bugün

konstantinos kavafis'in ünlü bir şiiri. nato toplantısının türkiye'de yapılacağı zaman bu şiirin bir kısmını duvara yapıştırımış şekilde görüp, yerine göre ne kadar anlamlı bir şiir olduğunu fark etmiştim. şiir şu şekilde:

neyi bekliyoruz böyle toplanmış pazar yerine?
bugün barbarlar geliyormuş buraya
neden hiç kıpırtı yok senatoda?
senatörler neden yasa yapmadan oturuyorlar?
çünkü barbarlar geliyormuş bugün
senatörler neden yasa yapsınlar?
barbarlar geldi mi bir kez, yasaları onlara yapacaklar.
neden öyle erken kalkmış imparatorumuz?
şehrin en büyük kapısında neden kurulmuş tahtına,
başında tacı, törene hazır?
çünkü barbarlar geliyormuş bugün,
onların başbuğunu karşılamaya çıkmış imparatorumuz
bir de kocaman ferman hazırlatmış
ona rütbeler, ünvanlar bağışlayan.
iki konsülümüzle yargıçlarımız neden böyle
işlemeli, kırmızı kaftanlar giyinip gelmişler?
neden böyle yakut bilezikler parlak
görkemli zümrüt yüzükler takınmışlar?
ellerinde neden böyle altın,
gümüş kakmalı asalar var?
çünkü barbarlar geliyormuş bugün,
onların gözlerini kamaştırırmış böyle takılar.
ünlü konuşmacılarımız nerde peki,
neden her zamanki gibi söylev çekmiyorlar?
çünkü barbarlar geliyormuş bugün,
onlar pek aldırmazmış güzel sözlere.
nedir bu beklenmedik şaşkınlık, bu kargaşa?
(nasıl da asıldı yüzü herkesin!)
neden böyle hızla boşalıyor sokaklarla alanlar,
neden herkes dalgın dönüyor evine?
çünkü hava karardı, barbarlar gelmedi.
ve sınır boyundan dönen habercilere göre,
barbarlar diye kimseler yokmuş artık.
peki, biz ne yapacağız şimdi barbarlar olmadan?
bir çeşit çözümdü onlar sorunlarımıza.* * *
john maxwell coetzee'nin bir romanı. uzun bir süreden sonra ithaki yayınları yeni baskısını yapmıştı da okuma fırsatı bulmuştuk. coetzee, kavafis'in şiirinin son kısmından etkilenip de yazmış gibi geldi bana.
"...
adamın korkuları vardır,
korkunç teorileri...
ve adam hazırlıksız
yakalanmak istememektedir.
çünkü ona göre,
sabah kalktığında şehir
hunların eline düşmüş olabilir
yahut yahudi mahallesinde bir ana,
ruhani çalkantılarla,
haleluyalarla dolu
yeni binyıl için
yeni bir mesih
doğurmuş olabilir, mesela.

yine ona göre, her sabah
aklımızı kundağından çıkarıp
gözlerimizi oğuşturarak,
bakmamızı bekleyen
hep aynı aynalardan,
itmemizi bekleyen
hep aynı kapılardan,
geçmemizi bekleyen
hep aynı sokaklardan,
aynı sofalara açılan
aynı odalardan,
aynı masalarda
aynı adamlardan,
aynı adamlarda
aynı oyuklardan,
aynı sahnelerde
aynı oyunlardan,
aynı ayinlerle
aynı dualardan,
aynı lahitlerde
aynı mumyalardan
geçerek oyula oyula.
geçerek ufala ufala...
"
*
(bkz: waiting for the barbarians)
vatanım sensin'de bir kaç mısrası duyulan şiir.

Üniversite yıllarıma götürdü vallahi...