bugün
- anın görüntüsü19
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü22
- sinemaların batma aşamasına gelmesi21
- patiswiss17
- akp seçmeni12
- ali erbaş8
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı14
- bülent uygun13
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi19
- ismail kartal8
- 22 nisan 2024 sivasspor fenerbahçe maçı31
- sivasspor'a verilen penaltı25
- trollerin karışması8
- fenerbahçe12
- sözlük yazarlarının pankekleri13
- yoga eğitmeni uzun boylu motorcu şamatacı erkek9
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı8
- profesyonel fotoğraf makinası tavsiyeleri10
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi13
- inmesi binmesinden daha zor olan şeyler14
- stanleywhite10
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı9
- junkman8
- siklememenin getirdiği huzur9
- icardi190511
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması8
- yazarların en rum özelliği11
- galatasaray9
- bakire misin diye soran erkek12
- xdearm8
- johnny bellington17
- icardi1905'in adam gibi adam olması15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar9
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- binali yıldırım'ın servet15
- mersinden kıbrısa yüzmek12
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı9
- sözlükte fake alacak kadar ezik olmak8
- güzel kızların size abi demeye başlaması11
- arda güler9
- türk kızlarının zenci sevdası13
- susmayan durmayan israile gemi ticareti8
- bir insan sizi ne kadar kırabilir13
- şu anda çalan şarkı11
- sevgili kendim12
- afrika ülkeleri ve türkiyedeki enflasyon oranları29
- abberline tarzı saçma sapan başlıklar açmak8
- icardinin bir haftada 600 üzeri entry girmesi8
- ekşi sözlük11
- türk kızlarının beğendiği erkek tipi16
bir aralar ülkemizde trt 1 de gösterilmiş 2.ci dünya savaşında amerikan bi hava indirme bölügünün başından geçen olayların anlatıldıgı ve tom hanks in yönettigi ülkemizde ''kardeşler takımı'' adında gösterilmiş sanırım 22 bölümlük güzel dizi.
hiç başından kalkmadan 10 bölümünüde izleyebileceğiniz sürükleyici ve bağlayıcı olağanüstü dizidir.en etkileyici kısmıda dizideki kahramanların bölüm başında gerçek hallerinin gösterilmesidir.
ayrıca belgesel niteliğinde bir ek bölümü de bulunmaktadır.yani 11. bölüm.
dvd si bile bir oturuşta izlenecek kadar iyi , normandiya çıkarması bölümü (bkz: day of days) carentan işgali (bkz: carentan) ve kesişen yollar (bkz: cross roads) başlı başına bir sinema vizyonu şeklinde çekilmiş mükemmel bir kurgu ve efekt sahibi 101. hava indirme askerlerinin savaşından bir kesit sunan dizi. özellikle yaşayan askerlerle olan sohbet bölümleri bir harika son bölümün vurucu gücü çok yüksek tek bir şekilde özetlemek gerekirse savaşın vahşetliğini askerlerin kardeşliğini zorlukları ve o yılların çetin koşullarını gerçekçi bir biçimde vurgulayan steven spielberg ve tom hanks prodüktörü olan dizi.
ara vermeden tüm bölümleri izlenince insan bakkala giderken bile kaldırımda kamufle olma hissi duyar (bkz: kendimden biliyorum) steven spielberg ve tom hanks'in süper ötesi dizisidir.özellikle askerlerin bölüm başlarında konuşmaları çok güzeldir.
bölümlerinden birinin finalindeki sahne insanın içini ürperten dizi.
--spoiler--
görevli, çamaşırhaneye uğrar. kuru temizlemecideki kadın; ' arkadaşlarının elbiselerini almayacak mısın? ' diye sorar. görevli şöyle bir bakar: hepsi çatışmada ölmüştür.
--spoiler--
savaşın anlamsızlığına parmak basan ve gerçek detaylarıyla etkileyen dizi.
--spoiler--
görevli, çamaşırhaneye uğrar. kuru temizlemecideki kadın; ' arkadaşlarının elbiselerini almayacak mısın? ' diye sorar. görevli şöyle bir bakar: hepsi çatışmada ölmüştür.
