bugün

kağıt üstünde mutlu sonla bitmemiş gibi görünse de şahsım adına çok mutlu sonla bitmiş bir durum. bir tekele uğradık mikrodalgada patlatırık diye mısır aldık. eve gelince de bildiğin kahve yaptım kendimize gelelim diye sonra saatlerce konuştuk, güldük, eğlendik sonra da film izledik, uyudu üstünü örttüm. bende odama geçtim uyudum. ilginç tabi. sonu söyledim olayı yazmazsam olmaz artık. *

akşam 8 civarı yeni tanıştığım bir kız grubuyla buluştum, aralarında bana yavşayan olmasa da sevdiler heralde çağırıp duruyorlar paso yada yanlarında erkek olması için çağırıyorlar bilemiyorum, buluştuk işte. adını bilmediğim ama çok acayip yerlere gittik. en son bypass pub diye sakarya'da 'nasıl bilmem lan burası çok iyiymiş' dediğim bir yere gittik. ilginç bir durumdur ki; bir erkeğin yanında kız sayısı arttıkça, kızların ona ilgisi de aynı oranda artıyor. barın yakındaki bir masaya oturduk zaten boş gelmediğimiz için bira içmemeyi düşündüm. göt olasım vardı ama kafam güzel olunca toparlayacak bir kankam yoktu. eve yalnız dönmenin yarattığı handikap sardı içimi. sevgilim olsa iyiymiş len dedim aylar sonra. hem mekana gelipte içmemek olur mu? dedim sessiz ve derinden. barda bira kuyruğuna girmiş bulundum. tam arkamda esmer bir bayanın bir şey dediğini işittim ama üstüme alınmadım. en son;

- ya sıra bendeydi sanki.
+ pardon? bana mı dedin?
- evet. sıra bendeydi diyorum.
+ peki buyur geç senin olsun. farketmedim yani burada olduğunu.
- farkedilmeyecek gibi miyim? (kızımız şımarık. kendine güvenen, havalı olduğunu düşünen biriydi. anlaşıldı dedim içimden.)
+ yok ya öyle değil. bu durum fotosellerde bile oluyor. böyle giriyorum bazen tuvalete yanmıyor. el sallıyorum falan görmüyor. öyle bir şeydi Senin durum. kendini belli etmen gerekiyordu yani, bak sıranı kaptın şimdi ehehe.
- şaka mısın sen ya?
+ !? (kendisini tuvalet sensörüne benzetmemin çok uç bir örnek olduğunu anlayan adamın ifadesiyle sustum.)

bunu dedikten sonra mal olmuştum. bildiğin kalbim kırıldı len. içimden 'kesin yavşadığımı düşündü. bir de kızın götünü kaldırdım durduk yere.' diye geçirirken bir anda rahatsızlığım arttı. masaya geri döndüğümde üzgündüm lan bildiğin. sanki elektrik kesilince karşı apartmanda da gitmiş mi diye yoklayan aile babası gibi masadakileri yokladım. onlar iyiydi. ahanda sorun bende dedim. sigortam atmıştı. düşündüm, taşındım derken 2-3 şarkı sonra kızı tekrar barda bira alma kuyruğunda gördüm. bu bira alma kuyruğuna da ayarım. sıranın nerede olduğu hiç belli olmaz. bazen sağa doğrudur, bazen sola doğru, bazende ptt'de fatura ödeme kuyruğundaki gibi barın mermerine dik. * bunlardan her hangi biri olduğunda sıkıntı değildi. haç cigarası gibi 3 yanıda sarınca insanlar bir acayip oluyorum. ne bok yiyeceğimi şaşırıyorum. neyse ne diyordum yine kafa kaçtı. hah tekrar gördüm kızı bar kuyruğunda, dayanamadım yanına gittim. ve konuşmaya başladım;

