bugün

çoktur; sayılamayacak kadar.
öldüğü an ortaya çıkar bu zorluklar.
etrafınızdakilerin maskeleri birer birer düşmeye başlar o andan itibaren.
siz bir sığınak ararken gidişinin ardından, diğerleri çoktan ondan kalanların hesabını yapmaya başlamıştır; ondan size kalan sadece koca bir boşlukken..

günler geçer, insan içine çıkmanın vakti gelmiştir artık.
başın sağolsunlar sarar etrafınızı, "çok üzüldüm inan" diyen cümleler.
hepsini bir çırpıda susturmak isterseniz, "yeter!" diye haykırmak, yapamazsınız.
insanlar acıyarak bakmaya başlamıştır artık size çünkü yetimsinizdir onların gözünde.

yıllar geçer. yeni bir okul, yeni heyecanlar derken, ilk gün o malum soru gelir öğretmen tarafından, "baban ne iş yapıyor?"
cevabı basittir aslında; "babam öldü benim".
ama zordur söylemesi, sanki ayıp bir şeymiş, söylenince alay edilecekmiş gibi bir korku sarar, ezilip büzülür çocuk, titreyen bir ses ve sızlayan bir burunla kurar o cümleyi, onun öldüğü güne bir kere daha lanet ederek.

mezuniyetinizde yoktur yanınızda, düğününüzde, çocuk sahibi olduğunuzda, başınız sıkıştığında da.
"o olsaydı" diye başlayan cümlelerle avunursunuz, olmayacağını gelmeyeceğini bile bile.

zordur onsuz büyümek, zor.
eğer erkek çocuksanız, oğlunuzun olmasını kat kat daha çok istersiniz böyle bir durumda. zira babanızdan görmediğiniz babalığı yapmak için ona.

anneniz babanız gibi davranmaya çalışır. aşırı sert bir mizac geliştirir kendisine.
babanızın elinden tutup parka gidemezsiniz.
mezuniyetinize babanız gelemez.
okula kaydınıza gelemez..

velhasıl, zordur..
sadece ölüm değildir çocuğu babadan ayıran. yıkılan bir aile, geçim derdiyle evinden uzak olan baba, sarhoş olup çocuğunun olduğunu unutan baba...
anlatilmaz, yasanir. bir omur kolu kanadi kirik kalmaktir. hele ailede yasi buyuk sizseniz, omuzlariniza buyuk bir yuk biner. kisi icin muthis zor bir hayat tecrubesidir.
harçlığı boşverin karşıyaka'dan üçkuyularda ki okula bazen yürüyerek gitmektir babasız kalmak.
Bana tek bir zorluğu oldu. Öldükten sonra yanımda "babaaa" diye seslenen çocuklar...
Tabi şu da var, siz o kadar adım atın, babanız nasihat etsin (ki bana yalnızca oku nasihatini verirdi), kariyerinizde büyük bir noktadayken veya millet içerisinde artık kat kat önemli biri olduktan sonra bunu babanızın görememesi. "Keşke oda görseydi" diyeceğiniz zamanlarınız da olacaktır.
en zoru baba yaşıyorken babasız büyümektir.
aile pikniklerini, eskiden dost olan akrabaları iyi sandığınız, annenizin sadece anne olduğu günleri özlemektir. bir kız için daha zordur belki.. hayatındaki erkek figürünün eksik olmasıyla korunma içgüdüsünün tatmin olamaması, ya yanlış sığınaklar aramaya iter kişiyi ya da daha sert bir kişiliğe büründürür.
önce dünya başınıza yıkılır. kuru başsağlığı ve taziyeler kısa sürede terkeder sizi. sonra enkazdan kalan yaraları sarmaya çalışarak tutunursunuz hayata. ve hayat tüm gerçekliğiyle dikilir karşınıza. yalnızsınızdır. dayılar amcalar hikayedir. ateşin yaktığını dokunarak öğrenmek zorunda kalırsınız. onun zarar verebileceğini öğütleyen yada risklere karşı sizi uyaran bir babanız yoktur artık. kolay gelsindir o saatten sonra. allah yardımcınız olsundur.
Küçük yaşta babasını kaybetmek erkek çocuk için daha zordur. Çoğu soruyu kendısı cevaplamak zorunda kalır. Sakal olmayı yanağını parçalayarak öğrenmektir.