--spoiler--
savaşın anlamsızlığına parmak basan ve gerçek detaylarıyla etkileyen dizi.
crossroads bölümünde almanların newbie cs botu gibi sağa sola koşuşturduğu dizidir. sağa sola koşuşturanlar da bildiğiniz asker değil, elit birlik "waffen ss"lerdir, tabi bunu çatışmadan sonra öğrenebiliyorsunuz. yine diğer bazı bölümlerde de alman askerleri beyinsiz robotlar gibi savaşmıştır. buram buram amerikan propagandası kokar bu dizi.
müziğinden tutun dublörlere kadar herşeyi mükemmel olan dizi.
12 bolum halinde dvdsi cikan guzel bir dizi. oyuncular ve cekimler cok kaliteli.
call of duty oynadıysanız, her sahnesini hissedebileceğiniz mükemmel bir 2. dünya savaşı dizisi.
yahudi kamplarının bulunduğu bölüm korkunç derecede inandırıcı olan dizi.
eğer naziler orda gösterildiği gibi bir katliam yapmışlar ise o zamanların etkisiyle bu mason yahudi sebetayist bozmaları bikaç asır daha tepemize biner.
eğer naziler orda gösterildiği gibi bir katliam yapmışlar ise o zamanların etkisiyle bu mason yahudi sebetayist bozmaları bikaç asır daha tepemize biner.
bu diziyle görülüyorki askerlik heryerde aynı. o saçma mantıkdışı olaylar,disiplinin vermiş olduğu psikolojik tahribat ve türlü türlü atraksiyonlar askerde birebir başınıza gelince pekte şaşırılmıyor. gerçekten efsane bir diziydi.
kesinlikle herkese tavsiye edebileceğim kaliteli dizi. ayrıca dizide türk ve amerikan askerleri arasındaki farkları da belirgin bir şekilde görebiliyoruz. avrupalıların amerikan askerlerine tavrını... şöyle ki bazı bölümlerde hollandalı kadınlar yeni tanıştıkları amerikan askerleriyle ulu orta, oracıkta sevişebiliyorlar. ülkesi için onurlu bir mücadele veren asker için sıradışı bir deneyim. ama ne bu dizi ne de yaşananlar amerikanın ne kadar piç bir kültüre sahip olduğunu görmemizi engellemiyor bilakis destekliyor.
10 mini seriden oluşan steven spielberg ve tom hanks imzalı savaş filmlerine yeni bir tat katan bir seriydi serinin devamı the pacificle devam niteliği taşır herkese rahatlıkla önerebilecegim dizilerdir.
güzel dizi ama çok kısa.
lamı cimi yok, mükemmel bir dizi. izleyiciyi inanılmaz etkiliyor, sıradan bir dizi gibi tvden haftada 1 bölüm olmak suretiyle değil mutlaka arşive eklenip en fazla 2 günde tok korına tüketilmesi gerekiyor. dizinin bu kadar etkileyici olmasında şüphesiz olayın gerçek tanıklarının (easy bölüğü askerlerinin) röportajlarını bölüm başında izlememiz etkili oluyor. aynı etki the pacific dizisinde de görülebilir.
dizinin bir diğer artısı sürekli bir kişinin ön plana çıkarılıp kahraman ilan edilmemesi. tabi richard winters diğer karakterlere göre biraz daha ön planda ama ilk 5 bölümde bu böyle. tabur komutanı olduktan sonra, ki bastogne adlı bölümde filan çok daha geri planda kalmıştır. farklı bölümlerde iç sesini dinlediğimiz yanlış hatırlamıyorsam en az 4 karakter var (winters, lipton, eugene, webster).
gerçekçilik olarak ise amerikalıların savaşma azmini ve birbirlerine olan bağlılığını abartmadığını söyleyebiliriz ancak aynı şeyi alman askerleri ve özellikle sıradan askerlerden oluşmayan waffen ss'lerin kara murat filmlerindeki figüranlar gibi düşmesi için söyleyemeyiz. söz konusu olan müttefiklerin kabuslarına giren waffen ss yahu. tamamen gönüllülerden seçilmiş, emirleri doğrudan hitler'den alan en elit panzer tümenleri. crossroads bölümünde ss'ler patır patır dökülüyor, bu bölümde heh olmuş diyebileceğimiz tek şey kamufle olmuş tiger tankın amerikan sherman'ları keklik gibi avlaması.
bunun dışında bu diziye yapılan en büyük eleştiri amerikan propagandası yaptığı yönünde ki kısmen doğru olmakla beraber saving private ryan sınıfına da sokmamak gerekir. pek çok sahnede amerikan paraşütçülerinin esir aldıkları almanları bile sorgusuz sualsiz infaz ettiği, ölülerini soyduğu ve hatta sarhoş olup birbirlerini vurduğu-öldürdüğü oluyor.
bastogne ve the breaking point bölümleri tıpkı the pacific'teki guadalcanal bölümü gibi mükemmel olmuş. sıcacık evinizde rahat kanepenizde izlerken bile oradaki askerler kadar üşürsünüz. almanlar ormanı topa tuttuğunda neredeyse yere kapaklanıp miğferimi aramaya başlayacaktım. bunda biraz da ard arda 5-6 bölüm izlememin etkisi de var tabi.
