bugün

bu yıl içinde aylardır görmediğim babamı saçlarındaki ak saç sayısı katlanmış görünce düştüğüm durumdur.
eskiden 20 kiloluk odun çuvalını* hık demeden iki kat çıkartabilirken, şimdi 14 kiloluk kızımı iki üç defa havaya kaldırınca nefes nefese kalmasını görünce insanın kafasına dank eden, kabullenilmek istenmeyen durum.
apartman merdivenlerini çıkma yarışı yaptığımız adam, o merdivenleri korkuluğa tutunarak çıkmaya başlayınca, düştüğüm durum.
yalnız babalar değil;
hepimiz http://www.uludagsozluk.com/k/yaşlanıyoruz-galiba/
insanın içini acıtan durumdur. yaklaşık sekiz ay sonra ilk defa görürsün. baba seni alıp götürmeye gelmiştir. lakin beş saatlik yol ona ölüm gibi gelir. yorulur, tabelaları kaçırır... sen yan koltuktan onun yeni beyaz saçlarını ve yeni kırışıklıklarını izlemeyi bırakıp co-pilotluğa soyunursun. akşam erkenden yatıp, sabah erkenden kalktıklarını gözlemlersin. hatta babanın, tıpkı eskiden dedenin yaptığı gibi gece uyanıp dolaştığını, deliksiz uykunun artık ona haram olduğunu gözlemlersin.
üzülürsün. üzülürsün de, bazen güldürür insanı. espiri yaparsın anlaşılmaz daha komik bir durum çıkar ortaya. yada dizi izlerken bir insan evladından ilk defa duyabileceğin türde yorumlar dökülür dudaklarından.
kırılırsın gülmekten. kırılırsın da hiçbir kırgınlık kadere olanla boy ölçüşemez...
seni kollarına alıp sırtında taşıyan adamın sarılırken bile suraksamasıdır. hüzün verir. bazı gerçekleri hatırlatır insana.
beraber yaşlandığımızı gösteren durumdur. hüzün vericidir.
aslında farketmek istememektir.
çocukken hiç geçmeyecek, bitmeyecek diye zannedilen zamanın ağır ve hızlı geçtiğini anlaşıldığı anlardır. film oynamaya devam ediyor...
çocukluğun bittiğini anlama anıdır. seni ayağa diken adamın yaşlandığını görme anı, artık kendi ayakları üzerinde durman gerektiğinin işaretidir. sadece ekonomik değil psikolojik açıdan da artık 'teksin' demektir bir yerde.
"şimdi yaşlanıyor ya günün birindede herkes gibi ölücek o zaman napacağım ben " gibi soruların başlama miladıdır
fark etmek istemesek de tanık olduğumuz olaydır.
eski fotoğraflara bakarken, "oha eskiden saçı ve fit bi vücudu varmış lan" denildiği an genelde fark edilir.
insanın içini burkar, beyazlaşan saçlarına baktıkça inanası gelmez insanın ama gerçektir,insanın en güvendiği adeta dev gibi koruyucu değerli varlığı artık yaşlanmıştır.
karın bölgesinde simitleşmeye başlayan yağları görmek sonucu anlaşılan olaydır.
bazen çok sinirinize dokunur bu olay. " artık baban yaşlandı..." gibi laflarda göz doldurulmaya çalışılır. ama gün gelir gerçektende çok üzülünür.
içinizin garip ve acımsı hislerle dolmasına sebep olan bir şeyleri farketmek.
çok lanet bişeydir. kahramanınızın saçında ufak tekef beyazlar belirir. kilosuna dikkat etmesi gerekir. hastalıklar baş gösterir aklınız çıkar öksürük bombardımanına tutulunca yalvarırsınzı ona bişey olmasın diye ama babanız artık 57 yaşındadır, siz küçücük olsanız da o artık kocaman olmaya başlamıştır.
insanı hüzünlere gark eden olaydır. insan ben az yaşıyayım da babam çok yaşasın der. öyle bir şey.
keşke görebilseydim yaşlandığını. keşke benim aldığım uçak biletiyle istanbul'a fener'in maçına getirebilseydim. keşke, keşke.
eğer baba yetmişüç yaşındaysa, zorlanılmayacak durumdur.
karmaşık duyguları barındıran hayatın ta kendisi, gerçeğidir. düşündürür insanı.
yaşlandığını göremeden ölen babalar da vardır. benim babam görmemiştir, gerçi 1 ayda yaşlanmıştır ama hastalığının ağırlığından onu bile fark edememiştir. en iyisi her yaşın ayrı bir güzelliği olduğunu unutmadan, yaşlandığını bile fark ettiğine sevinebilmektir.
kişinin kendisinin de yaşlandığını görmesidir aynı zamanda.
kaybetme korkusu yaşamak aileden önce ölme isteği uyandırıyor . beni bu dünyada tek başıma bırakacak sonu başı belli olmayan yerlere gidecek. konuşması, düşünmesi bile üzüyor insanı.