bugün

bu sehrin tasinin topraginin altin oldugunu anlamak icin 4 sene baska sehirde okumak yeterlidir. iste o zaman mazot kokulu trafigini bile kopek gibi ozlersiniz. her sene aralik aylarinda o bogazin isiltisini gormek icin neler vermezdim ki ... caddebostan sahilinden adalara karsi bira icmek megersem dunyanin en guzel seyiymis, ama biz bunun kiymetini istanbuldan ayrilinca anliyoruz.
izmir'i görünce ben bu şehrin yüzüne bile tükürmem dediğiniz şehir. binalar köprüler boğaz güzel olmuş ne fayda. önce insan diyoruz önce insan...

(bkz: bir hayvanat bahçesi olarak istanbul)
bilmeyenler için;

(bkz: barzo)
doğudan göç etmiş taşı toprağı altın büyük sehir istanbul düşüncesi ile gelmiş cahil kesimin cahil insanları istanbulu feth etmiş ve içine sıçmıştır.
bu olagan üstü gelişme sonucu bir zamanların istanbul beyefendileri istanbul barzoları bir zamanların istanbul'u ise barzo kenti olmustur.
istanbuldaki barzolar istanbuldan sıkıldıkları için diğer büyük sehirleri bok etmek için yola koyulmuslardır. (bkz: izmir)gibi ;

barzolara minnettar oldugumuz bir durum ise sabah kahvaltısı için gevrekçi, kirlenmiş ayakkabılarımız için ayakkabı boyacısı, bokumuzu temizlemesi için tuvaletci, zabıtanın işini yapmasını sağlayan dilenci , sokak satıcısı , insaatlarda çalıştırmak üzere ameleler.
barzolar sınıflandırılmayan sahıslardır.genelde seçimlerde oylarını kendileri gibi hayvan olan partilere atarlar.Bu partiler hayvan terbiyecisinin partisidir.
barzolar planlı konutlaşma yaparlar otoyol kenarlarına gecekondu kurarlar ve roj tv çeksin die 5 den fazla canak anten takarlar.
bazı barzolar ise çocuklara yemek yedirirken yardımcı olurlar.Kara çarsaflı kadın gelio bak aç ağzını yut lokmanı demek gibi.

köpeklerin evcil olmasına rağmen barzoların insan görünümlü bir hayvan olarak evcil olmaması bizi düşündürmektedir.
bir öğretmenin, bir mühendisin hatta doktorun bile zar zor -kıt kanaat- geçindiği bu şehirde, barzolar taçsız kraldır. masrafsız para kazanırlar. kolay yoldan para kazanılacak tüm işleri bunlar yapar. torbacılık, yan kesicilik, değnekçilik, gasp, oto hırsızlığı, beyaz kadın ticareti, kumar ve bilumum illegal işle onlar ilgilenir.

kimse kalkıp da insan hakları savunuculuğu yapmasın. birgün sizin haklarınız da yenirse görüşürüz.

kimse kalkıp da eşitlikten bahsetmesin. eğitimli insanlar bugün bir ev bark edinemezken bu adamlar sermayesiz para kazanıyorlar. hani eşitlik?

kimse kalkıp da hukuktan adaletten bahsetmesin. kimileri alnının teriyle kendi parasını kazanıp bir yerlere gelirken, bu adamlar adaletin boşluklarıyla var oluyorlar.

kimse kalkıp da bu adamlara; "biz gidiyoruz bu ülkeden deyince" bölücü, "peki bu ülkede yaşayalım" deyince barzo, kıro, hanzo deniyor demesin. kime insan kime hayvan diyeceğimizi biliyoruz.