9. bölüm olan why we fight'ın ayrı bir yeri var. izleyiciyi savaş moduna soktuğu anda herşeyi sorgulatıyor. tıpkı Erich Maria Remarque'ın efsanevi romanı batı cephesinde yeni bir şey yok'taki paul gibi bir asker şöyle diyor (öldürülen bir alman askeri için); "eminim başka bir hayatta çok iyi dost olabilirdik, belki o da balık tutmaktan hoşlanıyordu. ama ikimiz de yapmamız gerekeni yapıyorduk" bu sözleri röportajdaki emekli askerlerden birisi de söylüyor olabilir karıştırıyorum belki de.
dizinin en karizmatik ve esrarlı adamı şüphesiz yüzbaşı speirs;
dizideki http://farm1.static.flick...131735_4d1e99e1af.jpg?v=0
gerçeği görsel
speirs hakkında dolaşan normandiya'da 20 alman esire önce sigara ikram edip daha sonra hepsini infaz ettiği dedikodusu da açıklığa kavuşturulmadı. adamın efsane olmasında biraz da bu etkili oldu ve tabi the breaking point bölümünde aptallaşan teğmenin yerine cepheye koşup çil yavrusu gibi dağılmış easy bölüğünü kurtarması. operasyon sırasında alman askerlerinin arasından koşarak geçip diğer bir müfrezeyle irtibat kurup aynı şekilde geri dönmesini deyim yerindeyse "oha falan olarak" izledim.
dizinin çok hoşuma giden bir ayrıntısı da son bölümde avusturya'da teslim olan bir tabur ya da alay askerin komutanı olan alman generalin, lipton'dan izin alıp askerlerine yaptığı ve bizim Joseph Liebgott çevirisinden dinlediğimiz konuşma. yahudileri buldukları toplama kampında bile bu kadar etkilenmedim; "hepiniz barış dolu uzun bir hayatı hak ediyorsunuz".
ikinci dünyü savaşına ilgisi olanlara tavsiye etmeme bile gerek yok mutlaka izlemişlerdir. konuya ilgi duymayanlar için de tavsiye edilebilecek mükemmel bir dizi. imdb'de yaklaşık 77 bin kişinin oylamasıyla 9.6 puanı var. herhalde dizinin kalitesi hakkında bir fikir verir.
ayrıca bunu beğenen bunu da beğendi;
(bkz: the pacific)
dizinin bir diğer artısı sürekli bir kişinin ön plana çıkarılıp kahraman ilan edilmemesi. tabi richard winters diğer karakterlere göre biraz daha ön planda ama ilk 5 bölümde bu böyle. tabur komutanı olduktan sonra, ki bastogne adlı bölümde filan çok daha geri planda kalmıştır. farklı bölümlerde iç sesini dinlediğimiz yanlış hatırlamıyorsam en az 4 karakter var (winters, lipton, eugene, webster).
gerçekçilik olarak ise amerikalıların savaşma azmini ve birbirlerine olan bağlılığını abartmadığını söyleyebiliriz ancak aynı şeyi alman askerleri ve özellikle sıradan askerlerden oluşmayan waffen ss'lerin kara murat filmlerindeki figüranlar gibi düşmesi için söyleyemeyiz. söz konusu olan müttefiklerin kabuslarına giren waffen ss yahu. tamamen gönüllülerden seçilmiş, emirleri doğrudan hitler'den alan en elit panzer tümenleri. crossroads bölümünde ss'ler patır patır dökülüyor, bu bölümde heh olmuş diyebileceğimiz tek şey kamufle olmuş tiger tankın amerikan sherman'ları keklik gibi avlaması.
