bugün

şanlıurfa da içinde bol miktarda balığın bulundugu gölün adıdır.Hz.ibrahim için yakılan büyük ateş suya ,odunlar ise balıklara dönüşmüştür.
sans eseri atılmış goldur..
manevi anlamı çok büyük olan, yeryüzünde türüne ender rastlanır özelliklere sahip göl.
ayrıca çevresinde; "balık tutmak yasaktır" tabelasını göremeyeceğimiz göldür.
urfa'da bulunan ve diğer adının ayn-zeliha olan göldür.
asıl adı: (bkz: halilürrahman gölü)dür.
soma'da urfadakinin küçük versiyonu vardı bunun. yanında köfte yenir, ekmekler balıklara atılırdı.
normal olandır.
(bkz: gölde balık olur)
Bodrum'a gitmeyi tercih edip yada izmir'de tatil yapmayı iyi eyleğen insanların kültürel bir amaç güderek gidip görmelerini tavsiye ettiğimiz yer. Bu ülke sahillerden ve 5 yıldızlı otellerden ibaret değildir. belki gölün etrafında bikinili kızlar yoktur fakat muazzam bir görüntüdür ve kültürel açıdan bir şeyler katar insana.
hakan şükür ün golü.
balıklarından yiyen insanın öleceği rivayet edilir, balıklardan yeme cesaretine sahip bir insan bulunamamıştır..
efsane şöyledir efendim:

nemrut zulmü ile çevresine korku ve dehşet saçar. bu dönemde din adamlarına bir gece gördüğü rüyayı yorumlatır. doğacak çocuklardan birisi onu öldürecektir. bunu duyan nemrut o yıl doğacak bütün çocukların öldürülmesini emreder. ibrahim peygamberin annesi sara hatun kaçarak bir mağaraya gizlenir. çocuğu bu mağarada doğurur, dallardan bir beşik yapar, çocuğu burada bırakıp tekrar döner. çocuğu bir dişi ceylan emzirir.
Aradan zaman geçer askerler ibrahim peygamberi mağarada bulurlar. nemrutun huzuruna getirirler. hiç çocuğu olmayan nemrut ondan hoşlanır ve ibrahim peygamberi yanına alıp büyütür.
nemrutun zulmü, haksızlığı ve putlara tapışı, halkında putlara tapmaya zorlanışını gören ibrahim peygamber insanların kendi elleri ile yaptıkları bu putların allah olmadığını söyler. halka bu düşüncelerini anlatır. halk korkudan ağzını açamaz. nemrutun evlat edindiği zeliha ona inanır, ama nemruttan oda çok korkar. hz.ibrahim ile Zeliha arasında bir sevgi bağı oluşur.
bir tören günü herkesin törene gittiği an hz ibrahim sarayın putlar bölümüne girer. bir baltayla bütün putları parçalar, baltayı da en büyük putun üstüne asar. törenden dönenler endişeye kapılırlar. nemruta haber verirler. rahipler bunu hz.ibrahimin yapabileceğini öne sürerler.
nemrut bir kurulla onu yargılar, hz.ibrahim görüyorsunuz ya işte balta büyük putun omuzunda. balta kimdeyse bu işi o yapmıştır der.
öfkelenen nemrut, bir taş parçası baltayı eline alıp bu işi nasıl yapar diye haykırınca hz. ibrahim işte benim anlatmak istediğim de budur. siz kendi ellerinizle yaptığınız bu taş parçalarından medet umuyor, sizi kötülüklerden korumasını bekliyorsunuz. tanrı diye ona tapıyor, adak adıyor, başınız daralınca ona koşuyorsunuz. bu gerçekten tanrı ise neden diğerlerini kırmasın deyince şaşkınlık geçiren nemrut ve çevresindekiler ibrahimin üzerine yürürler. nemrut hz.ibrahimin yakılmasını emreder.
her taraftan toplanan odunlar halilürrahman gölünün bulunduğu yerde yığılır. odunlarla kocaman bir dağ meydana gelir. nemrutun kalesinin kuzeyinde ki iki büyük sütun yaptırılır. urfa kalesindeki sütunlar, 7 kişi ancak sarabilir bir sütunu. hz.ibrahim bu sütunlar arasına gerilerek halatla ateşe fırlatılması düşünülür. bu sütunlara mancınık denilmektedir. zeliha gece gündüz babasına yalvarır. Ama nemrutun yüreği yumuşamaz. ibrahim sütunlar arasına gerilen halattan ateşe fırlatılır. odun yığınlarının ortasına düşer düşmez ateş yerine burası bir göl olur. atılan odunlar balığa dönüşür. hemen yanı başında küçük bir göl daha vardır. balıklar yandıkları için üzerinde kara lekeler bulunur. göle halilürrahman gölü adı verilir. zelihanın göz yaşlarından oluşan küçük göle de zeliha'nın göz yaşları anlamına gelen aynızelihaa adı verilmiştir.
halk inanışlarında göl veya göldeki balıklar kutsal sayılmaktadır. bu balıklara dokunanların öleceği, yada başına bela geleceğine inanılır.
tarihi kaynaklara göre o göl antik çağlardaki sarayların bahçesinde olan balıklı göllerdendir. muttemelen süryanilerin atalarından kalmadır. hazreti ibrahimin yaşadığı şehir urfa değil ur şehridir.
şanlıurfa'ya turist çekmek içn uydurulmuştur. ne gerek var fabrika yapmaya kalkındırmaya kutsal burası de yerli yabancı turist dolsun. yok efendim odunlar balık olmuşta, balıktan yiyen ölürmüşte...
bildiğin sazan cinsi balık be. suriye tarafında tutup yiyorlar o yüzden kaçmasınlar diye suriye tarafına akan bölümüne demir elekler konmuştur. ayrıca balıklı havuz olmalı adıda. orası gölse van gölü okyanustur.
Doğru adı Balık Gölü olan, volkanik set gölüdür.
her efsanenin bir çıkış noktası vardır.
M.Ö. 333 yılında hocası aristo'dan etkilenerek yunan kültürünü dünya ya hakim kılmak isteyen Büyük iskender pers imparatoru Dara'yı isos savaşında ağır bir yenilgiye uğratarak güney doğu anadolu ve dolayısyla urfanın kapılarını yunanlılara açmıştı. fakat iskenderi büyük bir sürpriz beklemekteydi. gelişmiş felsefesi ve dini simgeleriyle kültürel bakımdan üstün bir şehir. yunan mitolojisiyle oluşan sentez sonucu çeşitli öğeleri olan bir pagan inancı şekillenmişti bölgede.