+ bir şey soracağım sana.
- sor. (bunu derken yüzünde böyle sikimde değilsin pislik bakışı)
+ şaka mısın sen? nedir ya. sana yavşadığımı mı düşündün? yada başka bir şey. acayip rahatsız oldum dediğin şeyden dolayı.
- özür mü bekliyorsun? (Ulen dedim ağzının ortasına patlat bir tane.)
+ yok. ben merak ettim de ondan sordum. neyse ya balkonda falan denk gelsek muhabbet böyle gelişmezdi. 'sende mi sıkıldın partiden' diyip konuya girerdik. filmlerde hep öyle olmuyor mu?
- evet! sen şakasın cidden.
+ bu iyi bir şey mi? söylerken niye gülüyorsun?
- komiksin işte. ondan öyle dedim. sigara kullanıyor musun?
+ evet.
- hadi sigara içelim.
+ sen önden git, ben arkadan geliyim. sen de mi sıkıldın partiden diye sorayım. lütfen ya hep özenirdim filmlerden içimde kalmasın.
- hastasın sen.
+ konuşma tam iyi gidiyor derken laf koyma huyun falan mı var senin? he desen ne olacaktı yani?
- özgüven tavan maşallah.

dedi ve gitti balkona doğru. tabi bu konuşmalar olurken gülüyorduk. gülme efeklerini tam ifade edecek bir smiley olmadığı gibi, tam ifade edecek harflerde yok. o yüzden yazmadım. yani böyle resmi bir konuşma değildi. neyse sigara içtik, sonra bir sigara daha içtik, sonra bir sigara daha içtik. o ara içeride bekleyen arkadaşlarımın olduğunu düşündüm. 'kız bulunca satıyormuş bu ya' imajı olmasın zaten yeni tanıştığım insanlar diyerek x'i yanlarına götüreyim dedim. X dedim düşünürken çünkü adını sormayı unutmuştum. kendi kendime güldüm.

+ arkadaşlar bekliyor beni yanlarına gidiyim ben. (bunu derken yüzünde sanki ondan onayını bekliyormuş ifademi de eksik etmedim ama.)
- beni de bekliyorlar.
+ tamam ikiye ayrılalım barın çıkış kapısında buluşuruz. ehehe.
- konuşuyorduk işte be, boşver gitme. (bunu duyduktan sonra zaten şımardım. benim için gerekli olanı almıştım zaten. bu benim için sevişmekten öte bir şey. şaka mısın sen? diye artislik yapabilecek bir bağyanı 'konuşuyorduk gitme' kıvamında bir hanımefendiye dönüştürmüş olmanın verdiği haklı gururla cümle kurdum;
+ ya tatlım gitmem lazım, bekliyorlar. ee sende gel. ismini söyle ama tanıştırma faslı falan olmalı ya hani.
- hehe. hakkaten ya. melisa ben. (sahne adı falan mı len hehe diye güldüm içimden ama o bu gülüşü nasıl algıladı bilemeyeceğim.)
+ anıl bende. artık gönül rahatlığıyla gidebiliriz içeri.
- oley. hehe. (oley ne lan kitapsız diyecek gibi oldum ama sustum.)

tanıştırdım bizim kızlarla, onlarda pek sıcakkanlıymış direk muhabbete daldılar. en son bunlar ne konuşuyor amına koyuum? daha yeni tanıştılar diyip muhabbete kulak kabarttığımda çalan gruptaki bateristin dedikodusunun yapıldığını anladım. bu kızlar acayip lan, mutlaka konuşacak bir şey buluyorlar ya hastayım bu duruma. biz erkeklerde yok bu özellik, belli bir yerden sonra tavla oynamak zorunda kalıyoruz. * ya çabuk tüketiyoruz, yada hayalgücümüz geniş değil. neyse hep birlikte balkona çıktık tekrar. Güldük, eğlendik bir ara arkadaşlarının yanına gitti ayıp olmasın diye. bizim kızların 'sikiş var mı akşama? hehehe' cümlesini duyunca yeni arkadaş grubumu bulduğumu hissettim. erkek kadar rahat kızları çok seviyorum len. yanında kasılmıyorsun. bir kızın yanında sinirlendiğimde amını koyuyum diyememenin verdiği acıyı bir ben bilirim. * böyle anlaşılmasın diye amnım diyorum. sanırım bu doğal seleksiyon oluyor. amına koyuyum, amına koum, amın kom, ve en son amınım oluyor.