bunun dışında bu diziye yapılan en büyük eleştiri amerikan propagandası yaptığı yönünde ki kısmen doğru olmakla beraber saving private ryan sınıfına da sokmamak gerekir. pek çok sahnede amerikan paraşütçülerinin esir aldıkları almanları bile sorgusuz sualsiz infaz ettiği, ölülerini soyduğu ve hatta sarhoş olup birbirlerini vurduğu-öldürdüğü oluyor.
bastogne ve the breaking point bölümleri tıpkı the pacific'teki guadalcanal bölümü gibi mükemmel olmuş. sıcacık evinizde rahat kanepenizde izlerken bile oradaki askerler kadar üşürsünüz. almanlar ormanı topa tuttuğunda neredeyse yere kapaklanıp miğferimi aramaya başlayacaktım. bunda biraz da ard arda 5-6 bölüm izlememin etkisi de var tabi.
9. bölüm olan why we fight'ın ayrı bir yeri var. izleyiciyi savaş moduna soktuğu anda herşeyi sorgulatıyor. tıpkı Erich Maria Remarque'ın efsanevi romanı batı cephesinde yeni bir şey yok'taki paul gibi bir asker şöyle diyor (öldürülen bir alman askeri için); "eminim başka bir hayatta çok iyi dost olabilirdik, belki o da balık tutmaktan hoşlanıyordu. ama ikimiz de yapmamız gerekeni yapıyorduk" bu sözleri röportajdaki emekli askerlerden birisi de söylüyor olabilir karıştırıyorum belki de.
dizinin en karizmatik ve esrarlı adamı şüphesiz yüzbaşı speirs;
dizideki http://farm1.static.flick...131735_4d1e99e1af.jpg?v=0
gerçeği görsel
speirs hakkında dolaşan normandiya'da 20 alman esire önce sigara ikram edip daha sonra hepsini infaz ettiği dedikodusu da açıklığa kavuşturulmadı. adamın efsane olmasında biraz da bu etkili oldu ve tabi the breaking point bölümünde aptallaşan teğmenin yerine cepheye koşup çil yavrusu gibi dağılmış easy bölüğünü kurtarması. operasyon sırasında alman askerlerinin arasından koşarak geçip diğer bir müfrezeyle irtibat kurup aynı şekilde geri dönmesini deyim yerindeyse "oha falan olarak" izledim.
dizinin çok hoşuma giden bir ayrıntısı da son bölümde avusturya'da teslim olan bir tabur ya da alay askerin komutanı olan alman generalin, lipton'dan izin alıp askerlerine yaptığı ve bizim Joseph Liebgott çevirisinden dinlediğimiz konuşma. yahudileri buldukları toplama kampında bile bu kadar etkilenmedim; "hepiniz barış dolu uzun bir hayatı hak ediyorsunuz".
ikinci dünyü savaşına ilgisi olanlara tavsiye etmeme bile gerek yok mutlaka izlemişlerdir. konuya ilgi duymayanlar için de tavsiye edilebilecek mükemmel bir dizi. imdb'de yaklaşık 77 bin kişinin oylamasıyla 9.6 puanı var. herhalde dizinin kalitesi hakkında bir fikir verir.
ayrıca bunu beğenen bunu da beğendi;
(bkz: the pacific)
the pacific'e alternatif dizidir. eğer ikisini de izlemediyseniz önce the pacific'ten başlayın . sonra bunu izleyin. bunu önce izlerseniz pacificten tat alamayabilirsiniz.
tom hanks- steven speilberg ikilisinden er ryan klasiğinden sonra ortaya çıkardıkları bir mükemmel yapıt daha. 6 dalda emmy ödülü başta olmak üzere birçok ödülede layık görülmüştür.
(bkz: kardeşler takımı)
(bkz: kardeşler takımı)
oldukça güzel. kapatayım işim var diyorsunuz ama olmuyor. dizi sizi adeta sürüklüyor, uykunuz varsa uykunuz kaçıyor. bir de israil lobiciliği sezdim 8 ya da 9. bölümünde. tamam iyi hoş veriler kullanmışsınız da, öldürülen yahudi sayısı 8 milyon küsürken, 14 milyon civarı olarak yansıtılmış. bunlara rağmen izlemeye değer dizi.
the pacific'i daha önce izleme gibi bir hata yapmadan, ilk olarak izlenmesi gereken dizi. kesinlikle daha iyi.
6,7,8 gibi orta bölümleri oldukça sıkıcıdır. Bunda olayların çözümlenme halinde olması oldukça etkilidir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar