bugün

hıyarlı bacılar arkadaşlar...

yıllarca kar kış demeden sabahın 5'lerinde kalkıp sapık patronunuzun tacizlerine rağmen fabrikadaki işinize sırf bacım nutellasız, vitaminsiz gıdasız kalmasın diyerek gidip geldiğiniz, küçüklüğünden itibaren helal sütten başka bir şey emmemesi adına en nadide dini öğretilerle eğittiğiniz, okula başladığı ilk günden okulu bitirdiği güne kadar her gün serserilerin elinde oyuncak olmasın, bacımın başına bi bela gelmesin diyerek okula götürüp getirdiğiniz, bununla da yetinmeyip, belki ben işteyken okulda bacıma sarkarlar, sıranın altından 6600 çekimleri yapıp xhamster'a koyarlar diyerek sütyenine, küloduna ve birtakım tenasül yerlerine amerika'dan 3000 dolara özel siparişle getirttiğiniz micro takip cihazları yerleştirip güvenliğini sağladığınız bacınızı; yorgun olduğunuz bir akşam "ulan bi duşa gireyim sırtım da acayip ağrıyo akoyim" diye söylene söylene banyo kapısını açıp, tesadüf eseri kapısı kitlenmemiş banyonun içinde bacınızı, tek bacağı küvetin kenarına koymuş vaziyette çırılçıplak elinde çengelköy hıyarıyla basmaktır...

---

geçtiğimiz günlerde eski okuldan samimi bir arkadaşımın başına geldi bu hadise... kendisi yakın zamanda bizim semte yakın bir mahalleye taşındığı için artık eskisi gibi görüşmeye başladık. off be dostlar; bu hayat öyle bir hayat ki, insanın başına her şey geliyor. benim kafam rahat demeyin, en rahat olduğunuz an, en tehlikede olduğunuz andır çünkü. hani hep derim ya hayırlı bacılar diye; allah hakikaten bacının hayırlısını nasip etsin. yoksa öyle bacılar var ki piyasada vallahi adama müebbet yedirir, öldükten sonra bile kemiklerinizde hissetmeye devam edersiniz namussuzluğun ve ihanetin nahoş kokusunu ve ölümle bitmez bu işin sonu; ahirette bacınızdan sorumlu tutulacağınız için, onun yüzünden cehennemde bile yanarsınız, acımazlar atıverirler zebanilerin kucağına, reverse cowgirl yaparsınız zenci zebanilere...

velhasıl, ayda yılda bir görüştüğüm fuat'la artık okul zamanlarındaki gibi sık sık görüşmeye başlamıştık. bizim mahallede her akşam takıldığım kahveye çağırıyordum onu, muhabbet çeviriyorduk eski günlerden, arada sırada da dini sohbetlerime davet ediyor, önceden kız kardeşi olduğunu bildiğim için durum yoklaması çekiyordum:

etuuu: fuat şimdi senin kız kardeşin okula falan gidiyo mu, yoksa evde mi? liseyi bitirmiştir heralde? adı neydi onun ya unuttum bu arada, kaç sene oldu..

fuat: okuyor ya okumaz mı, üniversite ikinci sınıfta deniz. marmara'da okuyor iletişim.

etuuu: yapma ya üniversite he.. hmmm iletişim hem de. gazeteci mi olucak yani? bissürü kameraman falan. eve de gelmicek günlerce işler yoğun olunca. hmmm...

fuat: ee ne var anlamadım, gastecilikte iyi para var olm!

etuuu: dur 1dk salih arıyo... amk piçi ödemeli arıyo gene, aramıcam amk beklesin evde. hizmet bekliyo ayağına, hazırlasın yemeğini... her neyse, bak kardeşim öyle para olayını düşünürsen o zaman hepimiz daha fazla para için daha farklı işler yapalım. mesele para değil. bu gastecilik işi sakat ben sana diyim. bu televizyoncular falan aşırı sapıkmış öyle diyolar. ali kırca'yı nası bitirdiler bak zamanında. bu televizyon işleri çok sakat işler, bence başka bölüme gitsin. ilahiyat falan var oraya yazdır.

fuat: lan yok be olm ne ilahiyatı. hem çoktan başladı artık 2. sınıfta. ben zaten karışmam ona, kendi nası biliyosa öyle yapar, akıllı kız zaten. biliyosun babam öldükten epey sarsıldık, biz de fazla üzerine gitmedik içine kapanmasın diye. ayrıca sana ne olmuş böyle lan değişik olmuşsun, eskiden böyle değildin sen hayırdır?

