bugün
- 18 nisan 2024 fenerbahçe olympiakos maçı11
- arda güler10
- ebbırı top gibi sektirme yarışması8
- 17 nisan 2024 manchester city real madrid maçı11
- icardi1905 silik olsun kampanyası14
- sözlükteki fosiller26
- fatih ürek ile elti gelin görümce13
- fındıklı belediyesinin banyosu11
- kuva'i milliye ne ise hamas da o dur11
- selefi11
- artık kızlara bakmıyoruz kampanyası19
- mühendislerin memur olmayı düşünmemesi24
- başıboş köpek sorunu48
- anın görüntüsü15
- 56 yıldır hiçbir kadınla iletişim kurmayan adam9
- evleneceği adama evi üzerime yapalım diyen kız12
- yazarların en rum özelliği14
- yeşil gözlü erkek22
- bir kadınla yakınlaşmak15
- türkiyenin artık sefalet listelerinde yer bulması39
- yakışıklı motorcu müzisyen sempatik karizmatik11
- bik bik pilavı13
- klarnet calan sarapci koala 610
- israil13
- erkeklerin bir kere küsünce geri barışmaması11
- hoşlanılan kıza mesaj atma bahaneleri20
- icardi190518
- camilerin ahır yapılması24
- uludağ sözlüğü geliştirme önerileri11
- 183 yapılı yeşil gözlü beyaz tenli dalgalı saçlı13
- bu günlerde baykar'a saldırılmasının nedeni8
- isviçreden anayasa italyadan ceza kanunu alan ülke9
- ölen amcasını kredi için bankaya getiren kadın12
- israil'deki atatürk büstü10
- kaybolan eşyayı bulma yöntemleri11
- uludağ sözlük yakıt tüketimi veritabanı8
- junkman10
- esra'yı aç esra yı11
- yeşil gözlü 180 üzeri kel olmayan erkek17
- sevişmek10
- türk erkeğinin seks konusunda rezalet olması20
- evli 2 kız kardeşin pubgde tanıştığı adama kaçması24
- cumhurbaşkanı olduğumda bakan yapacağım yazarlar9
- fuhuş operasyonunda veresiye defteri bulunması11
- merkez bankası'nın 818 milyar tl zarar etmesi20
- güzel sözlük kızları8
- eski sevgiliye dair bir anı bırak9
- evinde silah bulunduran yazarlar19
- bik bik'ın aşkı10
- yahudilerin hitler nefreti mide bulandırıcıdır12
sadece çalışan annelerin değil, babaanneleri ve dedeleri ile birlik, aynı evde büyüyen çocukların da içerisinde bulunduğu nesillerdir. bu nesiller kendi anne ve babaları babaanne ve dedelerin yanında çocuklarına bakmaktan utandıkları için yada daha genç çabası isteyen işlerle ilgilenmek zorunda oldukları için babaanne ve dedeleri tarafından büyütülürler. hatta o dereceye ulaşmıştır ki bu durum; babaannesine anne, dedesine baba bile diyebilenleri vardır...
bir çoğu çalışan anne-babalara sahip, günümüz çocuklarıdır.
istisnai çalışma düzenlerine ve hayatlara sahip olanları ayrı tutarak başlayayım;
babaanne ve anneannelerin büyüttüğü bir ordu yetiştiriyoruz.
her biri ailelerini günde 2-3 saat görebiliyor.
bu çocuklar babaanne ve anneanne evlerinde büyüyorlar anne-baba çalıştığından.
etrafımda 5 dostuma baktım, 3'ünün çocuğuna annesi bakıyor.
e dostum, hani yeni nesilleri biz yetiştirecektik aman ne güzel yetiştirecektik, aman ne harika yapacaktık onları.
e sizi yetiştiren kafalar bir de çocukları yetiştiriyor şimdi.
çocuğun anne babaya en ihtiyaç duyduğu yaşlarında, anne çalıştığından zaten ilgilenemiyor çocukla.
olmuyor dostum olmuyor.
manyak ve sevgisiz nesiller yetişiyor çatır çutur.
hafta sonları mc donalds'a götürüp iki de oyuncak alınca,
eve hapsettiğimiz apartman çocukları mutlu oluyor, biz de 1 günlüğüne aile oluyoruz sanıyoruz.
halbuki öyle mi?
çocuklar ''sokakta oynamak'' kavramını, ''arkadaş edinme'' kavramını, paylaşmayı bilmiyor en önemlisi.
ha ben şunu da diyen duydum, hem annesine bak diye vermiş çocuğu, hem de ''doğrusu öyle değil böyle'' diye diretiyor.
şimdi çocuğun babaannesi baklavaya ''boklava'' diyor, çocuk da böyle öğrenmiş,
bizim hatun arkadaş da atar yapıyor bu duruma, çocuk yanlış öğreniyor, yanlış öğretiyor falan diyor garip şekilde...
la havle...
e doğrusunu öğreteydin?
ama çalışman da lazımdı...
ya neyse dostum,
ben eskisi gibi, annelerin evde çocuklarıyla ilgilendiği zamanları özlüyorum belki.
hani çocuk okuldan gelince, micro dalga'ya dolaptaki yemeği koymayıp, taze yemeğini yiyordu falan, işte o zamanlar.
ya da anne günleri sayesinde arkadaş ediniliyordu falan... işte o.
oyuncakların ortaya şuursuzca döküldüğü o zamanları özlüyorum.
''saklanbaç oynıyalım mııııı'' denen zamanları.
sokak oyunları kavramının olduğu zamanları.
yeni nesli büyüten eski nesiller,
anne annesi/baba annesi ve değişmesi beklenen bir dünya.
nasıl olacak?
umutsuzluğa düşüyorum bazen,
sonra silkeleniyorum.
değişir diyorum,
değişir.
ama işte hayatımızdaki koşturmacalardan, ekmek davasından, ''daha iyisi'' takıntısından vazgeçemiyoruz.
vazgeçemedikçe aslında sevgi zamanlarından çalıp,
işe veriyoruz.
ki bunun en güzel örneklerinden biridir herhalde click.
çocuklarımızla aramıza ebeveynlerimizi soktular bu saçma sapan düzenle,
farkında bile değiliz...
bağımlı şekilde, kredi kartı ve kredi ödüyoruz.
neden?
daha iyisi için...
istisnai çalışma düzenlerine ve hayatlara sahip olanları ayrı tutarak başlayayım;
babaanne ve anneannelerin büyüttüğü bir ordu yetiştiriyoruz.
her biri ailelerini günde 2-3 saat görebiliyor.
bu çocuklar babaanne ve anneanne evlerinde büyüyorlar anne-baba çalıştığından.
etrafımda 5 dostuma baktım, 3'ünün çocuğuna annesi bakıyor.
e dostum, hani yeni nesilleri biz yetiştirecektik aman ne güzel yetiştirecektik, aman ne harika yapacaktık onları.
e sizi yetiştiren kafalar bir de çocukları yetiştiriyor şimdi.
çocuğun anne babaya en ihtiyaç duyduğu yaşlarında, anne çalıştığından zaten ilgilenemiyor çocukla.
olmuyor dostum olmuyor.
manyak ve sevgisiz nesiller yetişiyor çatır çutur.
hafta sonları mc donalds'a götürüp iki de oyuncak alınca,
eve hapsettiğimiz apartman çocukları mutlu oluyor, biz de 1 günlüğüne aile oluyoruz sanıyoruz.
halbuki öyle mi?
çocuklar ''sokakta oynamak'' kavramını, ''arkadaş edinme'' kavramını, paylaşmayı bilmiyor en önemlisi.
ha ben şunu da diyen duydum, hem annesine bak diye vermiş çocuğu, hem de ''doğrusu öyle değil böyle'' diye diretiyor.
şimdi çocuğun babaannesi baklavaya ''boklava'' diyor, çocuk da böyle öğrenmiş,
bizim hatun arkadaş da atar yapıyor bu duruma, çocuk yanlış öğreniyor, yanlış öğretiyor falan diyor garip şekilde...
la havle...
e doğrusunu öğreteydin?
ama çalışman da lazımdı...
ya neyse dostum,
ben eskisi gibi, annelerin evde çocuklarıyla ilgilendiği zamanları özlüyorum belki.
hani çocuk okuldan gelince, micro dalga'ya dolaptaki yemeği koymayıp, taze yemeğini yiyordu falan, işte o zamanlar.
ya da anne günleri sayesinde arkadaş ediniliyordu falan... işte o.
oyuncakların ortaya şuursuzca döküldüğü o zamanları özlüyorum.
''saklanbaç oynıyalım mııııı'' denen zamanları.
sokak oyunları kavramının olduğu zamanları.
yeni nesli büyüten eski nesiller,
anne annesi/baba annesi ve değişmesi beklenen bir dünya.
nasıl olacak?
umutsuzluğa düşüyorum bazen,
sonra silkeleniyorum.
değişir diyorum,
değişir.
ama işte hayatımızdaki koşturmacalardan, ekmek davasından, ''daha iyisi'' takıntısından vazgeçemiyoruz.
vazgeçemedikçe aslında sevgi zamanlarından çalıp,
işe veriyoruz.
ki bunun en güzel örneklerinden biridir herhalde click.
çocuklarımızla aramıza ebeveynlerimizi soktular bu saçma sapan düzenle,
farkında bile değiliz...
bağımlı şekilde, kredi kartı ve kredi ödüyoruz.
neden?
daha iyisi için...
güncel Önemli Başlıklar