vakit geç olmuştu konuşma esnasında dikmen'de oturduğunu söylemişti. aa bende orada oturuyorum diyince bir mutluluk, 'nasılsa birlikte döneriz beni de eve bırakır'ın heyecanı sarmıştı melisa'yı. nedense eve yalnız dönmek istemedim. ev arkadaşım başka yerdeydi, oraya gelirim ben diye konuşmuştuk zaten. sırf melisa'yı bırakmak için evde yalnız kalmayı gözüm yemedi. ama eve davet etsem bir absürt olacaktı. tek gecelik ilişki olaylarında bir adam da değilim, öyle bir niyetimde yoktu ama bize gelsene diyince bir kızın ne düşüneceği belliydi. ben de kurdum kafada hocam. vakit geç olunca benim arkadaşlar gidelim artık dedi. malum melisa'yla bana çevrildi gözler.

- sen dikmen'e gideceksin dimi? dolmuş 1'e kadar vardı yetişiriz bence. olmadı taksiyle gideriz.
+ ben dikmen'e gideceğim mi demiştim ki?
- ee orada oturduğuna göre. düz mantık hani. (şımarık, harbi şımarık yani. düz mantıkmışmış.)
+ ben arkadaşa gideceğim beni bekliyorlar.
- gece 1'de seni bekleyen arkadaşın mı var? haha.
+ evet. hhşşşşşş biliyor musun? biz vampiriz. gündüzleri uyuyup geceleri oturuyoruz. (bunu yaparken kulağına eğilip korkunç konuşan adamı oynadım. komik değildi ama filmlerde falan işe yarıyor yani.)
- şapşaL! (hocam bu kilit noktadır bak. bir kız bir erkeğe şapsal diyorsa bir şeyler var demektir. ciddiyim. bu yeni moda: tatlısından bir basamak önde, sevişelim mi? nin bir basamak altında.)
- ya gidiver işte eve bugün. beni bırakmış olursun bu saatte tek gidemem ben.
+ ya giderim gitmesine de uzun zamandır tek kalmadım, tek kalmak istemiyorum açıkcası. (bunu derken neden? sorusunun sorulacağını düşünmemiştim amını yiyim. daha çok sen bize gel demesini bekliyordum. hani kız evi sonuçta yalnız olmayacağız falan filan)
- neden? (mavi ekran tabi bende. şimdi otur anlat eski sevgilini amına koyuum. ya biz birlikte taşındık, evin her yerinde onun eşyaları, salondaki kırmızı seks koltuğumuz, hatta odamdaki perdeyi annesigil taşınırken verdi. içim daralır diye korkuyorum tek kalınca bla bla bla. son kısmı söylemek yeterli diye düşündüm.)
+ daralıyorum ya tek kalmaktan.
- korkuyor musun yoksa? (yüzünde böyle ezikmişsin laa sen bakışı)
+ annem izin vermiyor. ocak açık kalır, gaz kaçırır falan diye. hehe.
- ee ben ne yapacağım? (burada 'beni davet edebilirsin sığır' mesajını almıştım. kızlar hep böyledir zaten. erkeğin aklından geçeni söylemediğini anlayınca ne yapayım? diye sorarlar. hani kontrol sende! mesajı bu. hepsinde de aynı, babadan oğula nesil bunlar diyesim geldi. normalde bir kızın ne yapacağını bilmediği bir an olduğunu sanmıyorum. herşeyi düşünürler, her detayı.)
+ gel bize diyeceğim de, yeni tanıştık güvenmiyorsundur. rahatsız olursun. ne bile
- güvenmemem mi gerekiyor sana? (yüzünde pis bir gülüş. kıza bak lan yazık ya beni saf sanıyor diye güldüm bende.)
+ yok ben sana güvenmiyorum, bir şey çalarsın falan. belli mi olur? hehe