etuuu: değiştim artık fuatçım, delik ayırt etmediğim zamanlar geride kaldı. beni yanlış anlama yani iyiliğin için söylüyorum bak kızacaksın ama ben senin yerinde olsam üniversiteye bile gitmesine izin vermezdim yani. bak benim bacıma; halasının yanına gönderdim onu, evinde oturur ev işlerini yapar. daire kapısından 10 metre uzaklaşamaz hemen telefonuma takip merkezinden mesaj gelir, benim iznim olmadan allah'a dua bile edemez. halama gönderdim ama ona bile güvenmem bu konuda işimi sağlama alırım...

fuat: şaka yapıyosun? manyak mısın olm sen, yazık lan kıza. o kadar üstüne gidilir mi insanın!

etuuu: ulan ne şakası ateist misin sen? binlerce rtl verip özel mikroçip takip cihazları getirttim yurtdışından sırf bunun için. her yerinde takılı... bacısına sahip olamayan ilerde karısına da sahip olamaz, sonra doğan çocuk bakkala benzer bunu yaz kafana. benden sana dost tavsiyesi olsun.

fuat: hahahahhahha ulan hastasın sen yemin ederim, bakkala benzer he aahahahahhaha... neyse ben kalkıyorum alışveriş yapıcam evde bi şey kalmadı... geliyo musun?

etuuu: iyi hadi kalkıyım ben de. salih bekliyo evde, bacım da yok evde aç kalmıştır tek başına. demin de aradı çünkü.

yolda giderken düşündüm; bir insan nasıl kız kardeşini tek başına üniversiteye yollar diye üzüldüm. çünkü üniversitelerin hali belli, hele ki iletişim gibi civcivli bir bölümün, insanın başına ne belalar açacağı aşikar... düşündüm, düşündüm... o ara manavın önünden geçerken fuat bir şeyler almak istedi:

fuat: etu dur şurdan domates salatalık falan alıcam, sana lazım mı bi şeyler?

etuuu: yok ben bim'den alıyorum sebzeleri ucuz orda, sağ olasın..

fuat: usta ordan 2 kilo çengelköy hıyarı tartsana, iyilerinden ver bak kırık çatlak olmasın hıyarlar, sulu olanlarından ver...

etuuu: 2 kilo hıyarı napıcan lan? fazla değil mi?

fuat: yaa bizim deniz gözüne yüzüne falan koyuyor şişkinliği alıyomuş. uykusuz kalıyo kız çoğu zaman derslerden dolayı. iyi geliyomuş hıyar cildi besliyomuş. ben de izledim geçen saraçoğlu anlatıyodu...

etuuu: olm hıyara ne gerek var, ben sana zemzem getireyim onla yıkasın yüzünü her sabah, yüzüne nur gelir. bu kadar hıyar almaya ne gerek var. hıyar olma parana yazık.

fuat: salla ya, zaten salataya falan da konuyo...

o an takkemde ampuller yanmıştı... bu kadar fazla hıyar pek hayra alamet değildi. çünkü düşündüm; yüzüne koysa koysa 5-6 dilim koyardı, yarım kilosu da salataya falan gitse, gerisi ne oluyordu bu hıyarların? sonra silkeledim kendimi, "saçmalama amk nimetle düşündüğün şeye bak günahtır" dedim.

bu düşünceler içinde fuatların mahallenin başına gelmişiz. "yarın gel kahveye okey çeviririz" dedim. öpüştük, sözleştik... o esnada salih aradı tekrardan:

salih: nerdesin amk ya arıyorum arıyorum açmıyosun! hadi rtl'si biticek telefonun sen ara kapatıyorum...

etuuu: heh aradım işte ne var noldu söyle? yoldayım geliyorum amk bekle. fuatlaydım, bu arada var ya anlatıcaklarım var sana sağlam dedikodular hihi.

salih: çabuk gel biftekli whiskas konserve al gelirken. konserve olsun ama bak kuru mama olanlardan alma..

etuuu: tamam alırım kapat hadi.

eve varıp olanları salih'e anlatığımda o da çok şaşırmıştı çünkü şaşılmayacak gibi değildi:

etuuu: kahvedeydim bizim fuatla, bacısı üniversiteye gidiyomuş biliyo musun. hem de hangi bölüme tahmin et..

salih: allah aşkına çatlatma adamı, hangi bölümmüş?

etuuu: sıkı dur... iletişimmmm!

salih: ayyy eyvahlar olsun! fuat abi çok yanlış yapmış söyliyim sana, onun başına bi gelecek var.

etuuu: aynen ben de söyledim aynısını. hatta dedim yani ben senin yerinde olsam göndermem falan diye ama pek oralı olmadı...

salih: boşver biz dalgamıza bakalım, başına bi iş gelirse anlar neyin ne olduğunu... neyse sen aç da yiyim biftekliyi, acayip açım gelmedin 2 saat.