o dönemler en çok önem verilen figürlerden biri Atargatis (Tar'ata) verimlilik ve üretkenlik tanrıçasıydı; ayrıca su kültüylede ilgiliydi. simgesi yarı balık yarı kadındı. (tarihteki ilk deniz kızı figürüdür). balık üretkenliği simgelerken suda yaşamı simgelemekteydi. bu tanrıça için birçok tapınak inşa edilmişti bunların ortak özelliği balıklı tatlı suların bulunduğu yerlerde hemen göl veya akarsuların kıyısında yapılmalarıydı. bu göllerdeki balıklar kutsal sayılırdı ( yenmezdi, avlanılmazdı ) ve hatta bazıları müthiş mücevherlerle süslendirilmişlerdi. göllerin ortasındaki sunaklara insanlar adak adamak için yüzerek giderlerdi. balıkları inançlarından ötürü yemek ve dokunmak yasaktı. fakat özel günler geldiğinde papazlar ritüellerinin bir parçası olarak yerlerdi. ek olarak tanrıçanın verdiği nimet olan üretkenliklerine, bir teşekkür olarak erkekler hadım edilirdi. müzikler söylenir danslar edilirdi. bu tapınakların en ünlülerinden biri ascalon şehrindeydi (akdeniz kıyısının 40 mil güneyinde kudüsün batısında kalan antik bir şehir ) bir diğeride günümüz Şanlıurfa sındaydı (Edessa).

1950 yılına kadar balıklıgölle halk iç içeydi, o dönemler gölün hemen bitişiğinde halktan kişilerin evleri bulunurdu, evlerin içinde kanal düzenekleriyle küçük havuzlar vardı, ev ahalisi misafirlerine gölün balıklarından ikram ederdi. bu ve çevre evler 1958 yılında vali kadri erdoğan tarafından yıktırılmış ve bugünkü cami yaptırılmıştır yerlerine.
görsel

yunan mitolojisine de etkiyen bu eski inançların afrodit ve amazon kültünün kaynağı olduğu öne sürülür. yunanlılara göre atargatis bir tanrıça olarak ölümlü bir çobana aşık olmuştur. aşklarını yaşarlar fakat yıllar geçer ve yaşlanarak ölür çoban. buna çok üzülen atergatis kendini boğmak için bir göle atar. fakat gölün suyu onun güzelliğine kıyamaz ve onu boğmak istemez bunun içinde ona nefes alabilme yetisi ve yüzmek için balık kuyruğu verir. (diğer versiyona göre de çobandan hamile kalan atergatis utancından çobanı kendisi öldürür ve kendini de öldürmek isteyip suya atlar) hamile kaldığı kızı asur güzellik tanrıçası semiramis tir.

