kız karşıdan bana doğru geliyolardı. cuma namazını eda etmiş olmanın psikolojisi ile pek dikkat etmedim hanım kızlara. günahtan kaçınmalıydım. komşu kızımız olan ebruyu düşünüp de halvet olduktan sonra zaten çok pişman olmuştum. bir daha böyle bir hata yapmamalıydım. neyse efendim, karşıdan gelen kızlardan biri sesini yükselte yükselte :

-hey yavrum buranın malı mısın sen ? dedi.

o an tüm dünyam karardı. ses çıkaramadım. çok korkuyordum. ömrümde ilk defa böyle sözlü bir tecavüze uğramıştım. ruhumun kirletilmiş olduğu düşüncesiyle o an o dakika cuma namazındaki bütün dualar gözlerimin önünden şerit gibi geçti. sanki geri dönülemez bir yola giriyordum... tam yanımdan geçip gideceklerken götümün diğer kanadına benzeyen hanım kız sazı eline aldı bu sefer:

-ay ay ay pek de utangaçmış, korkma yavrum yemeyiz seni burda hahahah..

evet bu ikinci vurgunu beklemiyordum. bu seferki pek ağır gelmişti. gözlerimin dolduğunu farkettim ... ama hiç bir şey yapamıyordum. orda o iki kız acımadan delikanlılık hayallerimle oynayabilirlerdi. hayır hayır ses etmemeliydim. hem ne diyebilirdim ki? gerek beyefendiliğimle gerek karizmamla gerek yakışıklılığımla zaten bütün kızların hedef noktasıydım. şimdi bu davranışları sebebiyle onları suçlayamazdım da.

neyse sanırım bitmişti bu utanç verici tablo. yanımdan geçip gittiler.

ama o da ne! bir ses daha duydum. ilk laf atan kızın sesiydi bu!

-böylelerini becerip becerip atacaksın kanka hahah.
-haha aynen kankaağğ baksana tipine bunlarla evlenilmez anca eğlenilir. yavrum bee.

o an yerin yerin yarılıp da en dip köşesine beni çekmesi için art arda kenzül arş ,ayetel kürsü,ihlas , fatiha ve kevseri okudum. ama fayda etmedi, o anı yaşamalıydım. bayanların bu kadar duygusuz , zalim ve insafsız olduğunu kendi gözlerimle görmeliydim.

sesleri kesildiğine göre gitmiş olmalıydılar. ürkek bir ceylan gibi arkama baktım, evet uzaklaşmışlardı. arkalarından bağırmak istedim 'bunu sizin babanıza abinize yapsalar hoşunuza gider mi?' diye ama korktum. sadece sustum... duygularımın bu denli ayaklar altına alınması her ne kadar içinden çıkılmaz ruhsal yıkımlara sebep olmuşsa da sustum... gözlerim nemli bir sigara daha yaktım , içimden en sevdiğim duaları tekrar ede ede iş yerime gittim.

bu kadar basit miydi her şey? sırf çimler zarar görmesin diye evin çatısında mangal partisi yapan bir adamı sokağın ortasında hunharca çiğnemek, ezmek, yok etmek basit miydi cidden?
Duygularinin neredeyse hepsini bir kiside kaybedince ortaya cikan durumdur.
Hep imrendiğimdir.
duygularını hunharca sömürmüşlerdir. ondandır öyle. yoksa hiçbir kadın duygusuz olmayı tercih etmez.
en iyisi olan kızdır.

ne yapacaksınız duygulu kızı. duygu demek tavır demek, evlenelim mi demek, şimdi biz neyiz demek, aşkım şu kenarından kırda şu kediye atalım baksana şunaa demektir. ikili ilişkilerinize duygu karıştırmayın. dış dünyayada duygusuz davranın efendim.
yaşanmış acı tecrübelerin getirisi korkularından dolayı kalbini sevgiye kapatmaları yüzündendir.
ona bülent gardiyanoğlunun kadın olmayı hatırlamak kitabını öneriyorum.
güncel Önemli Başlıklar