bugün

bazen babasını özler erkek çocukları...
bıyığını özler.
kuvvetlice olan kollarını, tatlı sert gülümsemesini özler.
kaç yaşında olursa olsun, babasının çocuğudur o.
saçlarındaki beyaz sayılarına inat, sakalları terlememiş pürüzsüz bir çocuktur onlar babalarının gözünde.

sonra babalar gider.
çocukları baba olur.

ama çocukları özlemeye devam ederler babalarını...
bir yoldur gider babaya doğru...
hiç konuşamayacak da olsa , çocuklarını dinleyecek, duyacak olan babalar vardır.

soğukta, sıcakta, yağmurda, karda, iyi gününde, kötü gününde çocuğunun yanındadır. görünmez...
sessizce...

siyah beyaz resimlerde kalmıştır ayakta duran halleri.

en baba duruşları resmedileli sanki asır geçmiştir.
ve dilin ucunda küfürdür oğlunun anılarının tercümesi.
"konuş benimle baba?"

ölü babalar bile konuşur oğullarıyla...
ama yitikse, dargınsa, kırgınsa konuşmaz.
resmiyle konuşursun, o konuşmaz.
ölü olduğundan değil, kırgındır, sürgündür, ondan...

babam benimle konuşmuyor.
şarkının dediği gibi..

bende bir resmi var,
yüzüme bakmıyor...

(bkz: geceler kara tren)
(bkz: herkes kendi derdinde)

insanın sahip olduğu güçler. moral, yaşam enerjisi, bazen maddi imkanlar ancak kendisine yeter.
özlesen de, özlemesen de herkes birbirinden çok uzaktır, aslında.
küçükken hiç özlemedim. çünkü ne yapar ne eder bir sıkıntı, bir sorun çıkarırdı. ama şimdi öyle değil. yokluğunu hayal bile etmek istemiyorum.