bir diğer şeklinde ise atergatis aslında cenneten fırat nehrine düşen bir yumurtadan çıkmıştır ... balıklar yumurta düşünce onu kıyıya sürüklemişlerdir. bir güvercin ise kuluçkaya yatıp yumurtanın sıcak kalmasını sağlamıştır. atergatis daha sonra minnettarlığını göstermek çin zeustan yıldızlardan balık şekli oluşturmasını istemiştir. bunun üzerine zeus balık takım yıldızı nı oluşturmuştur.

(not : atergatis yunanlılardan öncede mevcuttu .. yunanlılara geçiş derketo adıyla oldu ilk olarak sicilya kıyılarında yerleşmiştir. tüccarlar köleler ve paralı askerler tarafından anlatılıp yaygınlaşmıştır. romalılar onu suriyenin tanrıçası olarak benimsediler )

hikayenin edessa versiyonunda ise balıklıgölde suya atlayan atergatis urfanın ilçesi olan ceylanpınar daki günümüzde aynel urus denilen bir başka su kaynağına çıktığına inanılırdı. günümüzde hala balıklıgöl etrafında yapılan kazı veya yol çalışmalarında bu eski tapınağa ait sunaklar deniz kızı heykelleri ortaya çıkmaktadır.
görsel

balıklıgöl ve ibrahim hikayesi müslümanların urfayı ele geçirmesinden sonra bölge efsanelerinin bu dine uyarlanması sonucu oluşmuş ve günümüze gelmiştir. yani bugünkü balıklı göl aslında atergatise atfedilmiş bir tapınaktı eski çağlarda.

urfa halkının mancınık sandığı (hz. ibrahim ateşe; inanca göre bu mancınık aracılığıyla atılmıştır.) sütunları zamanın nuhadra'sı (yüksek memur) Eftuha (aftuha) yaptırmıştır. sütunların üstünde kimin için dikilmişse o kişiye ait heykeller bulunmaktaydı. sütunların birisinin üzerindeki yazıtta da ''Ben, Eftuha'yım. Güneşin oğluyum. Bu sütun ile heykeli Mano'nun kızı Şelmet için yaptırdım'' yazılıdır. kraliçe şalmat'ın heykelini taşıyan bu sütun, yıllar geçtikten sonra söylentilerle mancınık olup çıkmıştır.
herkesin mutlaka görmesi gerektiği mükemmel bir yer. anlatılmaz yaşanır!
hz.ibrahim' in makamının olduğu yerdir. Balıkların bir rivayete gore, hz. ibrahim yakıldıgı zaman, balıkların bulunduğu göle düşer ve ateş balıklara dönüşür.
urfanın simgesi olmuş balıklarıyla meşhur ilginç göl.
Aklıma rakı getiren balıkların olduğu havuzcuk.
Harika bir yer. Tek kelime ile müthiş. insanlar dini duygularını kabartmak için buraya gelmem yeterli.
etrafında içki içmkek yasaktır. urfalılar balıklar yine bir şeye dönüşecek sanıyor galiba. ulen yıl olmuş 2014, bunlar indiana jones'taki yerlilerin kafasını yaşıyor...
etrafında bol turist, huzur bulunan yer.
abartılacak yanı olmayan göldür.
Şanlıurfa'nın en turistik mekanıdır.
HZ ibrahim için hazırlanan Ateş'in suya ateşteki odunların da balığa dönüştüğüne inanılır.
Cuma günü sarı balığı görüp Dilek tutarsanız dileğinizin kabul olacağına inanılır.
Hemen arkanızda kalan Urfa kalesinde seyr-i Urfa diye bir cafe var manzarası çok güzel menengüç kahvesi daha güzeldir.
bir mucizenin gerçekleştiği urfa'da bulunan göldür, ama çevresi çok kalabalıktır, hele hele yazın gittiyseniz hiç çekilmezdir.

menengiç kahvesini ilk orada içmiştim, hiç sevmemiştim.