(bkz: Ben)
baba yüreğini doğarken aldırmış adamın çocuğu olmanın yanında oldukça acısız ve sancısız büyümek olsa da zordur.
okulda benim babam cümlelerine yanıt verememek zordur.
sokakta babasına sarılan, koşan, sığınan çocuklara bakmak zordur.
evde annenin sığınağı olmak zordur.
yatakta yanağına kondurulmamış baba öpücüğünün yerini doldurmak zordur.
ilk gözyaşını, ilk gülüşünü, ilk mezuniyetini, ilk aşkını, ilk işini, ilk maaşını babasız yaşamak zordur.
babalı babasızların ben daha beterim tavırlarına katlanmak daha da zordur.
şükürler olsun ki yaşamadığımdır. yaşamak isteyeceğim en son tecrübedir kesinlikle.
annesiz büyümekten gayet kolay olan durumdur .
hayatınızda belki de süper bir kahraman olmayışından doğan zorluklardır.
13 yasımda tanıdım kendisini, o zamana kadar nerdeydi acaba, ilk defa o zaman öğrendim baba diye bir varlık varmıs.
bir yanım hep eksik, bir yanım hep yarım kaldı, "benim babam senin babanı döver" diyemedim hiçbir zaman.
nefes alan, dünyada yer işgal eden ama babalık yapmayan bir babanın olması, babasız büyümenin sanıyorum en büyük zorluklarındandır.

öyle bir adama baba denmeyeceği gibi bunun yer ettiği acıyla yaşamak daha da büyük olacaktır.
yaşın olur kırk hala özlersin.rüyalarında görmeye devam edersin,bir tarafın hep eksik kalır.
Bir zaman'dan sonra insanin alışabileceği zorluklardır. zorlukları ise şöyledir.
*size karı kız olaylarını anlatacak kimse olmaz * *
*Öz güven eksikliği yaşarsınız. hani o babanın verdiği güven vardır ya aslan oğlum yaparsın sen falan işte bunlar yoktur.
*Dayak yediğinizde veya kavga ettiğinizde arkanızda kimse olmaz. babamı çağırıyom lan gibi laflar edilmez.
*Eve Hırsız girse bir şey olsa baba yoktur. korkularınızı tek yenmek zorunda kalırsınız.
sorumsuzca bir hareket yaptığın zaman annenin, babasız büyüdün ondan böyle serseri başıboş oldun demesi.
en kötüsü sen kiminsin ? sorusu veya baban ne iş yapıyor ? sorusudur.
ertesi gün ilkokul birinci sınıfa başlayacağım. heyecanımı bastırıp erkenden yatmışım odamda. uyur uyanık yatıyorum. içeriden sesler yükseliyor, bi gidip bi geliyor sesler net kelimeler seçemiyorum ama birşeyler oluyor. çıkıyorum odamdan evin içinde komşular, teyzem ve annem. anneme gidiyorum, anne diyorum babam mı öldü? nerden çıkarıyorsun oğlum diyor gözünü kaçırıyor. anne diyorum kirayı kim ödeyecek?
bu yaşıma geldim, hala bu an gözlerimin önünde, evimizin direği babam gitti, aklıma ilk o geldi.

benim hikayem değildir, bir abim anlattı, bana da çok dokunmuştu.
bebekken babanı kaybetmiş olduğundan dolayı ona dair hiç bir şey hatırlamamak mı acı yoksa belli bir yaştan sonra ondan ayrı kalmak mı bilinmez.
saymakla bitmeyecek zorluklardır. başedilir tabiki nice sonra öğrenince.
en büyük zorluk 'baba' kelimesini artık kullanmadıgınızı anladıgınız bir anda bu gerçekle yüzleşmektir. 11 yıl boyunca hiç baba dememişsin. en alakasız yerde bir şekilde demişsin işte. ne can yakar.

sonra üniversite kazanmışsın yurda kayıt yaptıracaksın başında baba yok. baba gibi ana var fakat bunu anlayacak bir millet değiliz.(istisnalar vardır elbet.)
yurtta sorun yaşarsın müdür gider yapar. baban olsa yapamaz ama. yapsa bile daha usturuplu olur, çekinir. ne acı değil mi? böyle insanlar var bu memlekette.
nişanlanacaksın evleneceksin her kafadan bir ses çıkar. 'son sözü' söyleyen bir güç yoktur çünkü.
uzar da uzar bu zorluklar.
analı babalı büyüyenlerden 1 fazla zorluk gösterir hayat bir yanı eksik olanlara.
ve babası olmayan hiç kimse 'babam ve oğlum'u anlayamaz. (bu da iyi bir şeydir belki.)
sizi 7 yaşınızda son bi kez lunaparka götürüp ondan sonra hayatınızdan çıkıyorsa da sıkıntı vardır. yaşıyordur, yeni bi ailesi vardır, hatta hakkında hiçbir şey bilmediğiniz bi kardeşiniz bile vardır. zorlukları tabii ki vardır etrafı izlerken ailelerden gözünüzü kaçırmanızı sağlar, tüm güveninizi alır sonuçta daha küçük yaşta güvenmeniz gereken ilk adam atmıştır size kazığı ama öte yandan getirileri de çoktur güçlü bi insan olarak büyümek gibi.
kesinlikle buraya yazarak yüzde birini bile anlatamazsınız bunun..

ilkokulda baban ne iş yapıyor sorusuyla yıkılmak bile orta sıralardan giriş yapar bu listeye. düşünün artık..
evet.