aradan birkaç gün geçmişti. fuat'ı kahvede göremeyince birkaç sefer aradım ama açmadı. biraz darıldım da açıkçası çünkü sözleşmiştik ve kaç gündür ses soluk yoktu ama nereden bilebilirdim büyük olayların döndüğünü... velhasıl kelam, geçen akşam yine kahveye gittim muhabbete. rıdvan abi'yle sohbete dalmışken, gözleri kan çanağı, yorgun ve bitkin bir halde fuat girdi içeri:

etuuu: aa fuat bu ne hal kardeşim gel şöyle bakim, kaç gündür arıyorum yoksun piyasada!

fuat: yok kardeşim ya yorgunum bu aralar işler çok yoğun ondan.

etuuu: yaa bırak fuat bu işleri, anlat noldu çatlatma adamı?

fuat: boşver be etu, bişey yok...

etuuu: ulan anlat kaç yıllık arkadaşız, bana anlatmıcan da rıdvan abi'ye mi anlatıcan... rıdvan abi kusura bakmıyosun dimi yani senin ağzında pek bakla ıslanmaz da o yüzden dedim. neyse, anlat sen kardeşim, olmuş bişeyler belli.

fuat: yaaa... pfffff. nasıl anlatsam bilmiyorum ki. burda anlatmam ama gel şöyle sote bi yere geçelim.

etuuu: tamam hadi, gel şu tarafa... gel...

etuuu: ...anlat bakiyim şimdi, hayır olsun inşallah.

fuat: yalnız bak anlatıcam ama eğer birine anlatırsan vallahi de billahi de bi daha konuşmam senle arkadaşlığı keserim, aramızda kalıcak.

etuuu: lan tamam anlatmam. ben dedikoduyu sevmem zaten, "ölü kedinizin etini yemek gibidir" derler dedikodu için.

fuat: geçen akşam hani eve giderken manava gitmiştik hatırladın mı? hani sen demiştin bu kadar hıyarı niye alıyosun diye... hatırladın dimi?

etuuu: e. evet evet hatırladım? eee?

fuat: işte o hıyarları niye o kadar fazla aldığım çıktı ortaya...

etuuu: hassssssiktir yoksa tahmin ettiğim şey mi?

fuat: lan sus sessiz ol, bak kimseye anlatmıcaksın...

etuuu: lan tamam dedim ya anlatmıcam amk. nası oldu, ne gördün ne yaşadın anlat çatlıcam be.

fuat: ya o akşam ben eve vardım, neyse yemek yedik ettik falan. ben uyuyakalmışım koltukta... öyle bi içim geçmiş 15-20 dk. bi kalktım kimse yok. annemin odasına baktım, yatmış o. sonra deniz'in odasına baktım yoktu, mutfak arka tarafta olduğu için mutfaktadır diye düşündüm. ben de dedim bari bi duşa gireyim, sıcak bi duş alır yatarım dedim... o arada banyonun ışığı yanıyodu ama içerden ses falan gelmiyodu yani. neyse kapıyı bi açtım...

etuuu: eeeeeeee? evet devam et? ne gördün?

fuat: ulan anlasana işte amk... bi açtım kapıyı, deniz çıplak vaziyette yerlerde hıyarlar, elinde de bi hıyar... offf allahım sen sabır ver...

etuuu: hasssiktir be kardeşim ya offffffff. ne diyim ki fuat, ne söylenir ki... sen de sanıyosun ki gözüne yüzüne falan koyuyor hıyarları. yaaa bu dünya ne kahpe dünya be...

fuat: hayır o değil, kapıyı da kitlememiş amk böyle bi şey olamaz ya. bende mallık kapıyı tıklatmadan giriyorum pat diye. off gözüm kör olsaydı da görmeseydim keşke offffffffff!!

etuuu: ee ne yaptın? seni görünce naptı? anlatsana her şeyi!

fuat: lan nolucak işte donakaldı, ben de şok oldum. zaten saniyelik yani, hemen görünce öyle kapattım gittim yattım.

etuuu: nası yani? bişey demedin mi? kızmadın mı?

fuat: abi ne diyebilirim ki ne söyliyim, öldüriyim mi?

etuuu: ulan yuhhhhhhhhhh sana puhhh suratına gavat mısın olm sen? hiç mi düşünmedin, bu kız hıyarla mı bozdu kendini daha önce diye. hiç gelmedi mi aklına? hıyar işin sonraki boyutu... mantıklı düşün biraz bak, bu kız demek ki erkeklerle beraber oluyor ki, hıyarla da cila çekiyor. offf hem de nimetle be. ıyy iğrenç ya valla midem kalktı. ama neye midem kalktı biliyo musun? senin godoşluğuna midem kalktı. nası gevşek bi adamsın lan sen. yazıklar olsun sana!

fuat: ühühhüğhühühü!!

