bugün

bu durumu iki farklı açıdan ele almak gerekir. birincisi çay ikram edilen müşteri gözüyle, ikincisi de çay ikram edilen kişiyi izleyen diğer müşteri/müşteriler gözüyle. çay ikram edilen müşteri, bankaya birden fazla gelmiş, yüklü parası olan ya da kredi çekmek için bankayı ankara asfaltına çevirmiş kişidir. ister istemez şube çalışanları ile tanış olmuştur, yüzlerde istenmeyen/zoraki bir samimiyet vardır. çayı içen zengin müşterinin vakti boldur, lakin şube çalışanlarının ona ayıracak fazla zamanı yoktur. çayını içsin gitsin modundadırlar. kredi çekmek için gelen müşteri ise çayı içerken aklından paranın nasıl geri ödeneceğini, kesilen komisyonların hesabını yapmaktadır. burada çayın tadının hiçbir anlamı yoktur. diğer müşteriler gözü ile de olay, işi de ne bitmezmiş üstelik birde çay içiyor gitmedi gitti. kodaman herhal, bankacılar el üstünde tutuyor. bana bile çay ikram etmediler, acaba sıram gelince ikram ederler mi düşüncesiyle sırasını beklemekte oluyorlar.
Çay bahçesi kadar parayı heba etmenize sebep olur.
içme zikecek.
bir de bankaya çay içmek için gelen müşteriler de azda olsa mevcut. bu tip olan müşterilerin hali vakti yerinde, belli bir eşiğe gelmiş, paralarının sayılarını bilmekte zorlanan genel kanıda elli yaş üzeri kişilerdir. şubeye geldiklerinde müdür ya da sorumlu bir personelle muhattap olurlar. doğrudan ikram kabul edip ya da sipariş verebilme yetisine ulaşmışlardır. orta kahve bile isteyebiliyorlar. geliş sebebine gelince; ilki vadeli hesap dökümlerini hesap cüzdanına işletmek ikincisi ise hesabında olan yüklü miktardaki parası ile bir ay döviz diğer bir ay tl alıp satarlar. internet şubesini kullanmaktan kaçınıp tüm işlemlerini çay içerek şubeden bizzat çalışan ile yaparlar. sonuç olarak diğer müşteriler için fazladan zaman kaybına sebep olunuyor.