zira tarihin tozlu sayfalarına kimileri "mağarada yaşıyorlardı daha sonra istanbul'u da mağara haline getirdiler" diye gömülecekken, kimileri de " avrupa'da henüz şehirleşme nedir bilinmezken onlar semerkant'ı, buhara'yı, horasan'ı, musul'u, kerkük'ü, bağdat'ı ve en önemlisi eski istanbul'u kurmuşlardı" diye altın harflerle kazındılar.
(bkz: zonta)
istanbul a vize uygulansin dusuncesinin galiba ciddi olarak dusunulmesi gerektigini gosteren durum.
benzer bir uygulama moskova'da da yapilmaktadir. moskova'da issiz gucsuz olarak bir rus'un gelip barinmasi mumkun degildir. zaten rusya'da herkes (rus vatandaslarindan bahsediyorum) pasaport ile yolculuk yapmak zorundadir. ve kafasina gore gidip moskova'ya yerlesememektedir.
bu şehirde insan, her mahallenin parsellendiğini ismen metropol bir şehrin nasıl metropol olmayı başaramadığını anlar. bu şehirde farklı yöreden farklı kimlikte insanlar aynı havayı solurlar ama bir arada yaşamazlar. çünkü her mahalle önceden fişlenmiştir. şu mahalle diyarbakırlılarındır, şu mahalle siirtlilerin, bir diğeri tunceli... yabancıyı kabul etmezler. dağda bayırda köyde kırsal alanda nasıl yaşıyorlarsa şehirde de aynı yaşarlar. bu alışkanlık sadece köylüde vardır; yabancıyı kabul etmeme, barındırmama, yaşatmama... ama burası hani metropoldü? aslına bakarsan bir araya gelmiş bir çok köy burası. her tepesinde bir köy var bu şehrin ama yek pare değil. ve tüm köylerin köylüleri mahallesinde kendi çöplüğünde öten horoz gibiler. çünkü o köyden dışarı çıktıkları zaman bir hiç olduklarını biliyorlar.

tarım sınıfıyken oluşmuş bir alışkanlık işte bu. nitelik yerine niceliğe bakmak. az ama öz adam yerine, -kalitesi önemli değil- sayıca üstün olmak. yaşadığı yerin büyük şehir olduğunu öğrenememek... sanayi toplumunda sayıca çok adamın değil sayıca az ve kalifiye adamın önemli olduğunu bilememek... sanayi toplumuyla tarım toplumu arasında kalmış insanlar...

lümpen!
sehr-i istanbul'un içine sican insanlardir. bu insanlar populist politikalar ve garibanizm akımı ile palazlanmiştir.

bu mahlukatlarin vucud buldugu yerler ve yagmaladiklari yerler hazine arazileri
idi. şimdi aklıma ne geldi tahmin edin. hani su kemal sunal'in falan oynadiği ringo saban filmi geldi canim. orda özel mülkiyete cöken ahali haklı mal sahibi ise haksız gösteriyor idi. canim. bir nevi venedik taciri adli oyundaki ters psikoloji hatirlayiniz.

işte turkiye'de herzaman sermaye sahipleri götoglani gibi gösterirdiğinden dolayi vakti zamaninda hazine arazileri sermayeye arz edilmediğinden ötürü yemeyenin malini yerler mantalitesi ile lümpen gettolasmasi meydana gelmiştir.

sehr-i istanbul sehircilik anlaminda ne yaizk ki bombok durumdadir. toplasaniz en fazla
5 semt vardir. geri kalan semtleri ise tam anlami ile sehircilik rezaletidir.

iste gerekli reformlar yapilamadiğindan ötürü ülke dinamikleri akli basinda olan ve istanbul dukaliği ve ankara burokrasisinden, lümpenlerin eline gecmiş ve bircok partinin temel dayanak noktasi bu olmustur.

halkcilik iyi birşeydir. ammavelakin hiyarlik demek değildir. eli yüzü düzgün bir kaç sehir gibi sehrini ayilarin eline vermek ve hatta buna saksak yapmak gerizekaliliktan baska bir şey değildir.

ne mi olacak bu işin sonu? ben söyliyeyim parasi olanlar kendi kurtarilmiş bölgelerini kuracak digerleri ise ayilarla cebellesicek.

evet carikli erkan-i harp zihniyetini yücelten gelismeyi köylüge tercih eden dangalaklar otursunlar götlerine kına yaksinlar.

burdan mahsus selamlarim var kendilerine.

dipnot: shylock hakli idi. shylock kim demeyin ögrensin keratalar.

okuyunuz ve tahlil ediniz: kesanli ali destani