etuuu: zırlama lan godoş, senle ilişiğimi kesiyorum. hıyar herif. tam hıyarsın lan sen. yazıklar olsun puhh! benim bacım orasına burasına hıyar sokacak da ben bişey demeden çekip gidicem, valla hıyarı aldığım gibi bi kulağından sokar, burun deliğinden çıkartırım. acımam da yani... hadi ben kaçar birader, senle de daha işim olmaz kusura bakma. artık akşamları beraber oturur kütür kütür hıyar yersiniz...

kalkmıştım hızlıca, arkama bakmamıştım bile. son lafımı da koyup öyle çıkmıştım kahveden. yılların arkadaşlığını bir kalemde silip atmıştım çünkü namussuzluğa ve ahlâksızlığa tahammülüm yoktu, kırmızı çizgilerim vardı. kuş sütüyle beslediğim kız kardeşim aynı şeyi yapsa, bir kuş gibi alıverirdim canını hiç de çekinmezdim... düşünün ki bir ağabey, kız kardeşinin gidişatından habersiz, akıbetine duyarsız ve kız kardeşinin önceki ilişkilerini bilmiyor, hıyarlarla olan ilişki dönemlerine ancak şahitlik edebiliyor ve şunu hiç düşünmüyor; "ulan bu hıyarları böyle orasına burasına sokuşturuyor ama demek ki bu başka erkeklerle kim bilir neler yapmıştır önceden" ve tüm bunlara rağmen sessiz kalabiliyor, susuyor, öyle bakıyor ve hepsini içine kapsayan süreçte bir saniye bile şüphe duymuyor, demiyor ki "ulan ben kilolarca hıyar alıyorum ama bu kadar hıyar yüze göze sürülür mü" diye işkillenmiyor...

işte tüm bu duygu kaosu içerisinde ağır adımlarla yürüyordum, çok kızmıştım fuat'a. eve doğru giderken manavdan bi tane hıyar aldım bedava, helal et dedim. kütürt diye ısırdım tepesinden bir hışımla. hıyara baktım uzun uzun, tahayyül ettim "acaba ben yapsam nası olur" diye ama sonradan bi tane patlattım kendime. "kendine gel lan nimet bu" dedim, ama aklıma da girmişti bi kere; acaba nası bir histi... eve doğru yürüdüm öylece, elimde hıyar, fuat hıyar, kafamda trilyon tane hıyar...

görsel
Tuz serpmeden yiyebilirsiniz.
Hayırlı etuuular.
hıyar organik mi merak ettirendir.
mutfağa girmiştir annesi pazardan salatalık almıştır canı çekmiştir yemek için eline almıştır. tam o sırada da banyoda bi ses duymuştur. gitmiştir ki su basmış banyoyu bozuk çamaşır makinasından nimetide bırakamaz yere azına almış suyu temizlemiştir. üstüde ıslanmıştır. soyunmuştur salatalığı da eline almıştır ki sen gelmişin yani ayıp. teşekkürler.
ne var bunda hıyarı yiyordur.
Ne umuyon bacından
O da ölüyo acından.
turşu yapacaktır.

(bkz: sözlüğün seviyesinin magmaya yaklaşması)
görsel
bacım dur yapma, o hıyarı ben kendi g*tüme göre almıştım de, sorunu buraya taşıma.
Hıyarlıdan sonrasını okumadım.
Üniversite 2. Sınıfta ki bir dişinin kendisine bir partner bulup sevişmek yerine evde kendini tatmin etmeye çalışması ne kadar inandırıcı bilemem. Lakin ülkemizde bu yaşlarda ki dişilerin çoğunun durumu bu ne yazık ki sevişmek yerine oramiza buramiza bir şeyler sokuyoruz. Seks reformu yapılmalı artık bu ülkede.
- ne yapıyon gız ?
+ ossbir abi yaaa.
- salataya ne doğruycaaz şimdi. pis !
acilen hıyarla evlendirilmesi gerekmektedir. nerede bu mahallenin namusu diye sormazlarmı adama.
(bkz: ağır ironi içerir)
Ya senin ben yelelerini sikeyim dedirten başlık. Hahahahahahahahha hahahha.
bu yazıyı dogan medyaya versen iki sezon dizi çeker amk.
(bkz: okuyamadık kardeş durumumuz yoktu)
gece vaktim yoktu okuyamadım ama şimdi okudum kardeşim. uzun ama güzel yazmışın yine. tanım: bir abinin başına gelebilecek en kötü şeylerden birisidir.
(bkz: okumadım bastım eksiyi).
keşke bizle paylaşmasaydın be abi.
(bkz: özet geç mübarek)
"biz onu cacığa doğruyoruz kaşar." diyip dövülmesi gerekir.
ikisinide öldürürüm.
bacin banyoda iken senin ne isin var orada, dedirten başlık.
Filmi çıkınca iZlerim.
götünüze sokar inşallah da ibne olursunuz. pis yaa.