bundan sonrası teferruat zaten. velhasıl bize gitmeye karar verdik. iyi ki dolmuşta varmış cebimde kalan son 10 lirayı taksiye versem, sevişmemiz gerektiğini hissedebilirdim. * bu mantıkla yaşayan erkekler var lan ama, ben şahit oldum. böyle kızın karnını doyurup, hediyeler aldıktan sonra karşılık olarak seks bekliyorlar. hatta bunun matematiğini yapıp rusa gitsem 200 kağıttı olm ona feda olsun bu hediye! diyen sığır bile gördüm. ilk baştaki 200 kağıttı olm kısmını çıkartınca pek romantik duruyor cümle. bu da ayrı bir konu. romantizm neyse artık. bir kadınla sevişene kadar ki zamanı en iyi değerlendiren, kadını sevişmesi gerektiğine en iyi ikna eden erkek romantik oluyormuş, öyle diyorlar. bir de sırf bir am için seni seviyorum diyerek o iki kelimeyi sikip atanlar var ya, ayarım onlara da. ölün len.

hikaye bu kadar hacılar. yani yazabileceğim bu kadar sonrasında işte tekelci serkan abi'ME uğradık. her zamanki yine götürüyorsun birini bakışını attı. bu bakışı atıyor, ertesi gün gelip açıklıyorum amk 'abi biz arkadaşız ya.' diye. bu mahalle baskısı değil de mahalle rahatlığı oluyor heralde. tüm bakkallar böyle amına koyum. hele mahalle bakkalına öğlen vakti kızla gidersen sana böyle 'birazdan sikiş var.' bakışı atıyor. utanıyorum lan ben. gerek yok böyle şeylere. bir de ertesi gün günah çıkarır gibi konuşunca adamla durum iyice boka sarıyor.

+ abi bu arada dün gelen arkadaşımdı.
- biliriz, biliriz. (yanında da karısı pis bir kahkaha patlatıyor hep.)
+ abi hep aynı şeyi yapıyorsun bak. böyle kızın yanında bana göz kırpıyorsun falan. valla kötü oluyorum, ya görürse?
- görmez oğlum. bir sen mi kız atıyorsun eve? (aha yine başa döndük amına koyuum.)
+ abi arkadaşım ya. oturduk.
- sabah oturulmuyor tabi. (buradan sonra pes ediyorum ben.)

ama bu samimiyetin faydası yok değil. param olmayınca falan bir göz kırpıyorum anlıyor o. birde havalı olmamı sağlıyor. bu seferlik benden olsun diyor yada yanımdaki kız arkadaş para uzatınca 'yok ablacığım iyi akşamlar.' diyor. kızda anlamıyor tabi. ama genel olarak sayılan, sevilen bir tip olduğumu hissettiriyor yanımdakine. bu durumu da seviyorum o yüzden hep aynı yere giderim, gittiğim yerdeki insanlarla da samimi olurum. samimi olmak için bir 10 dakikalık boş muhabbet yetiyor. sorunu neyse tahmin edip soruyorum. örneğin bu tekelcinin köpeği vardı. bir kaç gün köpeğini görmeyince 'abi köpek nerede?' diye sordum. adamda anlattı baya baya sonra da kaynattık işte, tanıştık ettik falan neyse ya buraya nereden geldik amına koyuum. 10 parmak yazınca ben akıyor tabi yazı.

