bugün

Belli başlı türk buluşlarındandır. sosyalleşmemiş şehirli zevatın, tembellikle taçlandırılmış bir davranış biçimidir. en kötüsü sokakta geçen birinin başına rastlaması, ya da yere düşen poşetin patlaması sonucu poşeti atanın ne haltlar yediğinin ayaklar altına serilmesi vakaasıdır.
çöp bidonuna denk getirilebildiği sürece hiç bir sorun teşkil etmeyecek eylemdir.
ama yine de kapıcının almasının beklenmesi yeğdir.*
poşetin içi boş olduğu sürece çok da sorun olmayacak eylem. * *
(bkz: poşete yazık)
biraz hayvanlik iceren bir harekettir.
çöp kovasının keşfinden haberdar olmayan eblehin, alabileceği tepkileri göğüslemeyi göze alarak yapmış olduğu davranış(bozukluğu).
hayvanliktir ama posetin icindekilerin ne oldugu ayrica onem tasir.

yillar once ev arkadasimla yasadigim ortakoy'deki evimde bina onune birakmamiz gereken posetleri usengeclikten indirmemistik. ustelik sular da akmiyordu ve biz tipik bir umursamaz insan mantigiyla 9348 gun onceden duyuru yapilmis olmasina ragmen acil durumlar icin kullanabilecegimiz suyu biriktirmemistik. para siciyormuscasina bircok seyi eve aldigimiz damacana erikli ile halledebilsek de, ev arkadasimin aniden gelen durdurulmaz sicma istegi gecemizi hareketlendirdi.

uzun ugraslar ve telkinlerim sonunda "yok o bok sabaha kadar orada kalamaz" diye karar vererek, kendisini torbaya sictirtma cabalarim basarili oldu. 293 posete (evet, abartmayi seviyorum) koydugumuz o hic de siradan olmayan bok, salonun ortasinda duruyordu ve ne yapacagimizi bilmiyorduk.

"yok o bok sabaha kadar orada kalamaz" diye karar verdik tekrar ve o gece cop arabasinin gelecegini hatirladik. zaten copleri de indirmek gerekti. uzun tartismalar sonunda ikimiz de inmemeye ve cop/bok posetlerini camdan atmaya karar verdik.

gercekten cople dolu olan poset, buyuk bir gurultuyle mahalleyi ayaklandirdi cunku icindeki siseleri hesaba katmamistik. biraz iceride durduktan sonra - oncesinde isiklari da kapatmistik zaten ayilik yapan evin biz olmadigini belli etmek icin - sira bok posetine geldi.

bu nasil guzel suzulmek bu nasil endam, size anlatamam. hele yere dustugunde cikardigi o yumusak "pff" sesini hala dun gibi hatirlarim.
bizim eski mahallede modaydı adamın kafasına yoğurt kovası atmışlar adam gecenin üçünde mahalleyi ayağa kaldırdı resmen.
eğer çöp bidonu evinizin dibindeyse evin en küçüğünün tek hamlede yapmayı düşlediği şeydir.ne de olsa ucunda apartman inip çıkmak var.
o poşet patlar etraf çöp alır. bu ne biçim zihniyettir. aşağı inerken adam gibi at çöp poşetini . çevreye zararlı mahlukat.
çok ayıp etmektir, bunun bir üst versiyonu da, 10 katlı apartmanınızın son katından seslendiğiniz şık hanımefendiye, "hanfendiciğim şunu bir atıverir misiniz?" lafını bitirmeden 10 kiloluk poşedi elinizden boşluğa bırakmanız, kadıncağız yukarıya baktığı anda da, hastanelik olmasıyla sonuçlanacağı eylemdir, işte bu versiyon, ayıbın yolunu kayıp etmektir.
kafası güzel her yaştan kişinin hiç bir pişmanlık duymadan sergileyebileceği eylemdir.

öğrenci yurdu gibi mekanlarda balkon yerini pencere, teras, dam gibi mekanlara bırakabilir.
4. kattan aşağıdaki çöp kutusuna süt kutusu atmayı deneyen bir anneannenin torunu olarak objektif olamadığım konudur.
ağzına kadar dolu battal boy çöp torbası ile 4.kat balkonunda denenmemesi gereken olaydır.
(dikkat tecrübe konuşuyor)
yüksek katlı binalarda üst katlarda oturanların alttakilere imrendiği durumdur.
tembellikten olabilir yani aşşağıya ya da 1. kattaysa dışarıya kadar o bir sürü çöpü taşımaya üşendiği için önceden poşetleri atıp dışarı çıkıp çöpe atıyor olabilir.
(bkz: arkadaşlar insan mısınız)

net hayvanlıktır.

bizim sokakta eşeğin biri vardı böyle 5. kattan camdan atıyordu, hayır bir de mal denk getiremiyordu da konteynere, yere düşen torba patlıyor sokağa dağılıyor. bir gün kendisini sert bir dille uyardık ahali olarak. ibne gizli gizli yapmaya devam etti bir süre, manyak mıdır nedir bağımlısı galiba camdan çöp atmanın. neyse sonra kesti. göt.
Bir bu birde sofra veya halı silkeleyenlere acayip kılım. Tam şöyle güzel yemek yerken balkonda bu edepsizliği yapanı aşağı atmak elzemdir.
Net serefsizliktir.

Ben kuşlara yem koyuyordum cama. Bahçedeki adam gelip bahceye düştüğünü ve fare geldiğini söyledi. Yaşlı bir adam tek yaşıyor. Çok üzüldüm. Kuşlar yerken hep döküyormuş meğer. Sonra yemi yemek için bahçeye inenleri kediler yakaliyormuş . Ölen kuş cesetlerine de fareler geliyormuş.
Farkında olmadan iyilik yaptığımı sanirken hayvanlara zarar veriyormuşum. Eski ev çatı katındaydı. Orada çok kolay besliyordum kuşları. Pencere onleri kocamandı hâliyle.
Ekosistemi bozacaktım nerdeyse.

Çöp fırlatmak ney lan?
O çöpler toplanır,
Vatandaşın kapısı çalınır,
Açar açmazda bütün çöpler kapıdan içeri fırlatılıp gülen bir yüzle "iyi günler, çöpünüzü yola düşürmüşsünüz" denip dönüp arkanı gidilir.
Bir kötünün Yedi Mahalleye Zararı Dokunur...
(bkz: karpuz komşu)