öyle işte kankalar. eve gittik. 3 yıllık bir ilişkisinin nasıl ve neden bittiğini anlattı. dinledim, hak verdim, şaşırmam gereken yerde şaşırmış gibi yaptım. sonra en bokta kısma geldi olay. 'ya sen?' sorusu. bu varya illet bir şey lan. benim hiç birşey anlatasım gelmiyor. yani nereden başlayım bilemiyorum, bir de aldatılma olaylarım falan olunca utanıyorum. bir erkeğin aldatılma hikayesi, bir kadının gözünde 'yazık ya buna.' şeklinde bir ifade yaratıyor. o ifadeyi görmek istemiyorum. beni seksi, sempatik, konuşkan, komik olarak bilmesi yeterli yani ne gerek var ağlatmaya. * tabi konuyu hemen değiştirdim, mikrodalgada mısır patlatıldığını bilmeyen bir kızdı. 3 yıllık ilişkisinde pek sinemaya gitmediğini anlamıştım, pek sevilmediğini de anlamıştım, bildiğin koyup geçmişti çocuk. darlandım amına koyuum. yerimde başka bir erkek olsa duygusallıktan istifade kayardı heralde. ben üzülüyorum ya, üzgün bir kadın görünce mutlu etmem lazım tribine giriyorum. tabi sevişerek mutlu etmek değil kasıt.

+ sana görmediğin bir şey göstereyim mi? (bunu derken piçlik olsun diye dudağımı ısırıp kafamla aşağısını gösterdim.)
- nasıl!? (korktuğunu hissetmiştim. sıra geldi sikişe hehehe diyip üstüne atlayacağımı sanmıştı. birini korkutmayı çok seviyorum. biraz daha devam ettiriyim dedim sonra vazgeçtim zaten yeterince susmuştum.)
+ şaka lan salak. nasıl korktun ama.
- anıl hastasın sen cidden. bir şey yapacaksın sandım. (gözleri dolmuştu. hay aklımı sikiyim şunun ayarını bir tutturamıyorum dedim içimden)
+ mikrodalgaya koyacağız o aldıklarımızı sonra da izleyeceğiz patlarken!
- aaa evet! ben hiç görmemiştim.
+ ee buydu zaten görmediğin. yoksa sen (diyip tekrar dudağımı ısırıp kafamla aşağısını gösterdim. güldük yani 20 saniye falan güldük. o noktadan sonra bildiğin arkadaş olmuştuk. mutfağa gittik mikrodalgada mısır nasıl patlıyor onu izlettim. ilginç fantezileri olan bir insanım velhasıl.)

sonra mısırlarımızı alıp arşivdeki filmlere baktık. izlemediğim bir film olması gerekiyordu yoksa sıkılırdım. bu film olayı da acayip. böyle hevesle oturuyorsun film yarak gibi çıkınca üzülüyorum len ben. allah'tan finding neverland filmini izlemişiz. sağlam filmmiş bu arada, tavsiye ederim şiddetle. lan bildiğin ağladım, o da ağladı. birde bu ağladı mı acaba? sorunu var ha. insan film izlerken ağlayınca hemen etrafı merak ediyor, acaba o ağlıyor mu ya? şeklinde. ben filme dalmışım bir sahnede baya baya gözyaşları içinde kaldım yine sonra irkildim hemen. acaba o ağlıyor mu? dedim. çaktırmadan gözlerimle sağ tarafa bakarken, onunda çaktırmadan sol tarafa baktığını görünce göz göze geldik. ağlıyorum ya ne bakıyorsun gıcık? diyerek ağlarken güldük. öyle işte ya böyle de bir anımdı. sabah sabah uyanıp cumartesi günümü niye yazdım bilmiyorum. birazcık kendimi gay gibi hissediyorum ondan belki, birazcık kafama takıldı kız ondan belki, bilemiyorum. ama okuduğunuz için teşekkür ederim len, sizde olmasanız. *

o zaman bu şarkı benden size gelsin; http://www.youtube.com/watch?v=pTaYDuz2N9M
(bkz: misafir umduğunu değil bulduğunu yer)
güncel Önemli Başlıklar